Translation of "Tür" in Arabic

0.039 sec.

Examples of using "Tür" in a sentence and their arabic translations:

Her tür duyguyu isteriz.

نريد طيف الأحاسيس بأكمله

Sorgulamaya başlamış bir tür.

وعن كنْه الحياة في أي مكان آخر:

Iki bin tür şeftali,

كان هناك 2000 نوع من الخوخ،

Tür ismi bayağı ahtapot.

‫إنها أخطبوط من النوع الشائع.‬

Bir tür örnek çocuk oldum.

التعددية الثقافية في النروج.

Ve bu tür yetiştiricilik ise

ويعرف هذا النوع من إنتاج الغذاء أيضا

Bu tür siyah topların yanında

التي يمكنها أن تدمر الكثير من الأشياء،

Onları aşan tek tür biziz,

نحن الكائنات الوحيدة التي استطاعت اجتيازها

Yarasalarda iki tane tür vardır

هناك نوعان من الخفافيش

Birinci tür küçük gövdeli yarasalar

الخفافيش الصغيرة من النوع الأول

Ne tür ameliyata ihtiyacın var?

ما نوع الجراحة التي تحتاجها

Bu tür hataları yapmaktan kaçınmalısın.

يجب عليك تجنب مثل هذه الاخطاء

O ne tür araba kullanır.

ما نوع السيارة التي يقودها؟

Bu tür problemleri henüz yaşamadık.

لم نواجه هكذا مشاكل بعد.

Ne tür bilgilerin sızdığını öğrenmek istedik.

ما هو نوع المعلومات الذي يتغلغل في الناس.

Yeni bir tür robot göstermek istiyorum.

والذي صممّ ليساعدنا على فهم كوكبنا بشكل أفضل.

Okyanusun derinliklerinde keşfedilmemiş sayısız tür var

هناك العديد من الكائنات التي لم يتم اكتشافها بعد في أعماق البحار،

Her tür mikrobu, virüsü ve bakteriyi

هو أننا نعرف فعلًا كيفية قتل كل أنواع الميكروبات،

Biz tür olarak ikiye ayırsak da

على الرغم من أننا نقسمها إلى نوعين

Çocuklar etraftayken o tür şey söylememelisin.

عليك ان لا تقول هذا النوع من الكلام عندما يكون الاطفال في الجوار .

Ben o tür bir hayat yaşayamam.

- لا أستطيع أن أعيش حياةً كتِلْك.
- لا أستطيع أن أعيش ذلك النوع من الحياة.

Ne tür bir top kullanırsanız kullanın.

بغض النظر عن نوع الكرة التي تستخدمها.

Bu tür sorunlarla ilgilenebilecek birini arıyoruz.

نبحث عن من يمكنه تولي هذا النوع من المشاكل.

Keşke bu tür davranışların az görüldüğünü söyleyebilsem.

أتمنى أن أقول أن هذا النوع من التصرفات ليس شائعا .

Okulda nefret ettiğiniz tür çocuklardandı, doğru mu?

كان من نوعية الأطفال التي يكرهها جميع من في المدرسة، صحيح؟

Bu tür lezzetler hiç bana göre olmamıştır.

‫لست من عشاق هذا النوع من الأطعمة.‬

Söylemeye çalıştığım şey iki tür zihniyet vardır.

وهذا ما أحاول أن أشرحه أنه رأيين لحياتين مختلفتين.

Bu tür önemli soruları sormalı ve cevaplandırmalıyız.

علينا طرح هذه الأسئلة الهامة والإجابة عليها.

Yani burada bir tür dalga etkisi var.

‫دعم صغار الحائزين ،‬ ‫وتحقيق عائدات أعلى ، وتجنب إزالة الغابات ،‬

Peki bu tür yerleşim yerlerinden ne öğrenebiliriz?

لذلك ماذا يمكننا أن نتعلم من هذا النوع من المستوطنات؟

Kendi kaderine karar verebilen tek tür biziz.

الكائنات الوحيدة القادرة على تحديد مصيرها.

Onu avlayan bir sürü yırtıcı tür var.

