Translation of "Hayatta" in Dutch

0.021 sec.

Examples of using "Hayatta" in a sentence and their dutch translations:

Hayatta kaldık.

- We overleefden.
- We hebben het overleefd.

Hayatta kalacağız.

We overleven wel.

Hayatta kalabilirim.

Ik kan overleven.

- Sen hayatta kaldın.
- Siz hayatta kaldınız.

Je hebt het overleefd.

Tom hayatta mı?

Leeft Tom nog?

O, hayatta kalacak.

Hij zal overleven.

Onlar hayatta kalacak.

- Ze zullen overleven.
- Ze overleven wel.

Herkes hayatta kaldı.

Iedereen heeft het overleefd.

Ben hayatta kaldım.

Ik heb het overleefd.

Kim hayatta kaldı?

Wie heeft het overleefd?

Tom hayatta kaldı.

Tom heeft het overleefd.

Tom hâlâ hayatta.

Tom leeft nog.

Onlar hayatta mı?

Zijn ze in leven?

O hâlâ hayatta.

Hij is nog in leven.

Sami hayatta kaldı.

Sami overleefde.

Vahşi hayatta iyi bir sığınak hayatta kalmanın tek yoludur.

Onderdak is in het wild de enige manier om de elementen te overleven.

hayatta kalmanın tek yolu

dat de enige manier waarop jij zal overleven,

Hayatta kalmak isteyen kişinin

Vis is voor de overlever...

Hayatta kalma arzusu kamçılandığında

Gedreven door overlevingsinstinct...

O hâlâ hayatta mıdır?

Leeft hij nog?

Neredeyse tüm köpekler hayatta.

- Bijna alle honden zijn levend.
- Bijna alle honden zijn in leven.

Su olmazsa hayatta kalamayız.

Zonder water kunnen we niet overleven.

Hayatta olduğumuz için şanslıyız.

- We boffen dat we nog leven.
- We hebben geluk dat we nog leven.

Tom hayatta kalanlardan biriydi.

Tom was een van de overlevenden.

- Herkes hayatta.
- Herkes yaşıyor.

Iedereen is in leven.

Fakat o hâlâ hayatta.

Maar hij leeft nog?

Tek başıma hayatta kalabilirim.

Ik kan alleen overleven.

Hayatta kalan var mı?

Zijn er overlevenden?

Hiç hayatta kalan yoktu.

Er waren geen overlevenden.

Bu hayatta farklı ol!

Dit leven is anders.

Bir türün hayatta kalma çabaları

...simpelweg die van een ras zijn dat probeert te overleven.

Ormanda hayatta kalmak kolay değil.

Overleven in de jungle is geen eenvoudige opgave.

Leşler hayatta kalmakta işe yarar.

Een karkas is goed voor de overlever.

Ancak birkaç hücre hayatta kalır.

Maar een paar cellen overleven.

Hayatta, görünüşleri ve diğer insanların

zolang hun levensdoel niet uitstijgt

Hayatta kaybetmeyi öğrenmiş kişiler içindir.

Die is voor mensen die bekend zijn met verliezen.

Neredeyse hiçbir Norveçli hayatta kalamadı.

Vrijwel geen van de Noren heeft het overleefd.

Elvis'in hâlâ hayatta olduğuna inanıyorum.

Ik geloof dat Elvis nog leeft.

Onun hayatta olduğunu duyduğumda rahatladım.

Ik was opgelucht te horen dat ze in leven was.

Onun hâlâ hayatta olduğunu duyuyorum.

Ik hoor dat hij nog leeft.

Hayatta daha önemli şeyler var.

Er zijn belangrijkere dingen in het leven.

O, uçak kazasında hayatta kaldı.

Hij heeft een vliegtuigongeval overleefd.

Ben sadece hayatta kalmaya çalışıyorum.

- Ik probeer gewoon te overleven.
- Ik probeer alleen te overleven.

Tom'un hâlâ hayatta olduğunu umuyoruz.

We hopen dat Tom nog leeft.

Oğlunun hâlâ hayatta olduğuna inanıyor.

Ze gelooft dat haar zoon nog steeds in leven is.

- Hayatta olduğunu biliyordum.
- Yaşadığını biliyordum.

Ik wist dat je leefde.

Mucize eseri olarak hayatta kaldı.

Op miraculeuze wijze heeft hij overleefd.

Onun yaşlı kedisi hâlâ hayatta.

Zijn oude kat leeft nog.

İnişler ve çıkışlar vardır hayatta.

Het leven gaat niet altijd over rozen.

Ama o hâlâ hayatta mı?

Maar hij leeft nog?

Hayatta olduğuna öyle seviniyorum ki.

