Translation of "Karısını" in German

0.005 sec.

Examples of using "Karısını" in a sentence and their german translations:

- Tom karısını seviyor.
- Tom karısını sever.

Tom liebt seine Frau.

Tom karısını aldatıyor.

- Tom betrügt seine Frau.
- Tom geht seiner Frau fremd.

Tom karısını korudu.

Tom hat seine Frau gerettet.

Tom karısını döver.

Tom schlägt seine Frau.

Tom karısını kurtardı.

Tom hat seine Frau gerettet.

- Sami karısını kaybetmek istemedi.
- Sami karısını kaybetmek istemiyordu.

Sami wollte seine Frau nicht verlieren.

Karısını mutlu etmeyi bilir.

Er weiß, wie er seine Frau glücklich macht.

Karısını nasıl aldatacağını bilir.

- Er weiß, wie er seine Frau betrügt.
- Er weiß, wie er seiner Frau fremdgehen kann.

Tom karısını hiç aldatmadı.

Tom hat seine Frau nie betrogen.

O, karısını terk etti.

Er hat seine Frau verlassen.

Tom karısını bıçaklayarak öldürdü.

- Tom hat seine Frau erstochen.
- Tom erstach seine Frau.

Tom karısını kaybetmek istemedi.

Tom wollte seine Frau nicht verlieren.

Karısını ve çocuklarını terk etti.

- Er hat seine Familie im Stich gelassen.
- Er hat Frau und Kinder verlassen.

Karısını ve çocukları terk etti.

Er verließ seine Frau und seine Kinder.

Tom karısını öldürdüğünü itiraf etti.

- Tom gestand den Mord an seiner Frau.
- Tom gestand, seine Frau ermordet zu haben.

Aşırı uçlar başkanın karısını kaçırdı.

Extremisten haben die Ehefrau des Präsidenten entführt.

Tom'un karısını terk ettiğini duydum.

Ich habe gehört, dass Tom seine Frau verlassen hat.

Tom karısını hiç aldatmadığını söylüyor.

Tom sagt, er habe seine Frau nie betrogen.

O, geçen ay karısını boşadı.

Er hat sich im vergangenen Monat von seiner Frau scheiden lassen.

Karısını mutlu etmeye çalıştı fakat edemedi.

Er versuchte, seine Frau glücklich zu machen, aber vergeblich.

Tom'u iyi tanımıyorum fakat karısını tanıyorum.

- Tom kenne ich nicht besonders gut, dafür aber seine Frau.
- Ich kenne Tom nicht gut, aber dafür ist seine Frau mir wohlbekannt.

Tom karısını ve çocuklarını terk etti.

Tom hat Frau und Kinder verlassen.

Tom birkaç ay önce karısını kaybetti.

- Tom hat vor ein paar Monaten seine Frau verloren.
- Vor ein paar Monaten hat Tom seine Frau verloren.

Tom karısını asla terk etmediğini söyledi.

Tom sagte, er würde seine Frau nie verlassen.

Dük kalktı ve sevgiyle karısını öptü.

Der Herzog erhob sich und küsste liebend seine Gemahlin.

Karısını mutlu etmeye çalıştı fakat boş yere.

- Er versuchte vergebens, seine Frau glücklich zu machen.
- Er versuchte seine Frau glücklich zu machen, doch vergebens.

çünkü çıkarı vardı diğer adamın karısını almak istiyordu

weil er ein Interesse hatte, wollte er die Frau des anderen Mannes nehmen

Onun, karısını neden öldürdüğünün bir gizem olduğunu düşünüyorum.

Ich glaube, es bleibt ein Geheimnis, warum er seine Frau getötet hat.

Neden bir insan karısını sevmez? Biz bile başkalarını seviyoruz.

Warum soll man nicht die eigene Ehefrau lieben? Wir lieben doch sogar die von anderen.

Ekim ayında Napolyon ile Fransa'ya döndü ve çok geçmeden karısını boşadı.

Im Oktober kehrte er mit Napoleon nach Frankreich zurück und ließ sich nicht lange danach von seiner Frau scheiden.

Kralın yeğeni karısını gözyaşlarına boğduğunda Ney, " Siz İngiliz bahçelerinde oturup çayınızı yudumlarken

Als die Nichte des Königs seine Frau zu Tränen rührte, konfrontierte Ney sie und rief: "Ich und

- Tom geçen yıl ikinci karısından boşandı.
- Tom geçen yıl ikinci karısını boşadı.

Tom hat sich letztes Jahr von seiner zweiten Frau getrennt.

O, karısını terk etti ve yarı yaşında bir kadınla aşk hayatı yaşıyor.

Er hat seine Frau verlassen und ist mit einer halb so alten Frau zusammengezogen.

Bir kadın kocasını sevmeli ve onu anlamaya çalışmalı. Bir erkek karısını çok sevmeli ve anlamayı hiç de denememeli bile.

Eine Frau sollte ihren Mann lieben und versuchen, ihn zu verstehen. Ein Mann sollte seine Frau sehr lieben und gar nicht erst versuchen, sie zu verstehen.