Translation of "Pelea" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "Pelea" in a sentence and their turkish translations:

- ¡Pelea como un hombre!
- ¡Pelea como hombre!

- Bir erkek gibi dövüş!
- Erkek gibi dövüş.
- Adam gibi dövüş.

Hubo una pelea.

Bir kavga vardı.

Vi una pelea.

Bir kavga gördüm.

- ¡Pelea conmigo!
- ¡Combate conmigo!

Dövüş benimle!

La pelea comienza ahora.

Mücadele şimdi başlıyor.

No comencemos una pelea.

Tartışmaya başlamıyalım lütfen.

¿Cómo comenzó la pelea?

Kavga nasıl başladı?

Y su pelea de sangre

ve onun kan davalısı

Tuvieron una pelea de almohadas.

Onlar bir yastık kavgası yaptılar.

Quiero que suspendas la pelea.

Savaşa son vermeni istiyorum.

¿Sobre qué era la pelea?

Dövüş ne hakkındaydı?

¿Tuviste una pelea con Ken?

Ken ile kavga ettin mi?

¿Quién ganó esta pelea? ¿Las Vegas?

Bu dövüşü kim kazandı? Las Vegas?

No abandona la pelea de nuevo.

Yine mücadeleden vazgeçmiyor

Esa no fue una pelea justa.

Bu adil bir mücadele değildi.

No te rindas sin dar pelea.

Savaşmadan pes etme.

Tom y Mary tuvieron una pelea.

Tom ve Mary kavga etti.

Tom tuvo una pelea con Mary.

Tom, Mary ile kavga etti.

Tom inició una pelea con Mary.

Tom, Mary ile kavgaya başladı.

Tom fue quien comenzó la pelea.

Tom kavgayı başlatan kişiydi.

Tom trató de disolver la pelea.

Tom kavgayı bitirmeye çalıştı.

Tom apostó $300 en la pelea.

Tom dövüşte 300 dolarlık bahse girdi.

No me meteré en esta pelea. Bajaremos.

Bu girişmeyeceğim bir mücadele. Aşağı ineceğiz.

Tuvimos una pelea de bolas de nieve.

Biz bir kartopu savaşı yaptık.

La policía puso fin a la pelea.

Polis kavgayı ayırdı.

Dos contra uno no es pelea justa.

Bire karşı iki adil bir dövüş değil.

La pelea se saldó con varios arrestos.

Kavga, birçok tutuklamalarla sonuçlandı.

Ellos no querían involucrarse en la pelea.

Kavgaya karışmak istemediler.

Un americano fue asesinado en la pelea.

Bir Amerikalı mücadelede öldürüldü.

Tom tuvo una pelea grande con María.

Tom'un Mary ile büyük bir mücadelesi vardı.

No hay pelea cuando dices que tienes razón

haklısın deyince de kavga çıkmazmış

Él pelea en un caballo como un hombre

Tıpkı bir erkek gibi atın üzerinde savaş veriyor

¿Oíste de la pelea de Tom con Mary?

Tom'un Mary ile kavgasını duydun mu?

La víctima se vio involucrada en una pelea.

Ölü adam bir kavgaya karıştı.

Tom y Mary tuvieron una pelea de almohadas.

Tom ve Mary yastık savaşı yaptılar.

Se reunió una multitud para observar la pelea.

Dövüşü izlemek için bir kalabalık toplandı.

No sé si alguno de vosotros recuerda esta pelea,

Buradaki hiç kimse bu dövüşü hatırlıyor mu bilmiyorum,

El Proyecto Orangután pelea junto con todos sus socios

Orangutan Projesi, ortaklarıyla birlikte orangutanların tükenmesini

Tom se metió en una pelea con su hermano.

Tom erkek kardeşi ile kavga etti.

Los boxeadores tienen que pesarse antes de una pelea.

Boksörler bir maçtan önce tartılmak zorundalar.

El árbitro de hockey intervino para parar la pelea.

Hokey hakemi dövüşü durdurmak için müdahale etti.

El muchacho perdió la oreja durante una pelea callejera.

Genç sokak dövüşünde kulağını kaybetti.

La pelea se trasladó del estadio a las calles.

Kavga stadyumdan sokaklara taştı.

Levántate, ponte de pie, no te rindas en la pelea

Get up, stand up, don't give up the fight

- Estuve involucrado en la pelea.
- Estuve envuelto en la trifulca.

Ben münakaşaya karıştım.

El reloj de arena marcará el final de la pelea.

Kum saati, mücadelenin sonunu gösterecek.

Tomás trató de parar la pelea entre María y Juan.

Tom, Mary ve John arasındaki kavgayı ayırmaya çalıştı.

Traté de parar la pelea, pero eso no era fácil.

Onların tartışmasını durdurmaya çalıştım ama bu kolay değildi.

Esa pelea se veía como una lucha de vida o muerte.

Bu savaş, bir yaşam ya da ölüm mücadelesi gibi görünüyordu.

Creo que es hora de que me una a la pelea.

Sanırım dövüşe katılmamın zamanıdır.

Tom no quería involucrarse en la pelea, pero no tuvo opción.

Tom kavgaya karışmak istemiyordu, fakat başka seçeneği yoktu.

Empezar una pelea con Tom no fue una muy buena idea.

Tom'la bir dövüş başlatmak çok da iyi bir fikir değildi.

Hasta el punto crucial cuando sabe que es imposible evitar una pelea.

olmadığını anlayana kadar saldırgandan uzaklaşmaya çalışır.

El boxeador tenía que perder peso para la pelea por el título.

Boksör, unvan maçı için kilo vermek zorundaydı.

A pesar del acoso del tirano, el héroe prosiguió valientemente la pelea.

Zalim hükümdarın zulmüne rağmen, kahraman cesurca mücadeleye devam etti.

Hardrada se arrojó al centro de la pelea, desarmado, empuñando su espada con

Diyor . Hardrada, zırhsız bir şekilde iki eliyle

La pareja no se pelea a menudo estos días, pero solía hacerlo mucho.

Çift bugünlerde sık dövüşmüyor ama onlar eskiden çok dövüşürdü.

Cuando visité su departamento, la pareja estaba justo en medio de una pelea.

Onların evini ziyaret ettiğimde çift, bir tartışmanın tam ortasındaydı.

A través de los paisajes salvajes y ciudades abarrotadas, se pelea una batalla épica.

Vahşi manzaraları ve kalabalık şehirlerinde epik bir savaş veriliyor.

Un rival acérrimo desde una pelea en Egipto, pero dejaron de lado sus diferencias.

olan Mareşal Murat'la yakın çalışmak zorunda kaldı

Las laderas de la montaña, manteniendo una retirada en pelea bajo la creciente presión mongol.

ve dağ eğimlerinden geçerkende Moğol baskısına dayanıp savaşarak geri çekiliyorlardı.

La pelea fue más sangriente por el centro mientras que los mamluk montados y las tropas cruzadas se enfrascaban

Merkezdeki çarpışma Memlük atlıları ve Haçlı askerlerinin sert ve

No es fácil con los cachorros a cuestas. Parece que al macho joven le interesa más jugar a la pelea.

Peşinde yavrularla kolay olmuyor. Genç erkek daha çok oyun peşinde gibi.