Translation of "Eran" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Eran" in a sentence and their turkish translations:

- Algunos eran granjeros, algunos eran cazadores.
- Algunos eran granjeros, otros eran cazadores.

Bazıları çiftçi, bazıları avcıydı.

eran desgarradores.

içler acısıydı.

Eran niños.

- Onlar çocuktu.
- Çocuktular.

Eran soldados.

Onlar askerdi.

Eran multimillonarios tecnológicos.

Adamlar teknoloji milyarderleriydi.

Eran dos tortas.

- İki tane turta vardı.
- İki turta vardı.

Eran muy felices.

Onlar çok mutluydu.

Ellos eran militares.

Onlar askerdi.

Ellos eran desertores.

Onlar asker kaçağıydı.

Eran las seis.

Saat altıydı.

Eran de Australia.

Onlar Avustralyalıydı.

Eran muy populares.

Onlar çok popülerdi.

Eran muy pobres.

Onlar çok fakirdi.

Eran tiempos felices.

Onlar mutlu zamanlardı.

Ellos eran amigos.

Onlar arkadaşlardı.

Eran tiempos peligrosos.

O, tehlikeli bir zamandı.

- Sabía que eran amigos tuyos.
- Sabía que eran tus amigos.

Onların senin arkadaşların olduklarını biliyordum.

Estas marcas eran idénticas,

Bu işaretler aynıydı,

Estos niños eran felices.

çocuklar mutluydu.

Estos papeles eran estereotipos

Bunlar basmakalıp rollerdi

Todos eran completamente diferentes,

ve hepsi tamamen farklı olurdu,

Dijeron que eran terroristas

onların bir terörist olduğunu söyleyiverdi

Eran cientos de miles.

Sayıları yüz binlerce.

Las provisiones eran baratas.

Erzak falan ucuzdu.

Los resultados eran negativos.

Sonuçlar negatifdi.

Mis calificaciones eran promedio.

Benim okul notları ortalamaydı.

Eran unos veinte dólares.

O yaklaşık yirmi dolardı.

Casi todas eran mujeres.

Onlar çoğunlukla kadındı.

Sus padres eran granjeros.

- Onun ailesi çiftçiydi.
- Onun anne-babası çiftçiydi.

Los beduinos eran nómadas.

Bedeviler göçebeydiler.

Sus dientes eran blancos.

Onun dişleri beyazdı.

Posteriormente, eran sutilmente asesinados.

Daha sonra, onlar gizlice öldürüldüler.

Las bandas eran horizontales.

Şeritler yataydı.

¿Cuáles eran los síntomas?

Belirtiler nelerdi?

Las bebidas eran gratis.

İçkiler ücretsizdi.

Los tiempos eran duros.

Zamanlar zordu.

Los niños eran felices.

Çocuklar mutluydu.

Los resultados eran sorprendentes.

Sonuçlar şaşırtıcıydı.

- Eran maravillosos.
- Fueron maravillosos.

Onlar inanılmazdı.

Los informes eran confusos.

Raporlar kafa karıştırıcıydı.

Ellos eran mis amigos.

Onlar benim arkadaşlarımdı.

Ellos eran los primeros.

Onlar ilktiler.

Ellos eran tan diferentes.

Onlar çok farklıydılar.

Ellos eran hombres conservadores.

Onlar muhafazakâr insanlardı.

Ambos eran extremadamente ricos.

Her ikisi de son derece zengindi.

Eran nueve rehenes, tres, tres y tres. Eran grupos de tres.

Dokuz rehine vardı, üçer kişilik üç grup.

- Se casaron cuando eran jóvenes.
- Se casaron cuando aún eran jóvenes.

- Onlar genç iken evlendiler.
- Onlar gençken evlendiler.

10,000 eran mamluk emires y 10,000 eran tropas regulares de distintos orígenes.

10 bin tanesi Emirlerin Memlükleriydi ve 10 bini ise değişik kökenlerden gelen normal birliklerdi.

Y muchos eran un fracaso.

ki bu toplantıların çoğu da vasat kalırdı.

Y algunas eran muy personales.

ve bazıları da bir hayli özeldi.

