Translation of "Musulmanes" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Musulmanes" in a sentence and their turkish translations:

Los otomanos también son musulmanes

Osmanlılar da müslüman

Los musulmanes adoran a Dios.

Müslümanlar Allah'a ibadet eder.

Cristianos de China, musulmanes de China,

Çinli Hristiyanlar ve Çinli Müslümanlarla

Porque seamos cristianos, musulmanes, judíos, ateos,

Çünkü Hristiyan, Müslüman, Yahudi, Ateist,

Pero los selyúcidas también eran musulmanes.

Fakat Selçuklular da müslümandı

Los musulmanes llaman Isa a Jesús.

Müslümanlar Jesus'ı ''İsa'' olarak adlandırırlar.

- Los musulmanes oran siempre mirando hacia La Meca.
- Los musulmanes siempre rezan mirando hacia La Meca.

Müslümanlar hep Mekke'ye doğru namaz kılarlar.

No se ve excepto los musulmanes turcos

Türk müslümanları dışında görülmez

Los musulmanes definitivamente no serán llevados a América

Müslümanların kesinlikle Amerika'ya alınmayacağını

Realmente no llevó a los musulmanes a América

gerçekten Amerika'ya Müslümanları almadı

En esta ciudad hay más musulmanes que cristianos.

Bu kentte Hristiyandan çok Müslüman var.

Los hindúes y los musulmanes son todos hermanos.

Hindular ve Müslümanlar hepsi kardeştir.

El libro sagrado de los musulmanes es el Corán

Müslümanların kutsal kitabı Kur'an-ı Kerim'dir.

Esta película retrata a los musulmanes como gente mala.

Film Müslümanları şeytan gibi gösteriyor.

No atacó a los cruzados solo a musulmanes y judíos

haçlı orduları sadece Müslümanlara ve Yahudilere saldırmadı

Los musulmanes se adhieren a las enseñanzas del profeta Mohammed.

Müslümanlar Muhammed peygamberin öğretisine bağlıdır.

En ese día, los musulmanes lograron una gran victoria en Ain Jalut.

O gün Müslüman Ordusu Ayn Calut'ta büyük bir zafer kazandı.

Allí donde hay musulmanes hay petróleo, la afirmación contraria no es verdadera.

Nerede petrol var, orada müslüman var; karşıt ifade yanlıştır.

¿Es correcto decir que el Corán es la biblia de los musulmanes?

Müslümanların kutsal kitabı Kur'an'ın dedikleri doğru mu?

Todos sabemos cómo mirar a los musulmanes en el mundo de todos modos

zaten dünyada Müslümanlara nasıl bir gözle bakıldığını hepimiz biliyoruz

Si Estados Unidos conoce a los musulmanes como terroristas, ¡nosotros somos los culpables!

eğer ki Amerika da Müslümanları terörist olarak tanıyorsa bunların suçlusu da biziz!

En el cuerpo a cuerpo, la verdadera Cruz cae en manos de los musulmanes.

Yakın dövüşte Gerçek Haç Müslümanlara düşer eller.

De nuevo, es algo que no se usa mucho más que los musulmanes turcos.

Yine Türk müslümanları dışında çok kullanılmayan birşeydir

Ellos autorizan a los trabajadores musulmanes a salir temprano en el mes de Ramadán.

- Müslüman işçilere Ramazan ayında erken çıkma izni verdiler.
- Müslüman çalışanlara Ramazan ayında erken çıkış izni veriyorlar.

¿Qué es la Kaaba para los musulmanes, Hagia Sophia para los cristianos se puede decir casi

Müslümanlar için Kabe ne ise, Hristiyanlar için de Ayasofya o denebilir neredeyse

El Corán no permite la bebida a los musulmanes, pero sus instintos naturales no les permiten ser morales.

Kur'an Müslümanların içki içmesine izin vermez. Onların doğal içgüdüleri ahlaki olmalarına izin vermez.

Los shiítas no solo son una amenaza para los demás musulmanes e Israel, ellos son una amenaza para el mundo.

- Şiiler sadece diğer Müslümanlara ve İsrail'e karşı değil, bütün dünyaya karşı bir tehdittir.
- Şiiler yalnızca diğer Müslümanlara ve İsrail'e karşı değil, bütün dünyaya karşı bir tehdittir.

De acuerdo a una encuesta a nivel nacional en Estados Unidos, prevalece la creencia de que los musulmanes están vinculados al terrorismo.

ABD'de ülke çapındaki bir ankete göre Müslümanların terörle bağlantılı olduğu yaygın bir inançtır.

Vine aquí a buscar un nuevo comienzo para Estados Unidos y musulmanes alrededor del mundo, que se base en intereses mutuos y el respeto mutuo; y que se base en el hecho de que Estados Unidos y el Islam no se excluyen mutuamente y no es necesario que compitan. Por el contrario: coinciden en parte y tienen principios comunes, principios de justicia, progreso, tolerancia y la dignidad de todos los seres humanos.

Ben buraya dünyada Birleşik Devletler ve Müslümanlar arasında yeni bir başlangıç noktası aramak için geldim; biri karşılıklı ilgi ve karşılıklı saygıya dayalı; biri Amerika ve Müslümanın münhasır olmadığı ve rekabet içinde olması gerekmeyen gerçeğine dayalı.Bunun yerine onlar örtüşürler ve ortak prensipleri paylaşırlar - adalet ve ilerleme prensipleri tüm insanların hoşgörü ve haysiyeti.