Translation of "Söylediğini" in Chinese

0.004 sec.

Examples of using "Söylediğini" in a sentence and their chinese translations:

Söylediğini anlamadım.

我不明白你说什么。

Sana söylediğini yap.

做他告訴你的事。

Ne söylediğini anlayamıyorum.

我听不懂你。

Onu kimin söylediğini unutuyorum.

我忘記了這是誰說的。

Onun söylediğini anlıyor musun?

你聽得懂他說什麼嗎?

Bir şey söylediğini düşündüm.

我觉得你说了什么。

Onun şarkı söylediğini duydum.

我听见她唱歌了。

Onun ne söylediğini anlayabiliyorum.

我能了解她在說什麼。

Bana söylediğini asla unutmayacağım.

我將永遠不會忘記你告訴過我的話。

Ben ne söylediğini duyamıyorum.

我聽不到你在說甚麼。

Onu söylediğini Tom'a söyleyeceğim.

我會告訴湯姆你說了那話。

Yalan söylediğini mi düşünüyorsun?

你觉得她在说谎吗?

O, yalan söylediğini itiraf etti.

他承认他撒谎了。

Lütfen onun ne söylediğini hatırla.

請記住他說的話。

Onun, odasında şarkı söylediğini duydum.

我聽到她在她的房間裡唱歌。

Tom'un bize yalan söylediğini düşünüyorum.

我觉得汤姆对我们撒谎了。

Tom'un da yalan söylediğini sanıyordum.

我想汤姆也撒谎了。

Bugün okula gelmeyeceğini söylediğini düşündüm.

我以为你说了今天不上学了。

Onu söylediğini duymak beni üzüyor.

聽到你這樣說,我真的很傷心。

Onun ne söylediğini biliyor musun?

你知道他說了什麼嗎?

Onun bir şarkı söylediğini duydum.

我聽到她唱歌。

Onun bana söylediğini tahmin et.

猜猜看他告訴了我什麼。

Siz arkadaşların ne söylediğini anlamıyorum.

我不明白你们在说什么。

Onların söylediğini yapsan iyi olur.

你最好照他們所說的做。

Jane'nin konuşmasında söylediğini neredeyse izleyemedim.

我幾乎完全跟不上 Jane 的演講內容。

Onun yalan söylediğini hiç duymadım.

我沒有聽過他騙人。

Tom'un Mary'ye gerçeği söylediğini düşünüyorum.

我想汤姆告诉玛丽真相

Lütfen az önce söylediğini tekrarlar mısın?

您可以再重复一遍刚才说的话吗?

Öyleyse ne söylediğini bile hatırlayamıyor musun?

自己说过的话都不记得了吗?

Onun neden öyle söylediğini öğrenmek istiyorum.

我很想找出她为什么这么说的原因。

Tom Mary'nin ne söylediğini güçlükle duyabiliyordu.

汤姆几乎听不到玛丽在说什么。

O onun yalan söylediğini sezgisel olarak biliyordu.

他凭直觉发现她在撒谎。

Biz sık sık senin şarkı söylediğini duyarız.

我们经常听到你唱歌。

- Onun ne söylediğini hatırlıyorum.
- Ne dediğini hatırlıyorum.

我记得他说的话。

Onun ne söylediğini anlamak uzun bir zaman aldı.

花了很久才能听懂她在说什么。

Tom her zaman öyle kısık sesle konuşur ki ne söylediğini ben zar zor anlayabiliyorum.

汤姆总是说话声音太小,我几乎听不懂他在说什么。