Translation of "İfade" in Arabic

0.005 sec.

Examples of using "İfade" in a sentence and their arabic translations:

Ifade edemememi hatırladım.

في عالم بدا أكبر بكثير بالنسبة لي.

İfade özgürlüğümüz, örgütlenme özgürlüğümüz,

كحرية التعبير وحرية التجمّع وتكوين الجمعيات،

Kelimeler düşünceleri ifade eder.

تعبر الكلمات عن الأفكار.

Bu ifade tercüme edilecek.

ستُترجَم هذه العبارة.

Kelimelerle duygularımı ifade edemiyorum.

لا أستطيع أن أنقل مشاعري بالكلمات.

Fadıl üzüntüsünü ifade etti.

عبّر فاضل عن حزنه.

Öfkemi ifade etmeme izin verilirdi.

حسنًا، مسموح لي أن أُعبر عن غضبي.

Basitçe ifade edeyim, erkekler kadınlara,

لتبسيط الأمر، يُغرم الرجال بالنساء،

Bana bir şey ifade etmiyor.

لا يبدو هذا ذا معنىً بالنسبة لي.

Çalışırken ekip çalışmasının, düşünceleri ifade etmenin

أو أنها الحاجة إلى العمل الجماعي السريع،

Ben teşekkürlerimi nasıl ifade edeceğimi bilmiyorum.

لا أعرف كيف أشكرك.

Kelimeler acısını ifade etmede yetersiz kalır.

- حزنها العميق لا يسعه الكلمات.
- الكلمات لا يسعها التعبير عن حزنها العميق.

Bu ifade TEDx sahnesinde ilk kez kullanılıyor.

إنها أول مرة يتم استخدام هذا التعبير على مسرح TEDx.

Bu, kendini ifade etmek için gerekçe oluşturur.

هذا هو ما يخلق البيئة التي تتقبّل الصراحة

Çok şey ifade eden böyle bir zamanda

‫في لحظة ذات أهمية كبيرة.‬

Demek istediğimi kelimelerle ifade etmeyi zor buluyorum.

يصعب علي أن أعبر عن ما أريد بكلمات.

O başka bir şekilde ifade edilebilir mi?

ألا يمكن صياغتها بطَريقة أخرى؟

Bu benim için bir anlam ifade etmiyor.

هذا لا يبدو لي منطقيا.

Tom Fransızcada teşekkürlerini nasıl ifade edeceğini bilmiyordu.

توم لم يكن يعلم كيفية الشكر بالفرنسية.

Sami 6 Haziran 2006'da ifade verdi.

أدلى سامي بشهادته يوم السّادس من يونيو، 2006.

Kimse o adamın konuşup kendini ifade edemeyeceğini umursamadı.

قبل أن يقبض عليه ويضعوه تحت تصنيف شرير.

Kabaca ifade edersek, ödüller hayatı yaşamaya değer kılan

المكافات لكي أصفها ببساطة هي كل الأشياء التي تريدها

Bu küçük kız, bir şey ifade etmeye çalışmıyordu.

هذه الفتاة الصغيرة لم تتعمد أن تكون لئيمة معي.

Bu ticari uygulamalar sizin için ne ifade edebilir?

ما الذي قد تعنيه هذه الممارسات التجارية لك؟

Ifade ediyorlar ki buna 'Viking zihniyeti' adını veriyorum.

موقف مميز ومتسق للغاية ، والذي أسميه "عقلية الفايكنج".

Bir şekilde karakterini tam anlamıyla ifade ediyor gibiydiler

حيث بدا لي أنهما تعبران عن شخصيته بالكامل

Bu durum sizin için bir anlam ifade ediyor mu?

هل هذا يبدو منطقياً بالنسبة لكم ؟

Her bin hastada görülen hata sıklığına göre ifade edilmiş.

ويتم التعبير عنها بنسبة الأخطاء إلى وحدة "ألف يوم من العناية بالمريض"

Kafa kesimi başladı ve herhangi bir noktada korkularını ifade

بدأ قطع الرأس وأصر آل Jomsvikings ، الذين كان لديهم رمز خاص بهم يمنعهم

Chomolungma veya "Everest Dağı" bizim için ne ifade ediyor?

ما الذي تعنيه كومولونجما أو قمة إيفرست بالنسبة لنا؟

Bu dünyada sadece kelime şeklinde ifade edilemeyen şeyler vardır.

بكل بساطة، ثمّة أمور في هذا العالم لا يمكن التعبير عنها على هيئة كلمات.

Bu cümle, yazarın ne hissettiğini tam olarak ifade eder.

هذه الجملة تصف بالتحديد مشاعر الكاتب.

Çünkü şüphesiz bir erkek olarak öfkemi ifade etmeme izin veriliyordu.

لأنه عندما كنت ذكرًا، كان مسموحًا لي أن أُعبر عن غضبي.

Kötü beslenme veya başka bir şeyle alakalı bir ifade değil.

وهذا ليس بيانًا عن سوء التغذية أو خلافه.

Onun senin için ne kadar çok şey ifade ettiğini biliyorum.

أعرفُ كَم يعني لكِ.

Franco-Burgundy komutanı John Nevers ayağa kalktı ve desteğini ifade etti.

قدّم جون نيفيرز، قائد العنصر الفرانكو-بورغندي، دعمه

"99 kopek," Dima gururla ifade etti. "Benim 99 kopeğe ihtiyacım var."

قال ديما بفخر: "99 كوباكًا، أحتاج 99 كوباكًا".

- Bir şey hiçbir anlam ifade etmiyor.
- Akla yatmayan bir şey var.

شيء ليس منطقيا أبدا.

- Onun bir anlamı bile yok.
- O, bir anlam bile ifade etmiyor.

ليس ذلك منطقيا بتاتا.

Benim sınıfımda sadece bir dersi paylaşmak değil daha fazla şeyi ifade ediyor...

أصبحت أكبر من مجرد مشاركة درس بسيط في فصلي.

Kartaca senatosu onun ilerleyişinden duyduğu hoşnutluğu ifade etti ve seferine destek olma sözü verdi.

أعرب مجلس الشيوخ القرطاجي عن سعادته بتقدمه ووعد بتقديم المساعدة لدعم حملته.

Halkın iradesi kamu otoritesinin esasıdır; bu irade, gizli şekilde veya serbestliği sağlayacak muadil bir usul ile cereyan edecek, genel ve eşit oy verme yoluyla yapılacak olan devri ve dürüst seçimlerle ifade edilir.

إن إرادة الشعب هي مصدر سلطة الحكومة، ويعبر عن هذه الإرادة بانتخابات نزيهة دورية تجري على أساس الاقتراع السري وعلى قدم المساواة بين الجميع، او حسب أي إجراء مماثل يضمن حرية التصويت.