Translation of "Insanın" in Dutch

0.007 sec.

Examples of using "Insanın" in a sentence and their dutch translations:

İnsan insanın kurdudur.

De mens is een wolf voor de mens.

İnsanın geleceği, kadındır.

De toekomst van de man, is de vrouw.

Acı çekmek insanın kaderidir.

Het is het lot van de mens om te lijden.

Bir insanın ruhsal durumunu ölçebiliyor

kunnen we iemands stemming al peilen

İnsanın kendini dövesi geliyor yani...

Je kunt jezelf wel voor je kop slaan, want...

Köpek insanın en iyi arkadaşıdır.

De hond is de beste vriend van de mens.

Bir insanın konuşmaya ihtiyacı var.

Er moet iemand spreken.

Aşk, insanın sahip olmadığını vermektir.

Liefde is geven wat men niet heeft.

Daha fazla insanın ölebilecek olmasıdır.

Dat betekent dat meer mensen sterven.

Şarap insanın kalbini mutlu eder.

Wijn maakt het hart van de mens blij.

İnsanın adı çıkacağına canı çıksın.

Kwalijk berucht is half gehangen.

Birçok insanın iki arabası var.

Niet weinig mensen hebben twee auto's.

Yedi milyon insanın yaşadığı bir şehir

een stad met 7 miljoen mensen,

Normal bir şekilde yaralanan insanın yarasının

een chronische wond is in wezen een normale wond,

Çoğu genç insanın cep telefonu vardır.

De meeste jongeren hebben een gsm.

Bir insanın kaç tane kromozomu vardır?

Hoeveel chromosomen heeft een mens?

Her insanın kendini savunma hakkı var.

Iedereen heeft het recht zich te verdedigen.

çoğu insanın ödünü koparan şeyleri yaparken sakinim.

Ik ben kalm terwijl ik iets doe dat velen het zweet doet uitbreken.

İnsanın karnına vuran o berbat hissi yaşadım.

Je hebt een knoop in je maag.

Bir insanın karnı doyar ama gözü doymaz.

- Zijn ogen zijn groter dan zijn maag.
- Je ogen zijn groter dan je maag.

Cennet ve cehennem sadece insanın kalbinde bulunur.

- Hemel en hel bestaan enkel in de harten van mensen.
- Hemel en hel bestaan alleen in het menselijk hart.

İnsanla bire birde kalırsa, insanın hiç şansı yok.

In een een-op-een strijd tegen een mens wint hij zeker.

Çoğu insanın boğulmasının sebebi nefes refleksine karşı koyamamaktır.

Veel mensen verdrinken omdat ze in een reflex naar lucht happen.

Pek çok insanın uykusu için bu optimal olacaktır.

Dat is de optimale temperatuur voor slaap voor de meesten.

Mümkün olan en geniş çapta insanın hoşuna gidebilmeli,

is een verhaal dat zoveel mogelijk mensen zal aanspreken,

Insanın aşka olan ihtiyacı daha da artıyor bence.

...hebben mannen meer behoefte aan liefde...

Hiçbir insanın bağışıklık sistemi bu virüs ile karşılaşmadı.

Geen enkel menselijk imuunsysteem heeft dit virus ooit gezien.

Birçok evsiz insanın sağlıklı yiyecek almaya gücü yetmiyor.

Veel dakloze mensen kunnen zich geen gezond voedsel veroorloven.

Bu da 1,25 milyar insanın yoksulluktan kurtulduğu anlamına gelir

Eén en een kwart miljard hebben de armoede achter zich gelaten,

Bir robot bir insanın yapabileceğinden daha çok iş yapabilir.

Een robot kan meer werken dan een man.

Uygar bir insanın derisinin altına bakarsanız bir barbar bulursunuz.

Kijk onder de huid van een geciviliseerd mens en je vindt een barbaar.

Yeni Delhi'de, hava kirliliği yüzünden milyonlarca insanın sağlığı tehlikede.

Miljoenen mensen lopen gevaar soor luchtvervuiling in New Delhi.

- Allah kulunu darda bırakmaz.
- İnsanın başı daralmayınca Hızır yetişmez.

Als de nood het hoogst is, is de redding nabij.

Tom birçok insanın onun olduğunu düşündüğü kadar fakir değil.

Tom is niet zo arm als de meeste mensen denken.

Bir insanın ölümü trajedi, milyonlarca kişinin ölümü bir istatistik.

De dood van één persoon is een tragedie; de dood van miljoenen is statistiek.

- Çoğu insan çok az hayal gücüne sahiptir.
- Çoğu insanın çok az hayal gücü vardır.

- De meeste mensen hebben weinig fantasie.
- De meeste mensen hebben weinig verbeeldingskracht.

Bir hayvanla bu şekilde bir bağ kurup böyle deneyimler yaşamak, tam anlamıyla insanın aklını başından alıyor.

Als je die band hebt met een dier... ...en die ervaringen hebt, is het absoluut verbijsterend.

Acılık ve intikam benim karakterimin bir parçası değildir. Hayat çok kısa. Bir insanın acılık ve intikam üzerine zaman harcamaması gerekir.

Bitterheid en wraak zijn geen onderdeel van mijn karakter. Het leven is te kort. Men moet geen tijd besteden aan bitterheid en wraak.