Translation of "Sacar" in Turkish

0.015 sec.

Examples of using "Sacar" in a sentence and their turkish translations:

Me gusta sacar fotos.

Fotoğraf çekmek istiyorum.

No quiero sacar fotos.

Hiç resim çekmek istemiyorum.

¿Cuánto dinero desea sacar?

Ne kadar para çekmek istersin?

¿Puedo sacar fotos aquí?

Burada fotoğraf çekebilir miyim?

Hmm podemos sacar esto aquí?

hmm burada şunu çıkartabilir miyiz?

Siempre mereciste sacar buenas calificaciones.

- Her zaman iyi notlar almaya layıktın.
- Her zaman iyi notlar almaya layıktınız.
- Her zaman iyi notlar almayı hak ederdiniz.
- Her zaman iyi notlar almayı hak ederdin.

Está prohibido sacar fotos acá.

Burada fotoğraf çekmek yasaktır.

¿Me puede sacar una foto?

Bir fotoğrafımı çekebilir misiniz?

Me toca sacar la basura.

Çöpü çıkarmak için benim sıram.

Vamos a sacar buenas notas.

Biz iyi notlar alacağız.

Para sacar algo de las amistades

yani dostluklardan bir şey çıkarmak

Fui al banco para sacar dinero.

Para çekmek için bankaya gittim.

¿Podrías sacar al perro a pasear?

Lütfen köpeğini yürüyüşe çıkarır mısın?

Será complicado sacar tiempo para hacerlo.

Bunu yapmak için zaman bulmak zor olacak.

¿Cuándo me ayuda sacar fuera mi cámara

Kameramı ne zaman ortaya çıkarsam bana yardımı olur

¿Podrías sacar veinte copias de su informe?

Onun raporunun yirmi kopyasını çıkarır mısın?

Voy a ir a sacar algún dinero.

Biraz para çekmeye gideceğim.

Usaron una bomba para sacar el agua.

Onlar suyu çıkarmak için bir pompa kullandı.

¿A quién le toca sacar la basura?

Çöpü çıkarmak için kimin sırası?

Tendré que sacar una licencia de obras.

İnşaat ruhsatı almam gerekecek.

- Me gusta tomar fotos.
- Me gusta sacar fotos.

- Fotoğraf çekmekten hoşlanırım.
- Ben fotoğraf çekmekten hoşlanıyorum.

Tengo que sacar algo de dinero del banco.

Bankadan biraz para çekmeliyim.

Esta es la cola para sacar los billetes.

Bu, bilet kuyruğu.

No me los puedo sacar de la cabeza.

Onları aklımdan çıkaramıyorum.

Podrás sacar muchas fotos con tu nueva cámara.

Yeni kameranla çok sayıda resim çekebileceksin.

Tom trató de sacar una respuesta de Mary.

Tom Mary'den bir yanıt almaya çalıştı.

- Me gusta sacar fotos.
- Me encanta tomar fotos.

Fotoğraf çekmeyi severim.

Es hora de sacar la tarta del horno.

Pastayı fırından çıkarma zamanı.

Aquí a las hormigas les encanta sacar este brote

işte karıncalar bu salgıyı çek seviyor

Podés sacar fotos fuera del museo, pero no adentro.

Bu müzenin içinde değil, dışında fotoğraf çekebilirsin.

Necesito ir a sacar algo de dinero del banco.

- Bankadan biraz para çekmeye gitmem gerekiyor.
- Bankadan biraz para çekmeye gitmeliyim.

Este suéter es cómodo de sacar y de poner.

Bu kazak çıkarmak ve giymek için rahat.

Jane fue al banco a sacar algo de dinero.

Jane biraz para çekmek için bankaya gitti.

Necesito una herramienta para sacar hierba de mi jardín.

Benim bahçemdeki yabani otları çekmek için bir alete ihtiyacım var.

Mucha gente usa los cajeros automáticos para sacar dinero.

Pek çok insan para çekmek için nakit para çekme makineleri kullanıyor.

- ¿Podemos sacar fotos aquí?
- ¿Está permitido hacer fotos aquí?

- Burada fotoğraf çekebilir miyiz?
- Burada fotoğraf çekmek için iznimiz var mı?

Bien, eligieron que usara agua para sacar a la tarántula.

Suyla birlikte tarantulayı olduğu yerden çıkartmayı denememi seçtiniz demek?

El hombre logró sacar a Ellie de una situación peligrosa.

