Translation of "ülkede" in Arabic

0.006 sec.

Examples of using "ülkede" in a sentence and their arabic translations:

- Yirmi ülkede İspanyolca konuşulur.
- İspanyolca yirmi ülkede konuşulur.

يتحدثون الإسبانية في عشرين دولة.

Ve ülkede reformlar yapar..

سلطته وإصلاح البلاد

İngilizce birçok ülkede öğretilir.

الانجليزية تدرس في اغلب الدول.

Finansal hizmetlerin maliyetleri her ülkede yükseliyor.

تكاليف الخدمات المالية آخذة في الارتفاع في كل بلد.

Sami Müslüman bir ülkede yaşamak istiyordu.

أراد سامي العيش في بلد إسلامي.

Yaklaşık 14.000 pars ülkede başıboş şekilde dolaşıyor,

‫هناك حوالي 14000 فهد طليق عبر البلاد،‬

Hükümetle yasal anlaşmalara girmesi ve ülkede istikrar

معترفٍ بها دولياً وان تواجدها سيستمر حتى تأمين الاستقرار في

Dünya genelinde 20 ülkede bu önemli güvenlik açığını

نشرنا تقريرًا في 20 دولة حول العالم،

2009'da 114 ülkede gerçekleşen bir Gallup anketi,

في عام 2009، أظهر استطلاع لمركز غالوب في 114 دولة

Ülkede birden, Sünni ve Şii gruplar peyda oldu.

الميليشيات السنية و الشيعية بدأت بالانتشار في البلد

Dünya üzerinde hiçbir ülkede iklimi mahvettiği için yaptırıma uğratılan

لا يوجد أية دولة سواء أكانت شركات أو قوى سياسية

Azuri isimli bir şirket, on bir ülkede on binlerce birimini

وزعت إحدى الشركات وهي (أزوري) عشرات الآلاف من وحداتها

Depremlerin sık olduğu bir ülkede yaşıyor. Aynı zamanda şansınız da yok

تعيش في بلدٍ يكثر فيه الزلازل. وفي ذات الوقت انت صاحب حظٍ

Bir çok ülkede işçi bayramı, emekçi bayramı veya 1 Mayıs bayramı olarak

عيد العمال ، عيد العمال أو مهرجان عيد العمال في العديد من البلدان

- Tom ve Mary aynı ülkede yaşamıyorlar.
- Tom ve Mary aynı eyalette yaşamıyorlar.

توم وماري لا يعيشون فى نفس الولاية.

Birçok ülkede besleyici gıda yetiştirmeye çok az imkân veren veya hiç imkân vermeyen

كما أن هناك صحارى غذائية في الكثير من البلدان

Surfshark kuruluyken, hangi ülkede olursanız olun, Netflix, BBC iPlayer, Hulu ve daha fazlası

مع تثبيت Surfshark ، من السهل الوصول إلى خدمات البث المحظورة جغرافيًا مثل

Katılan asıl cazibesi Kocası, göçü ve başarısı, Yabancı bir ülkede yaşamak zorunda kaldığı

سحر العطري التي شاركت زوجها الهجرة والنجاح حياةٌ طبيعيةٌ

, kendine özgü bir sahil şeridi olduğunu bulmak için ülkede yeni bir özellik aradılar

باقتصادها على النفط فقط. بحث القادة عن ميزةٍ جديدةٍ في البلد

Bir yabancı dili öğrenmenin en iyi yolu onun konuşulduğu bir ülkede yaşamaya gitmektir.

الطريقة الأفضل لتعلّم لغة أجنبية هي العيش في دولة تُسْتَعمَل بها هذه اللغة.

Ve BAE için büyük bir gelecek öngören ülkede umut verici bir ekonomik ortamla destekleniyor.

كبير للامارات مع استثمارات اجنبية كبيرة واصول وموجودات

Bu ülkede, biz, yükvücut bir millet, yekvücut bir halk olarak yücelir veya düşeriz. Gelin, siyasetimizi uzun zamandır zehirleyen o aynı partizanlık, detaycılık ve hamlık duygularının cazibesine, hep birlikte karşı koyalım.

إننا في هذه البلاد، ننهض أو ننهار كأمة واحدة؛ كشعب واحد. فلنقاوم نزعة الوقوع في نفس الروح الحزبية، وصغائر الأمور، وعدم النضج، هذه الأشياء التي سممت حياتنا السياسية ردحاً من الزمن.