Translation of "Hastalık" in Arabic

0.006 sec.

Examples of using "Hastalık" in a sentence and their arabic translations:

Hastalık oldukça ilerlemesine rağmen

وحتى بعد تطور المرض بشكل ملحوظ

Bu şekilde, hastalık yerlerini belirliyoruz.

للكشف عن مجموعات الأمراض.

Bir hastalık gibi ele almalıyız.

سنتمكن من معالجتها كمرض.

Bu hastalık asla dünyaya yayılamayacaktı

هذا المرض لن ينتشر إلى العالم

"Hastalık Güney Çin'de aylardır ilerlemekteydi"

وكان المرض يتفاقم منذ شهور في جنوب الصين.

Ve bu hastalık daha da kötüleştiğinde

وكلما تفاقم المرض،

Hastalık bitsin sizi biz gene döveriz

دع المرض ينتهي ، نضربك مرة أخرى

Duyguları harap eden, yıkıcı bir hastalık.

إنه مرض مدمّر يسبب كمًا هائلًا من الخسائر العاطفية.

Kronik hastalık olarak tedavi etseydik - ki öyledir -

كمرض مزمن كما هو في واقع الحال،

Eğer bu süreç içerisinde hastalık belirtisi olursa

إذا كانت هناك علامة المرض في هذه العملية

Peki, Covid-19, koronavirüsün neden olduğu hastalık?

آما كوفيد-19، المرض الذي يسببه فيروس كورونا؟

Opiyat bağımlılığının aslında kronik bir hastalık olduğunu ispatlayan

بدلائل علمية هائلة

Hastalık bulaşan ve ölen insan sayısı artmaya devam etti.

وزاد عدد الأشخاص المصابين والمتوفين باستمرار،

Gördüğünüz gibi bu, ilerleyen ve sürekli değişen bir hastalık.

هذا المرض يتطور ويتغير باستمرار،

Diğer gruba göre yüzde 60 daha az aortic hastalık geliştirdi,

كانت تعاني من مرض الشريان الأبهر بنسبة 60% أقل من أرانب المجموعة الأخرى،

Hastalık hala Sierra Leone'de hızlı bir şekilde yayılmaya devam ediyordu,

كان المرض لا يزال ينتشر بسرعة في سيراليون

- Sami ciddi zihinsel hastalık belirtileri göstermiyordu.
- Sami ciddi akıl hastalığı belirtileri göstermiyordu.

لم يبدِ سامي أيّ أعراض تدلّ على مرض عقليّ خطير.

Bir doğal afet veya salgın hastalık bütün popülasyonu büyük bir hızla ortadan kaldırabilir.

‫حيث أن حدوث كارثة طبيعية أو تفشي مرض ما‬ ‫من شأنه إبادة الجميع بسرعة كبيرة.‬

CDC(Hastalık Kontrol ve Korunma Merkezleri) en az %60 alkol içeren el dezenfektanlarını tavsiye ediyor.

المركز الأمريكي لمكافحة اﻷوبئة ينصح بمعقمات اﻷيدي التي تحتوي على الأقل على أكثر من 60% من الكحول.

Her şahsın, gerek kendisi gerekse ailesi için, yiyecek, giyim, mesken, tıbbi bakım, gerekli sosyal hizmetler dahil olmak üzere sağlığı ve refahını temin edecek uygun bir hayat seviyesine ve işsizlik, hastalık, sakatlık, dulluk, ihtiyarlık veya geçim imkânlarından iradesi dışında mahrum bırakacak diğer hallerde güvenliğe hakkı vardır.

لكل شخص الحق في مستوى من المعيشة كاف للمحافظة على الصحة والرفاهية له ولأسرته، ويتضمن ذلك التغذية والملبس والمسكن والعناية الطبية وكذلك الخدمات الاجتماعية اللازمة، وله الحق في تأمين معيشته في حالات البطالة والمرض والعجز والترمل والشيخوخة وغير ذلك من فقدان وسائل العيش نتيجة لظروف خارجة عن إرادته.