‫إذ هناك كل تلك الأنواع المختلفة‬ ‫من الحيوانات المفترسة، وجميعهم يطاردونها.‬

O tür bir insan kesinlikle başarısız olacaktır.

إنسان من ذلك النوع سيفشل بالتأكيد.

Sadece bu tür filmden nefret etmiyor musun?

ألا تكره هذا النوع من الأفلام؟

Bu tür kelebeklerin artık soyu tükenmiş bulunmaktadır.

الفراشات من هذا النوع قد انقرضت.

Bir tür kafamda ışıklar söndü gibi oldu.

كأنما الأضواء اشتعلت في رأسي

Ama bu tür şeyleri yapmak daha pahalı olurdu.

يمكن أن يكون فعل هذه الأشياء مكلفاً قليلاً

Tür olarak bize yardımcı olabilecek en büyük iyilik.

وتحقيق أعظم خير ممكن، كفصيلة، هي ما تساعدنا على الحياة.

Bu tür yosunlarda bir sürü besleyici madde vardır.

‫والأعشاب البحرية كهذه،‬ ‫بها الكثير من العناصر الغذائية.‬

Kadınların yarısından fazlası aynı tür cinsel problemi yaşıyorsa

فإذا وجدنا أن أكثر من نصف النساء لديهن أحد أشكال المشاكل الجنسيّة،

Bu tür çok ölçekli, çok boyutlu bir keşif

يدفع اكتشاف متعدد المستويات والأبعاد كهذا

Şimdi, hatırladığım kadarıyla, büyüdüğüm zaman ne tür bir

الآن، على حسب ما يمكنني تذكره، تم إخباري

Bunun ne tür bir parçacık olduğunu bilmek istiyoruz.

نود أن نعرف أي نوع من الجزيئات هي.

Bu tür büyükçe taşların altına da bakmaya devam edeceğiz.

‫انظر، سنتابع قلب ‬ ‫أي من هذه الصخور الأكبر حجماً.‬

Ne tür bir dokunuşun kötü hissettirdiğini daha iyi bilebilirsiniz

ومن ثم أن تعرف طبيعة اللمسة غير المناسبة

Bize bu tür videolarda destek olan müdavimlerimize teşekkür ederiz

يرجع فضل إنشاء الفيديو إلى رعاتنا الرائعين على الباتريون

Japonya'da ucu ucuna hayatta kalabilen başka bir tür var.

‫في "اليابان"، تصل فصيلة أخرى‬ ‫إلى حدود قدرتها على النجاة.‬

Ama daha eski çağlar bu tür hastalıklara pek rastlamıyoruz

لكن في العصور القديمة لا نواجه مثل هذه الأمراض

Bu aslında tavır ve bir tür şakadan hoşlanma meselesi.

إنها في الواقع مسألة موقف واقعي ، وأيضًا الإعجاب بنوع من المزاح.

Bu tür bir toprak yönetimi köklü bir fikir değildir.

هذا النوع من الإشراف البيئي ليس فكرة متطرفة.

- Yunus bir memeli türüdür.
- Yunus balığı bir tür memelidir.

الدلفين نوع من الثدييات.

Kalan %97, steroid almış bir tür çılgın enerji tavşanı gibi

وأما ال97% الباقون فسيستمرون بالارتطام بالحائط،

Bu tür bir hesap izlenebilirlik giderek daha acil hale gelecektir.

سيصبح هذا النوع من المساءلة أكثر فأكثر استعجالاً.

Yalnızca bu tür bir iddiayla kendimi okyanus biliminin içinde buldum.

لقد انجذبت إلى علوم المحيطات بسبب مثل هذه التحديات.

Farkına varmadığım şey ise, benim trollerin beni bir tür aşıladığı,

كن ما لم أكن أدركه هو أن المتصيدون لي كانوا يدخلون في ذهني

Ikinci tür ise büyük gövdeli ve meyve ile beslenen yarasalar

النوع الثاني هو الخفافيش ذات الأجسام الكبيرة وتغذية الفاكهة.

- Bu şekilde çalışmaya alışkın değilim.
- Bu tür işe alışkın değilim.

