Translation of "Vivió" in Turkish

0.012 sec.

Examples of using "Vivió" in a sentence and their turkish translations:

- Ella vivió allí durante muchos años.
- Vivió allí muchos años.
- Vivió allí durante muchos años.
- Ella vivió allí muchos años.

Yıllarca orada yaşadı.

Bin vivió en Singapur.

Bin Singapurda yaşadı.

Vivió solo durante años.

O, yıllarca kendi başına yaşadı.

Él vivió una vida feliz.

O mutlu bir hayat yaşadı.

Él vivió una vida dura.

O, zor bir hayat yaşadı.

Él vivió una larga vida.

O uzun bir hayat yaşadı.

Ella vivió una vida solitaria.

- O yalnız bir hayat sürdü.
- Yalnız bir hayat sürdü.

Vivió en Ucrania muchos años.

O uzun yıllar Ukrayna'da yaşadı.

Vivió aquí toda su vida.

O tüm hayatı boyunca burada yaşadı.

¿Durante cuánto tiempo vivió allí?

O, ne kadar süre orada yaşadı?

Ella vivió una vida larga.

O uzun bir ömür yaşadı.

¿Cuándo vivió Tomás en Boston?

Tom ne zaman Boston'da yaşadı?

Vivió aquí durante un tiempo.

O, bir süre burada yaşadı.

Ella vivió ahí por años.

O, yıllarca orada yaşadı.

Jackson vivió ocho años más.

Jackson sekiz yıl daha yaşadı.

Él vivió hasta los ochenta.

O, seksen yaşına kadar yaşadı.

Calamity Jane vivió en California.

Calamity Jane, California'da yaşadı.

Vivió siete años en Matsue.

O yedi yıl boyunca Matsue'de yaşadı.

Él vivió una vida infeliz.

Mutsuz bir hayat sürdü.

- Él vivió y murió en la oscuridad.
- Él vivió y murió en el anonimato.

Loş bir yerde yaşadı ve öldü.

Él vivió hasta los 90 años.

90 yaşına kadar yaşadı.

Ella vivió ahí por siete años.

Yedi yıldır orada yaşıyor.

Tom vivió unos años en Boston.

Tom birkaç yıl Boston'da yaşadı.

Tom vivió en la costa oeste.

Tom batı yakasında yaşadı.

Tom vivió en Japón por diez años.

Tom Japonya'da on yıl yaşadı.

Ella vivió allí durante unos cinco años.

Yaklaşık beş yıl orada yaşadı.

Mi familia vivió aquí por veinte años.

Ailem yirmi yıldır burada yaşıyor.

¿Por qué vivió en los Estados Unidos?

Neden o Amerika Birleşik Devletleri'nde yaşadı?

Él vivió en Ankara por seis años.

Ankara'da altı yıl yaşadı.

Tom vivió una vida larga y feliz.

Tom uzun ve mutlu bir yaşam sürdü.

Él vivió en Azerbaiyán por 4 años.

O, Azerbaycan'da 4 yıl yaşadı.

El abuelo vivió hasta tener 99 años.

Dede 99 yaşına kadar yaşadı.

Ella vivió con él toda su vida.

- O, bütün hayatı boyunca onunla birlikte yaşadı.
- Ömrünü onunla geçirdi.

Tom vivió en Australia por varios años.

Tom yıllarca Avustralya'da yaşadı.

- Mi abuela vivió hasta los noventa y cinco años.
- Mi abuela vivió hasta los noventa y cinco.

Büyükannem doksan beş yaşına kadar yaşadı.

- La abuela de ella vivió hasta los 88 años.
- Su abuela vivió hasta los ochenta y ocho años.

Büyükannesi seksen sekiz yaşına kadar yaşadı.

Alguna vez el rey vivió en ese palacio.

Kral bir zamanlar o sarayda yaşıyordu.

Ella vivió una vida tranquila en el campo.

O, kırsalda sakin bir hayat yaşadı.

Ella vivió toda su vida en esa ciudad.

Tüm hayatı boyunca o kasabada yaşadı.

Él vivió en el extranjero por muchos años.

O, yıllarca yurt dışında yaşadı.

En esta isla vivió una vez un anciano.

Bir zamanlar bu adada yaşlı bir adam yaşarmış.

Tom vivió en Boston hasta los diez años.

Tom on yaşına kadar Boston'da yaşadı.