Millones de compatriotas eran desplazados

Milyonlarca vatandaş ya yerinden edilmişti

Eran parte del mundo natural.

Resmen doğanın içindeydiler.

No eran para nada valientes.

Onlar hiç cesur değillerdi.

Eran las siete y media.

Saat yedi otuzdu.

Entonces eran niños de colegio.

Onlar o zaman okul çocuklarıydılar.

Rómulo y Remo eran hermanos.

Romulus ve Remus erkek kardeşlerdi.

Los alrededores eran muy tranquilos.

Etraf çok sakindi.

Se casaron cuando eran jóvenes.

Onlar gençken evlendiler.

Tres de ellos eran canadienses.

Onlardan üçü Kanadalıydı.

Tom y Mary eran amigos.

- Tom ve Mary arkadaşlardı.
- Tom ve Mary dostlardı.

Las peleas limítrofes eran comunes.

Sınır kavgaları yaygındı.

- ¡Oh, mis pantalones blancos! Eran nuevos.
- ¡Oh, mis pantalones blancos! Y eran nuevos.

Oh, beyaz pantolonum! Ve onlar yeniydi.

- Se creía que las ballenas eran peces.
- Se pensaba que las ballenas eran peces.

Balinaların balık olduğuna inanılıyordu.

- "¿De qué nacionalidad eran vuestros hermanos?" "Boliviana."
- "¿De qué nacionalidad eran vuestros hermanos?" "Bolivianos."

"Erkek kardeşleriniz nereliydi?" "Bolivya."

Eran los curanderos de la comunidad,

Bitkilerde ve ilahi irfanda uzmanlaşmış

eran genes asociados al sistema inmunológico,

bağışıklık sisteminizle alakalı genler,

Esa comunidad dominante eran los turcos

işte o baskın yapılan topluluk Türklerdi

Y se suponía que eran testigos

ve şahitleri olması gerekiyordu

Pero los selyúcidas también eran musulmanes.

Fakat Selçuklular da müslümandı

Tom y Mary no eran famosos.

Tom ve Mary ünlü değillerdi.

Ellos eran libres en aquel momento.

Onlar o anda özgürdü.

Eran tres y todos estaban armados.

Onlar üç kişiydi ve hepsi silahlıydı.

Eran mejores de lo que esperaba.

Onlar umduğumdan daha iyiydiler.

Dijo que eran buenos amigos suyos.

Onun iyi arkadaşları olduklarını söyledi.

Pensé que ustedes eran mis amigos.

Siz beylerin arkadaşlarım olduğunuzu sanıyordum.

Pensaba que las preguntas eran fáciles.

Soruların kolay olduğunu düşündüm.

Aquellos sí que eran buenos tiempos.

Hey gidi günler.

Se casaron cuando aún eran jóvenes.

Onlar genç iken evlendiler.

- Todos estaban felices.
- Todos eran felices.

Herkes mutluydu.

Los árabes pre-islámicos eran nómadas.

İslam öncesi Araplar göçebeydiler.

Pensé que todos ellos eran canadienses.

Ben onların hepsinin Kanadalı olduğunu sanıyordum.

No he oído cuántas campanadas eran.

Saatin kaç kez çaldığını duymadım.

Aunque eran hermanos no se hablaban.

Onlar erkek kardeş olmalarına rağmen onlar küstü.

Tom y Mary eran mis amigos.

Tom ve Mary benim arkadaşlarımdı.

Los padres de Tom eran canadienses.

Tom'un ebeveynleri Kanadalı.

Los niños pequeños eran muy curiosos.

Küçük çocuklar çok meraklıydılar.

Los suministros no eran ningún problema.

Malzemelerde hiçbir sorun yoktu.

Al principio, los indios eran amables.

Önceleri, Hintliler cana yakındı.

Las respuestas de Tom eran erróneas.

Tom'un cevapları yanlıştı.

Los granjeros eran optimistas al principio.

Çiftçiler en başta iyimserdiler.

¿Quiénes eran los que estaban contigo?

Yanındakiler kimdi?

Pero eran los mejores para resolver problemas.

Ama problem çözmede en iyilerdi.

[Kusturica, en inglés] ¿Por qué eran peligrosos?

Neden çok tehlikeliydiniz?