Translation of "Araya" in Arabic

0.006 sec.

Examples of using "Araya" in a sentence and their arabic translations:

Belki bir araya koymaya.

ربما وضعها معاً...

Asla bir araya getirilemez

لا يمكن أبداً أن يعود كما كان...

Değerinde bir araya geldi .

فرنك.

Nasıl araya girsem diye düşünüyor,

أحاول أن أجد طريقة لأشارك فيها

Nasıl ikisini bir araya getirirsiniz?

كيف يمكنك وضع هذين الأمرين معًا؟

Ancak bir araya getirmeye çalışabiliriz.

ومع ذلك يجب على المرء أن يحاول القيام بذلك.

Kırkıncı günde bir araya gelerek

تعالوا معا في اليوم الأربعين

Bir araya gelmiş partiküller topluluğu,

التي تم تنسيقها في هذا النمط،

İkincisi, ilgili unsurları bir araya getirin.

ثانيًا، اجمع الحقائق ذات الصلة.

Bir araya getirerek yazılar yazabileceğimi anlıyorum.

طريق جمع أفكار الأشخاص الذين فكروا حتى الآن.

Farklı jenerasyonlar bir araya gelir ki

حيث تجتمع أجيالٌ مختلفةٌ

Geceleri, su onları bir araya getirir.

‫ليلًا، تجمع المياه بينها.‬

Bir şekilde, insanları bir araya getirdi,

بطريقة ما، يقرّب العالم ببعضه البعض

10 tane yazılımcı bir araya gelip

10 مطورين برمجيات معا

Yere getirip burada tekrar bir araya geliyor.

تاركة إيانا حيث بدأنا.

Ve oğlu ile bir araya getirene kadar

حتى استطعنا كسب الإفراج عنها

Bir grup bilim insanıyla bir araya geldi

اجتمع جاكسون مع مجموعة من العلماء،

araya giren UFO nükleer bir yakıtla çalışıyordu

تدخل الجسم الغريب كان يعمل على الوقود النووي

Çift ayrıldı, tekrar bir araya gelmemek üzere.

افترق الزوجان للأبد.

Hem de bilişsellik için bir araya getirmeye başladım.

ليس فقط فيما يتعلق بالصحة العقلية ولكن ما يخص الإدراك كذلك.

Tüm paydaşları birlikte çalışmak üzere bir araya getirmek.

هو جمع جميع أصحاب المصلحة للعمل معا.

Bu materyaller bir araya geliyor ve bütünü oluşturuyor.

تأتي هذه المواد مع بعضها وتتجمع.

özel bir fotoğraflama tekniği ile bir araya getirilen

بالإضافة إلى نوع خاص من تقنيات التصوير

Sami'nin ailesi onu hatırlamak için bir araya toplandı.

اجتمعت عائلة سامي كي تتذكّره.

İki kere bükersen ve ardından uçları bir araya getirirsen

فكّروا بما كان ليحدث لو قمتم بلفّه مرتين،

Yerlerden gelen 1400 insanı bir araya getirmek bir mucizedir.

قادمًا من أماكن مختلفة، هي معجزة.

Düzinelerce türden yüzlerce kurbağa çiftleşmek için bir araya gelir.

‫عشرات الفصائل‬ ‫ومئات الضفادع تجتمع لتتزاوج.‬

Babasından miras kalan imparatorluğu kolayca bir araya toplasa da

كانت المملكة التي ورثها عن والده متماسكة بشكل كبير

Acaba sadece kuyruklu yıldızların bir araya getirdiği bir şey mi?

هل هو مجرد شيء تجمعه المذنبات؟

Bir değil iki uzay aracı bir araya gelerek Ay'a gidecekti.

لن تسافر مركبة فضائية واحدة إلى القمر ، بل اثنتان منها ، معًا.

Ve farklı fikir ve bakış açılarını bir araya getirdikten sonra,

ودمج أفكار ووجهات نظر مختلفة،

Aman canım ne olacak 3-5 insan bir araya gelmiş yapmıştır

يا عزيزي ما سيحدث 3-5 أشخاص قد اجتمعوا

Her gün, insanlar TEDx etkinlikleriyle dünyanın her tarafında bir araya geliyor,

كل يوم، يجتمع الناس في مؤتمرات TEDx حول العالم

Olduğunu ileri sürdüğü ve bir araya geldiği için, geçici bir süre için, kalıcı olarak ayrılmak yerine,

عند البعض ورفضها البعض الاخر حيث اكد مهران ان مئتان وعشرين