- Bin vivía en Singapur.
- Bin vivió en Singapur.

Bin Singapurda yaşadı.

Napoleón vivió en la isla Elba en exilio.

Napolyon, Elba adasında sürgünde yaşadı.

Mi tío vivió en Washington durante dos años.

Amcam iki yıl Vaşington'da yaşadı.

Mi abuelo vivió hasta los ochenta y nueve.

Büyükbabam seksen dokuz yaşına kadar yaşadı.

Él vivió hasta una edad de 90 anos.

O, 90 yaşına kadar yaşadı.

- Vivió en el extranjero gran parte de su vida.
- Vivió en el extranjero durante gran parte de su vida.

Hayatının çoğunu yurt dışında yaşadı.

- Ha vivido allí toda su vida.
- Él vivió allí durante toda su vida.
- Él vivió allá toda su vida.

- Bütün ömrü boyunca orada yaşadı.
- Ömrü orada geçti.

- ¿En qué casa vivió usted?
- ¿En qué casa viviste?

Hangi evde yaşadın?

Mi madre vivió hasta los noventa y cinco años.

Annem doksan beş yaşına kadar yaşadı.

Y, contra viento y marea, vivió para contar la historia,

ve bütün olanaksızlıklara rağmen masalı anlatmak için yaşamış,

Este año vivió el punto de inflexión de su vida

bu yılda ise hayatının dönüm noktasını yaşadı

Pero el presidente Kennedy no vivió para ver estos logros.

Ancak Başkan Kennedy bu başarıları görecek kadar yaşamadı.

Él se fue a París, donde vivió durante cinco años.

O, Paris'e gitti, orada beş yıl yaşadı.

Él vivió con ella durante unos pocos años en Italia.

İtalya'da birkaç yıl boyunca onunla yaşadı.

Él vivió varios años más tras la muerte de su esposa.

O, karısı öldükten sonra birçok yıl daha yaşadı.

La niña adoptada vivió una vida feliz con su nueva familia.

Evlat edinilen çocuk, yeni ailesiyle mutlu bir yaşam sürdü.

Ella no vivió un solo día de su vida sin violencia.

O, hayatının bir gününde bile şiddetsiz yaşamadı.

Él vivió en Estambul durante años. Él habla turco muy bien.

Yıllarca İstanbul'da yaşadı. Çok iyi Türkçe konuşuyor.

Tom vivió en lo de su tío en Boston cuando estudiaba.

Tom üniversiteye giderken amcasıyla birlikte Boston'da yaşadı.

La mamá de Mike vivió en una gran ciudad antes de casarse.

Mike'ın annesi evlenmeden önce büyük bir şehirde yaşadı.

Jim vivió con nosotros mientras estuvo en Japón como estudiante de intercambio.

Jim değişim öğrencisi olarak Japonya'da bizimle kaldı.

Vivió en estilo real y, notoriamente, saqueó iglesias españolas a tal escala que

Kraliyet tarzında yaşadı ve ünlü bir şekilde İspanyol kiliselerini o kadar büyük bir ölçekte yağmaladı ki

¿Sabías que Julia vivió 10 años en Moscú? Por eso habla ruso tan bien.

Julia'nın 10 yıl Moskova'da yaşadığını biliyor muydun? Bu nedenle o kadar iyi Rusça konuşur.

No sé cuánto tiempo vivió Tom en Boston, pero por lo menos fueron tres años.

Tom'un Boston'da ne kadar yaşadığını bilmiyorum ama en az üç yıldı.

Tras la derrota de Napoleón, Soult vivió en el exilio hasta 1819, luego regresó a Francia

Napolyon'un yenilgisinin ardından 1819'a kadar sürgünde yaşayan Soult,

En esta casa vivió el poeta Friedrich Hölderlin, acogido por el ebanista Zimmer y su familia, de 1807 hasta su muerte en 1843.

Şair Friedrich Hölderlin bu evde marangozhanesi ve ailesiyle birlikte 1807'den öldüğü yıl olan 1843'e kadar bir şekilde yaşadı.

- La madre Teresa era una monja católica que vivía y trabajaba en Calcuta, en la India.
- La Madre Teresa era una monja católica que vivió y trabajó en Calcuta, India.

Rahibe Teresa Hindistan, Kalküta'da yaşamış ve çalışmış Katolik bir rahibeydi.