Translation of "Oğlan" in Dutch

0.008 sec.

Examples of using "Oğlan" in a sentence and their dutch translations:

Oğlan nerede?

Waar is de jongen?

Oğlan banyoda yıkanıyor.

De jongen wast zich in de badkamer.

Bir oğlan görüyorum.

Ik zie een jongen.

Oğlan okula gitti.

De jongen ging naar school.

Oğlan, dedesiyle konuşuyor.

De jongen spreekt met zijn grootvader.

Oğlan eve geldi.

De jongen kwam thuis.

- O oğlan şeker yemiyor.
- O oğlan şeker yemez.

Deze jongen eet geen snoep.

Oğlan ancak üç yaşındaydı.

Hij was slechts drie jaar oud.

- Çocuk nerede?
- Oğlan nerede?

Waar is de jongen?

Oğlan sarı çiçekleri topluyor.

De jongen plukt gele bloemen.

Küçük oğlan hayvanat bahçesinde.

Het jongetje is in de dierentuin.

Sınıfımızdaki oğlan sayısı otuzdur.

Het aantal jongens in onze klas is dertig.

- Oğlan atlıyor.
- Çocuk zıplıyor.

De jongen springt.

Tom haylaz bir oğlan.

Tom is een stoute jongen.

Mavi gözlü oğlan Tom'dur.

De jongen met blauwe ogen is Tom.

Odada beş tane oğlan vardı.

Er waren vijf jongens in de kamer.

Bu sınıfta kaç oğlan var?

Hoeveel jongens zijn er in deze klas?

Bu, bana yardım eden oğlan.

Dit is de jongen die me geholpen heeft.

Kız mısın yoksa oğlan mısın?

Ben jij een meisje of een jongen?

Hakkında konuştuğunuz oğlan mı bu?

Is dat de jonge man over wie u gesproken heeft?

Oğlan ciddi bir hastalıkla mücadele etti.

De jongen vocht tegen een zware ziekte.

Oğlan yeni bir bisiklet için yalvardı.

De jongen smeekte om een nieuwe fiets.

O bir oğlan, o bir kız.

Hij is een jongen, zij is een meisje.

Oğlan, öğretmene kağıt bir uçak attı.

De jongen gooide een papieren vliegtuigje naar de leraar.

Çocuğunuz oğlan mı yoksa kız mı?

Is je kind een jongen of een meisje?

- O çocuk koşuyor.
- O oğlan koşuyor.

- Die jongen rent.
- Die jongen is aan het rennen.

Oğlan fark edilmek istediği için arabasını boyadı.

De jongen verfde zijn haar omdat hij opgemerkt wilde worden.

Oğlan üç gündür baş ağrısından şikayet ediyor.

De jongen heeft drie dagen lang over hoofdpijn geklaagd.

Oğlan kızın çenesini okşadı ve yanaklardan öptü.

De jongen streelde het meisje rond haar kin en kuste haar op haar wangen.

O bir kız mı yoksa oğlan mı?

Is het een meisje of een jongen?

İki çocuğumuz var. Biri oğlan diğeri kız.

Ik heb twee kinderen, een jongen en een meisje.

Şu oğlan sanki bir yetişkinmiş gibi konuşuyor.

Die jongen spreekt alsof hij een volwassene is.

- Bu bir erkek çocuğu.
- O bir oğlan.

Het is een jongen.

- O, onun oğlan mı yoksa kız mı olduğunu bilmiyor bile.
- Hatta, onun oğlan mı yoksa kız mı olduğunu bilmiyor.

Hij weet zelfs niet of hij een jongen is of een meisje;

Onun oğlan mı yoksa kız mı olduğuna emin değilim.

Ik ben niet zeker of het een jongen of een meisje is.

Sana çok benzeyen o oğlan, sanırım senin erkek kardeşin.

Ik vermoed dat die jongen die zo sterk op jou lijkt, je broer is.

- Oğlan dönüp bakmaksızın yürüyüp gitti.
- Erkek çocuk dönüp bakmadan sıvıştı.

De jongen liep weg zonder om te kijken.