Translation of "Çadırın" in English

Çadırın içi sıcaktı.

It was hot inside the tent.

Çadırın içine yiyecek getirmeyin.

Don't bring food inside the tent.

Çadırın içinde bir örümcek var.

There's a spider inside the tent.

Girdikten sonra çadırın fermuarını kapatmayı unutma.

Don't forget to close the fly of the tent after you enter.

Tom uyku tulumunu çadırın içine attı.

Tom tossed his sleeping bag into the tent.

O ve ben bizim çadırın önündeyiz.

She and I are in front of our tent.

Çadırın içine yiyecek getirmeyin. Bu, hayvanları çekecektir.

Don't bring food inside the tent. It will attract animals.

Tom hipnotize edilmiş görünüyordu ve çadırın dışındaki sesi izledi.

Tom seemed hypnotized and followed the voice outside the tent.

Tom, bir şey yap. Çadırın içinde bir yılan var!

Tom, do something. There's a snake inside the tent!

Çadırın yanında yerde duran bir sürü boş şarap şişeleri vardı.

There were a lot of empty beer bottles lying on the ground near the tent.