Translation of "Ministro" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "Ministro" in a sentence and their turkish translations:

El Primer Ministro dimitió.

Başbakan istifa etti.

El primer ministro dimitió ayer.

- Başbakan dün istifa etti.
- Başbakan dün istifasını verdi.
- Başbakan dün görevi bıraktı.

El ministro aprobó los planes de construcción.

Bakan bina planlarını onayladı.

El ministro de Economía lo explicará mañana.

Ekonomi bakanı yarın açıklayacak.

Es el primer viaje oficial del ministro.

Bu, bakanın ilk resmi gezisi.

Esta vez fue del primer ministro de Nepal,

Bu sefer de Nepal Başbakanı

En la actualidad, el ministro de sanidad noruego

Günümüzde, Norveç sağlık bakanı

El primer ministro de Francia tiene un dicho

Fransa başbakanının bir sözü var

El ministro de Exteriores asistió a las conversaciones.

Dışişleri bakanı görüşmelere katıldı.

No me gustó el discurso del Primer Ministro.

Başbakanın konuşmasını beğenmedim.

El ministro de asuntos exteriores era una marioneta.

Dışişleri bakanı bir kuklaydı.

Se vio obligado el ministro a renunciar al gabinete.

Bakan, kabineden istifa etmek zorunda kaldı.

El ministro planea visitar México la semana que viene.

Bakan önümüzdeki hafta Meksika'yı ziyaret edecektir.

El Primer Ministro dará una conferencia de prensa mañana.

Başbakan yarın bir basın toplantısı düzenleyecek.

Mi meta en la vida es ser primer ministro.

Hayatta amacım başbakan olmaktır.

El presidente de la compañía sobornó al ministro del gobierno.

Şirketin Başkanı Devlet Bakanına rüşvet verdi.

Por supuesto que es difícil conseguir acceso al Primer Ministro.

Tabii ki Başbakan'a erişmek zordur.

El primer ministro nombra a los miembros de su gabinete.

Başbakan kabinesinin üyelerini atadı.

Esta es la casa en que vive el primer ministro.

Bu, başbakanın yaşadığı evdir.

Ellos se reunieron ayer con el Ministro de Asuntos Exteriores.

Onlar, dün dışişleri bakanı ile görüştüler.

El primer ministro se cayó al Danubio y se ahogó.

Başbakan Tuna ırmağına düşüp boğuldu.

El mismo año, Napoleón nombró a Berthier Ministro de Guerra, y

Aynı yıl, Napolyon Berthier'i Savaş Bakanı yaptı ve

Como presidente del Consejo de Ministros, efectivamente primer ministro de Francia.

Fransa'nın başbakanı olan Bakanlar Kurulu Başkanı olarak görev yaptı.

El Ministro de Asuntos Exteriores dijo que la guerra era inevitable.

Dışişleri Bakanı, savaşın kaçınılmaz olduğunu söyledi.

El ministro con el que hablé recientemente está de acuerdo conmigo.

Geçenlerde konuştuğum bakan, benimle aynı fikirde.

Bajo la restauración borbónica, Soult se convirtió en un impopular Ministro de Guerra.

Bourbon restorasyonu altında Soult, popüler olmayan bir Savaş Bakanı oldu.

Winston Churchill era el primer ministro de Inglaterra durante la Segunda Guerra Mundial.

Winston Churchill İkinci Dünya Savaşı sırasında İngiltere'nin başbakanıydı.

El primer ministro trató de convencer a sus compañeros de coalición para revisar las pensiones.

Başkan emeklilikleri revize etmek için koalisyon ortaklarını ikna etmeye çalıştı.

Después del instituto, fue a la universidad y estudió para ser ministro, como su padre.

O, liseden sonra üniversiteye gitti ve babası gibi bakan olmak için okudu.

Davout fue nombrado ministro de Guerra y gobernador de París: roles vitales que requieren un administrador

Davout, Savaş Bakanı ve Paris valisi yapıldı: parlak ve sadık bir yönetici gerektiren hayati roller

Después de la Revolución de julio, se desempeñó como ministro de Guerra reformista y tres veces

Temmuz Devrimi'nden sonra reform yapan Savaş Bakanı ve üç kez

Con las grandes luchas del Ministro de Cultura y Turismo de la época y el Director del Museo Uşak.

Dönemin Kültür ve Turizm Bakanı ve Uşak Müze Müdürünün çok büyük mücadelelleriyle

El ministro de educación nacional convocó a 81 directores provinciales de educación nacional para una reunión urgente para discutir este tema

milli eğitim bakanı da bu konuyu konuşmak üzere 81 il milli eğitim müdürünü acil toplantıya çağırmış

El primer ministro islandés, Sigmundur David Gunnlaugsson, dimitió después de ser revelado que su mujer era propietaria de una compañía de inversiones en alta mar.

İzlanda başbakanı Sigmundur David Gunnlaugsson, karısının bir offshore yatırım şirketi sahibi olduğu ortaya çıktıktan sonra istifa etti.