Translation of "Hızla" in Arabic

0.007 sec.

Examples of using "Hızla" in a sentence and their arabic translations:

Hava hızla kararıyor!

‫الظلام يحل بسرعة!‬

Hava hızla kararıyor.

‫الظلام يحل بسرعة!‬

Buzullarımız hızla eriyorken,

مع ذوبان الأنهار الجليدية لدينا بسرعة.

Geceler hızla uzamakta.

‫يطول الليل بسرعة.‬

Virüs hızla yayılırken

بينما ينتشر الفيروس بسرعة

Fareler hızla ürerler.

تتكاثر الفئران بسرعة.

Sonra hızla geçer gider.

ثم يتبدد

Küresel güzellik standardının hızla

نجد أنّ المعايير العالمية للجمال

Kısacası, dünyamız hızla değişti.

إذاً، لقد تغيّر عالمنا بسرعة.

Belle'in hikâyesi hızla yayıldı.

انتشرت قصة بيل انتشارا واسعا

Leyla hızla kan kaybediyordu.

كانت ليلى تفقد الدّم بسرعة.

Hayat hızla normale döndü.

سرعان ما عادت الحياة إلى مجراها.

Saatte 28.000 km hızla ilerliyordu.

متحرّكاً بسرعةِ 17500 ميلٍ في الساعة

Oradan sonra hızla zirveye ulaştım.

واتجهت صوب القمة.

Sonra inanılmaz bir hızla uzaklaştı.

ثم طار بعيدًا بسرعة كبيرة.

çünkü su mikrodalgada hızla ısınacaktır.

لأن الماء يسخن بسهولة داخل المايكرويف.

Bayazid'in konumuna hızla saldırdılar. korkmuşlardı.

محاولة إنقاذ من الحامية في نيكوبوليس أثناء الهجوم على موقع بايزيد.

Tom hızla merdivenlerden yukarı çıktı.

صعد توم السلالم بسرعة.

öğrencileri matematikte aynı hızla hareket ettiriyoruz.

نحن ننقل الطلاب خلال الرياضيات بإيقاع موحد -

Hızla yanıma geldi ve bana tutundu.

‫واندفعت نحوي،‬ ‫وأمسكت بي.‬

Leyla hızla topluluğunun bir direği oldu.

- سرعان ما أصبحت ليلى عمودا للمجتمع.
- سرعان ما أصبحت ليلى عمودا لأهل البلدة.
- سرعان ما أصبحت ليلى عمودا لأهل الحي.

Aynı zamanda nasıl taksi işimizi hızla geliştirebiliriz?

لا يعلمون شيئًا عن مدينة لندن؟

Bu yüzden teknoloji hızla ilerlemeye devam ederken

لذا ومع استمرار التقدم السريع للتكنولوجيا،

öylesine hızla değişen bir dünyada yaşıyoruz ki.

حيث يشهد فيه العالم تغييراً سريعاً في العمل.

Ancak her şey hızla doğru yöne ilerliyor.

ولكن أصبحت الأمور تتحرك بسرعة في الاتجاه الصحيح.

İnsanlar iklim değişikliğinin hızla ilerlediği haberlerini duyduklarında

عندما يسمع الناس أخبارًا عن المناخ تأتي مباشرةً إليهم،

Hızla düzen koydu, tersine çevirdi ve saldırdı.

سرعان ما فرض النظام وقلبه وهاجم.

Küçük Eflak süvarilerini gören Türkler hızla ilerledi.

عندما رأى الأتراك فرقة الأفلاق الصغيرة، اندفعوا نحوها.

Dakikalar içinde imha edilirken, diğerleri hızla kaçtı.

في غضون دقائق، بينما فرّ الباقون بعد فترة وجيزة.

Çoğu zaman hızla uçuyor, sürünüyor ya da yüzüyor.

‫في معظم الوقت،‬ ‫فإنها إما تحوم إما تزحف إما تسبح.‬

- Sami hızla serbest bırakıldı.
- Sami çabucak serbest bırakıldı.

تمّ إطلاق سراح سامي فورا.

Fakat insanlar yanımdan hızla geçiyor ve görmemiş gibi yapıyordu.

لكن بدلاً من ذلك، سارع الناس بتجاوزي والتظاهر بأنهم لا يرونني.

Konsül'ün en iyi birlikleri hızla onu korumak için toparlanıyor.

أفضل قوات القنصل تجمعوا لحمايته

Günün sonu yaklaştıkça... ...saatte 1.000 kilometreden büyük bir hızla...

