Translation of "Venía" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Venía" in a sentence and their turkish translations:

- Él venía.
- Ella venía.

O geliyordu.

Alguien venía.

Biri geliyordu!

Venía alguien.

Biri geliyordu!

Venía de China.

Çin'den geldim.

Tom sabía que venía.

Tom geldiğimi biliyordu.

- Él vio que venía.
- Él veía que venía.
- Él vio que vino.

Onun geldiğini gördüm.

El bote venía equipado con radar.

Tekne radar ile donatılmıştı.

No nos dijeron de dónde venía.

Onun nereli olduğu bize söylenmedi.

No sabía de dónde venía eso.

Onun nereden geldiğini bilmiyordum.

La carta venía destinada a mí.

- Mektup bana yazılmıştı.
- Mektup bana gönderilmişti.

- Tom vino conmigo.
- Tom venía conmigo.

Tom benimle geldi.

La dama venía de una buena familia.

Hanımefendi iyi bir aileden geliyordu.

Pensé que Tom venía a casa contigo.

Tom'un seninle eve geldiğini düşündüm.

Susan descubrió de dónde venía el perro.

Susan köpeğin nereden geldiğini öğrendi.

Mi hija venía a verme con frecuencia.

Kızım zaman zaman beni görmeye geldi.

Y mi papá venía a todos mis combates

Babam tüm maçlarıma tişört giyerek gelir,

Tomé un taxi porque el bus venía atrasado.

Otobüs geç kaldığı için taksiye bindim.

No sabía que esta palabra venía del hebreo.

Bu kelimenin İbraniceden geldiğini bilmiyordum.

Tom no sabía de dónde venía el dinero.

Tom paranın nereden geldiğini bilmiyordu.

Tom no dijo nada sobre de dónde venía.

Tom, nereden geldiği hakkında hiçbir şey söylemedi.

Le robaron de madrugada cuando venía a casa.

O, gece geç saatlerde eve gelirken soyuldu.

Yo quería saber de dónde venía la voz.

Sesin geldiği yeri bilmek istedim.

Vi a un hombre que venía directo hacia mí.

Bana doğru gelen bir adam gördüm.

Mirando por la ventana vi que venía un auto.

Pencereden dışarıya bakarken gelen bir araba gördüm.

Tom se preguntaba por qué María venía tan atrasada.

Tom Mary'nin niçin o kadar geç kaldığını merak etti.

Tom sintió que necesitaba explicar por qué venía atrasado.

Tom niçin geç kaldığını açıklaması gerektiğini hissetti.

El café que compré venía en un bonito vaso de plástico.

Satın aldığım kahve şirin bir plastik bardakta geldi.

Tom venía de una familia que no hablaba acerca de sus sentimientos.

Tom duygularından bahsetmeyen bir aileden geldi.

Y con un tono que venía a decir: "Sé lo mal que está esto".

"Bunun ne kadar berbat olduğunu anlıyorum." diyen bir tonla iletti.

Los padres de John parecían aliviados de oír que su avión venía a tiempo.

John'un ebeveynleri uçağın zamanında geldiğini duydukları için rahatlamış gibi görünüyorlardı.

No vio la señal de stop en la intersección y chocó contra un auto que venía.

Kavşaktaki dur işaretini göremedi ve gelen bir arabaya vurdu.