Ik ben zo blij dat je leeft.

Hayatta en iyi şeyler pahalıdır.

De beste dingen in het leven zijn duur.

Bu şekilde hikâyeler hep hayatta kaldı ve hayatta kalmaya da devam edecek.

Dat is hoe verhalen hebben overleefd en dat altijd zullen blijven doen.

Küresel hayatta kalmamız için bir gereklilik.

niet als een bedreiging voor ons individuele privilege.

Gün ve gece boyunca hayatta kalmak.

...tot de helikopter me extraheert.

Vahşi hayatta kaynaklar bulmalı ve değerlendirmelisiniz.

Onderdeel van overleven in 't wild is vindingrijk zijn...

Taze balık, hayatta kalmak için harikadır.

Verse vis, heel goed overleversvoedsel.

Ama akıllı seçimleriniz beni hayatta tuttu

...maar je beslissingen hebben me in leven gehouden,

...hayatta kalmak için süper duyular gerekir.

...dat er superzintuigen nodig zijn om te overleven.

Ama Thormod, şair Thormod hayatta kalır.

Maar Thormod, Thormod de dichter overleeft.

Onun hatası değil, sadece hayatta kalıyor.

Het is niet zijn schuld, hij overleeft het gewoon.

Güçlü hayatta kalacak ve zayıf ölecek.

De sterken zullen overleven en de zwakken zullen sterven.

Her iki erkek kardeş hâlâ hayatta.

Beide broers zijn nog in leven.

Onlar onun hâlâ hayatta olduğunu söylüyorlar.

Ik hoor dat hij nog leeft.

Tom ve Mary tek hayatta kalanlar.

Tom en Mary zijn de enige overlevenden.

Onun hâlâ hayatta olması bir mucize.

Het is een wonder dat zij nog leeft.

Hayatta kalmak için buna ihtiyacımız olacak.

We zullen dit nodig hebben om te overleven.

Geçmiş hayatta bir prenses olduğumu düşünüyorum.

Ik denk dat ik in een vorig leven een princes was.

Eğer hayatta kalmak istiyorsan, yanımda kal.

Als je wilt blijven leven, blijf je bij mij.

Tom'un hayatta olup olmadığını merak ediyorum.

Ik vraag me af of Tom nog leeft of niet.

- Hayatta bir amacın var mı?
- Hayatının bir amacı var mı?
- Hayatta bir gayen var mı?

Heb je een doel in het leven?

hayatta olduğum için ne kadar şanslı olduğumu,

wat een bofferd ik was dat ik nog leefde,

Biliyoruz ki hayatta önceler ve sonralar var.

We weten dat er in het leven 'voor' en 'na' is.

Hayatta olduğunu, nefes aldığını görünce içim rahatladı.

Ik was opgelucht dat ze nog leefde.

Erkek kardeşlerin her ikisi de hâlâ hayatta.

Beide broers zijn nog in leven.

Onun hayatta kalması için her şeyi denedim.

Ik heb alles geprobeerd om hem in leven te houden.

Hayatta kalmak için içmek ve yemek zorundasın.

Je moet drinken en eten om in leven te blijven.

İnsan varlığımızın bu sonraki aşamasında hayatta kalmak için,

Om deze volgende fase te overleven in ons menselijke bestaan,

Hayatta kalmak isteyen için bu harika bir haber!

Voor de overlever... ...goed nieuws.

Harika, önümüzde bir sürü hayatta kalma fırsatı olacak

Mooi. Er zijn mogelijk een hoop overlevingsmogelijkheden hier,

Yavaşça ve sessiz! Leşler hayatta kalmakta işe yarar.

Heel stilletjes. Een karkas is goed voor de overlever.

Hayatta kalma becerilerinizi dünyanın başka yerlerinde denemek isterseniz

Als je je overlevingsvaardigheden elders op de proef wilt stellen...

Ama bunu siz hayatta kalma stratejisini seçmeden yapamayız.

...maar we kunnen niet beginnen voor jij een overlevingsstrategie kiest.

Dinamik hayatta kalmayı denemek istiyorsanız "Sağ"a tıklayın.

Wil je dynamisch overleven proberen, tik dan rechts.

İyi iş! Bu çölde hayatta kalmak kolay değil

Goed werk. De woestijn overleven is niet eenvoudig...

Ve hayatta kalmaya odaklı bir dünya. DÜNYA'DA GECE

...diep in de schaduwen.

Ve hayatta kalmaya çalışan biri olarak, ellerimi kullanamazsam

En als ik als overlever mijn handen hier niet kan gebruiken...

Bugün tırmanış ekibinden hayatta kalan tek kişi benim.

Ik ben de laatste Sherpa van die expeditie die nog leeft.