‫باقتراب نهاية اليوم،‬ ‫يخيّم الظلام على الكوكب...‬

Ve hızla devasa bir git gel olayı gibi sanki

وهو مثل شيء كبير

Tüm yaşamının ülke yapısına ve çalışmalarının temellerine hızla yansıyan

العمل بدأت بقيادة البلد ثم المواطنين وانعكست سريعاً على

Kaynaklanan iklim değişikliği nedeniyle hızla değişecek . 12 Aralık 2000

العالم سيتغير سريعاً جراء التغيرات المناخية الناتجة عن

Ve eğer taksi işinizi hızla geliştirmek istiyorsanız bu biraz problem.

وهذا مشكلة إذا أردت أن توسع عملك الخاص بسيارات الأجرة.

Fakat başlangıçtaki başarılı ilerlemeye rağmen Transilvanya'ya girince, Romanya hızla bir

ولكن على الرغم من التقدم الناجح في البداية في ترانسيلفانيا، رومانيا يواجه بسرعة

Eşiyle birlikte sarayda tutulan yıllar hızla hatta isyanlarla geçti insanlar

وجود زوجة حافظ في القصر مرت السنوات سريعاً حتى ثار الشعب

Beyin hakkında bildiğimiz şey onun nefes kesici bir hızla değişiyor olması.

ما نعرفه عن الدماغ متغير بإيقاع يحبس الأنفاس.

Düşmanın şaşırtıcı hamlesine rağmen Roma keşif kolu savaş pozisyonu alıyor hızla.

على الرغم من مفاجأتهم من قبل العدو، تشكلت الطليعة الرومانية للمعركة

Gece hızla yaklaşırken bu devasa sürünün uyuyacak bir yer bulması gerek.

‫باقتراب الليل سريعًا،‬ ‫يحتاج هذا السرب الكبير إلى مكان ينام فيه.‬

Sipahi süvarileri hızla ilerledi, Sigismund'un saldırısını umutsuzca da olsa durdurmaya çalıştı.

تقدّم فرسان السيباهي إلى الأمام، لوقف تقدم سيغيسموند بكل يأس.

önceki rejimin sona ermesinden sonra, devlet kurumları onunla hızla çöktü ve

العارمة فبعد انهاء النظام السابق انهارت سريعاً معه مؤسسات

, virüsün topraklarındaki varlığını hızla reddetti. Ancak dünya , Corona'nın sonuçlarından henüz sona

وسبعين بالمئة. ويعتبر اشد قتلاً من فيروس كورونا. خرجت الصين

, El-Abadi hızla kabul etti ve dünya projenin başlatılacağına inandı, ancak

ذلك وافق العبادي سريعاً واعتقد العالم ان المشروع سينطلق لكن

Şimdi yönümüzü kuzey-batı yönünde ilerletelim. Ve yine 60 km hızla gidelim.

الآن دعنا نحرك اتجاهنا في الاتجاه الشمالي الغربي. ولنذهب 60 كم مرة أخرى.

Bir doğal afet veya salgın hastalık bütün popülasyonu büyük bir hızla ortadan kaldırabilir.

‫حيث أن حدوث كارثة طبيعية أو تفشي مرض ما‬ ‫من شأنه إبادة الجميع بسرعة كبيرة.‬

Ama hızla güneye doğru yürüdü ... ve Agis ile tanıştı. Megalopolis kenti yakınlarındaki savaşta.

لكنه سارع جنوبًا بسرعة والتقى بأجيس في معركة بالقرب من مدينة أركاديا

İmparator tuzağa düşmeyi umarak hızla ilerledi ve Blücher ordusunun bir kısmını yok ettiler.

تقدم الإمبراطور بسرعة ، على أمل الفخ وتدمير جزء من جيش Blücher.

Bir örnekle durumu inceleyelim şimdi biz şuan batı yönüne doğru 60 km hızla ilerliyoruz.

دعونا نفحص الموقف بمثال ، الآن نحن نتحرك 60 كم باتجاه الغرب.

Tahta kazıklarla desteklenmiş kampın üzerinden geçen mızraklarla uyanan Romalı birlikler hızla savaş düzeni emri aldı.

استيقظت القوات الرومانية على المقذوفات التي تطير فوق الحواجز، وطلب منهم للإستعداد للمعركة

Durum olan beyinde iltihaplanmaya yol açana kadar en fazla kırk sekiz saat içinde hızla gelişirken

غيبوبةٍ للمصاب والتهابٍ في الدماغ وهي حالةٌ معقدةٌ للغاية