Adam Ellie'yi tehlikeli bir durumdan kurtardı.

Tenemos que sacar todas las canciones dentro de esta semana.

Biz hafta sonundan önce tüm şarkıları öğrenmek zorundayız.

- Deberías aprovechar esta oportunidad.
- Deberías sacar ventaja de esa oportunidad.

Bu fırsattan yararlanmalısın.

- Ahora que acabas de cumplir dieciocho, te puedes sacar el carnet de conducir.
- Ahora que tienes dieciocho años, puedes sacar una licencia de conducir.

Mademki on sekiz yaşındasın, ehliyet alabilirsin.

—que es la clave para sacar lo mejor de la gente,

insanlardaki gerçek iyiliği ortaya çıkarmanın anahtarıdır

¿Quieren que cave e intente sacar a la tarántula? Aquí vamos.

Tamam, burayı kazıp, tarantulayı çıkartmamı istiyorsunuz demek? Hadi bakalım.

Empezamos a sacar cosas en desuso de acá y de allá,

Orada burada bir kenara bırakılmış şeyleri toplamaya başladık.

Ella no es bastante mayor para sacar un carné de conducción.

Sürücü belgesi almak için yeterince yaşlı değil.

Pensé que Tom iría a banco a sacar algo de efectivo.

Tom'un bankaya gideceğini ve biraz para alacağını düşündüm.

Yo tuve que sacar esa carta y leerla una y otra vez,

O mektubu yerinden çıkarıp rüzgârıyla beni değiştirsin diye

Si necesitas libros, deberías sacar provecho de los libros en la biblioteca.

Eğer kitaplara ihtiyacın olursa, kütüphanedeki kitaplardan azami derecede yararlan.

Ahora quiero recapitular el contenido de la presentación y sacar una conclusión.

Sunumun içeriğini özetlemek ve bir sonuç çıkarmak istiyorum.

Tom ha tratado de sacar a María de la prisión por años.

Tom yıllardır Mary'yi hapishaneden çıkartmaya çalışıyor.

- ¿Puedo tomar una foto?
- ¿Puedo sacar una foto?
- ¿Puedo hacer una foto?

Fotoğraf çekebilir miyim?

Acabo de lavar los platos y ahora me toca sacar la basura.

Ben sadece bulaşıkları yıkadım ve şimdi çöpü dışarı almak zorundayım.

- Me gusta tomar fotos.
- Me gusta sacar fotos.
- Me encanta tomar fotos.

Fotoğraf çekmekten hoşlanırım.

- Perdone, ¿se puede ya sacar dinero?
- Disculpe, ¿se puede ya retirar dinero?

Affedersiniz, hesabımdaki parayı çekebilir miyim acaba?

- Por lo menos una vez en la vida, logré sacar lo mejor de él.
- Por una vez en la vida, he conseguido sacar lo mejor de él.

Hayatım boyunca onu bir kez yenebildim.

De modo que ellos puedan aprender y sacar lo mejor de sí mismos.

ki böylece ders çıkarıp kendilerinin en iyi ve faydalı hâllerine gelebilirler.

Le pedí a Tom que me ayudase a sacar malas hierbas del jardín.

Tom'dan bahçedeki yabani otları çekmeme yardım etmesini istedim.

- Ayúdame a quitar esta tapa, por favor.
- Ayúdeme a sacar esta tapa, por favor.

Lütfen bu kapağı çıkartmama yardım et.

Pero si son arbustos de leche, pueden hidratarlos. Será mucho más fácil sacar fluidos de ellos

Ama bunlar geyik boynuzuysa sıvı ihtiyacınızı karşılayacaktır ve bu bitkinin sıvısını almak

- Tom aún no puede sacar a Mary de su cabeza.
- Tom todavía no puede olvidarse de Mary.

Tom hâlâ Mary'yi unutamıyor.

- No me puedo dar tiempo para viajar.
- No encuentro tiempo para viajar.
- No puedo sacar tiempo para viajar.

Seyahat edecek zamanım yok.

- Tom no se puede sacar el anillo del dedo.
- Tom no se puede quitar su anillo del dedo.

Tom yüzüğünü parmağından çıkaramıyor.

Invertir en la educación es sin duda la única manera eficaz de sacar a un país de la pobreza.

- Eğitimde yatırım bir ülkeyi yoksulluktan kurtarmanın tek etkili yoludur.
- Eğitime yatırım şüphesiz ki bir ülkeyi yoksulluktan kurtarmanın tek etkili yoludur.