Examples of using "Jaula" in a sentence and their turkish translations:
Kafes açık.
Kafesi boş buldum.
Kafes boş.
Tom bana bir kuş kafesi yaptı.
bir kafes dövüşü düzenledik.
Aslanlar kafeste.
Kafesi saçaklardan asmıştı.
Maymun kafeste.
Bu kafes telden yapılmıştır.
Kafeste bir papağanım var.
ilaç takviyesinin uygulandığı bir terapi.
Onun bir kuş kafesi gibi olduğunu düşündü.
Kafesteki kuşlar kanaryadır.
Kafesteki kuş mutlu bir biçimde cıvıldıyor.
Hayvanları kafese koyun.
Dünya deli kaynıyor.
Hayvanlara kafesten özgürlük.
Kuşu kafesten özgür bıraktı.
aklıma gezen tavuk gibi şeyler geliyor.
Napolyon'u demir bir kafeste Paris'e geri getireceğine söz verdi .
Aslan kafesinden dışarı çıkmak için mücadele etti.
Hayvan, kafesten çıkmak için çabaladı.
Çocuk bir kuşu kafesten saldı.
Kafeste öten kuşlar var, değil mi?
Kafesteki kuşlar neşeyle şarkı söylüyor.
Bu hayvanları kafesten serbest bırakmalısın.
Aslan kafesin ortasında yatıyordu.
Kız kuşları kafesten serbest bıraktı.
Kafesi açtı ve kuşları serbest bıraktı.
Kafeste öten bir kuş var, değil mi?
Saray prenses için yaldızlı bir kafes oldu.
Kaplan kafesin ortasına uzanmıştı.
Sen hiç kedini kafese koydun mu?
Bir kuş resmetmek için önce bir kuş yuvası ve açık bir kapı çiz.
Eski kuşlar saman ile yakalanmış değil.