لست معتادا على هكذا عمل.

- Japon yiyeceğinin hangi türlerini seversin?
- Hangi tür Japon yiyeceklerini seversin?

ما نوع الأكلات اليابانية التي تحبها؟

Tatoeba'nın çok dilli olmasının nedeni budur. Fakat o tür çok dilli değil. Dillerin sadece birlikte eşleştirildiği ve bazı çiftlerin geride bırakıldığı tür değil.

لهذا فإن تتويبا متعدد اللغات. لكن ليس ذلك النوع من تعدد اللغات، ليس النوع الذي يُزَاوج فيه بين اللغات، ببساطة، وتُهْمَلُ بعض الأزواج.

Bu tür inişlerde halatı sivri kayalıklardan koruyacak bir şey yapmak istersiniz.

‫في هذا النوع من التدلي بالحبل ‬ ‫تريد أن يكون لديك شيء‬ ‫يحمي الحبل من الصخور الحادة.‬

Ve büyük çaba ile bu tür binaları inşa etmek birinci sınıf

والجهد الكبير يتطلب بناء مثل هذه المباني على المعرفة

Kaybı olarak gördüğü için bu tür sosyal ve psikolojik işler uzmanları

عن جريمةٍ مستترة تهدف لاستغلال المرأة وتسليعها كما ينسف المعنى

Ne kadar derin olduğunu bile göremiyorum. Bu tür tünellerin tehlikeli yanı budur.

‫لا يمكنني أن أرى مدى عمقها.‬ ‫هذه هي خطورة هذا النوع من الأنفاق،‬

Bir tür… pişmanlık duymayan bir tavır sergiliyorlar, ama bu biraz üzücü: 'Evet,

إنهم يعبرون عن نوع من ... الموقف غير المؤسف ، لكنه نوع من الأسى: "نعم ، حسنًا ،

Evlilik sözleşmesinin kökeninin süreklilik olduğu ve bu tür bir evlilik yani tecrübe,

حكم التحريم شرعاً لهذا الزواج حيث ان الاصل بعقد الزواج هو

Bu tür bir şeyi kimin yapacağı konusunda herhangi bir fikrin var mı?

هل لديك أي فكرة عن من يستطيع فعل مِثل هذا الشيء؟

Bu tür bir şey işe yarayabilir. Güzel ve üzeri kapalı doğal bir sığınak.

‫يمكن لهذا الشيء أن يفيد جداً.‬ ‫بروز طبيعي يغطي المأوى بأسفله.‬

Bu tür avantajlar, Mack'in Avusturya ordusunun Ulm'deki çarpıcı kuşatmasını elde etmesine yardımcı oldu.

ساعدته هذه المزايا على تحقيق الحصار المذهل لجيش ماك النمساوي في أولم.

. Ve sadece iki şeye ihtiyacı vardı. Gerçekliği değiştirmek için belirli bir tür mutasyon. Ve

والصيد وتجارة التمور واللؤلؤ. وكانت بحاجةٍ لامرين لا غير.

Sadece benim tarafımdan bir tür kartala dönüştürülmüş bir kaz yavrusu olan Berthier tarafından ihanete uğradım."

خانني برتييه ، الذي كان مجرد طائر حوَّلته إلى نوع من النسر."

Paris sendromu bir tür kültür şokudur. Şehrin moda merkezi imgesine kapılıp Paris'te yaşamaya başlayan, sonrasında yerel adetlere ve kültüre iyi uyum sağlayamayıp, zihinsel dengesini yitiren ve depresyona yakın belirtiler gösteren yabancıları tanımlamak için kullanılan psikiyatrik bir terimdir.

متلازمة باريس هي نوع من الصدمة الحضارية. إنه مصطلح نفسي يوصف به الأجانب الذين يبدأون العيش في باريس، مجذوبين إلى صورة المدينة بوصفها مركزًا للموضة، ثم لا يستطيعون الاندماج جيدا مع التقاليد والثقافة المحليين، فيفقدون توازنهم العقلي وتظهر عليهم أعراض قريبة من الاكتئاب.