Examples of using "Emocionante" in a sentence and their turkish translations:
Bu heyecan verici.
Heyecan vericiydi.
Ne kadar heyecan verici!
Bu çok heyecan verici.
Çok heyecan vericiydi.
Bu, neşelendirici.
Heyecan verici değil mi?
Bu çok heyecan verici olabilir.
Ben heyecan verici bir hikaye okudum.
Ne heyecanlı bir oyun!
Bu film heyecan verici.
Bu çok heyecan verici.
Bence bu heyecan verici bir teknoloji
Son zamanlarda ise
Oyun çok heyecan vericiydi.
Bu filmi çok heyecan verici buldum.
Bilim çok heyecan vericidir.
Oyun heyecan verici oldu.
Roman çok heyecan verici.
Bu benim için çok güzel bir şey
Film yapımı heyecan verici bir iştir.
Bu gerçekten heyecan verici bir beyzbol maçıydı.
Futbol heyecan verici bir oyundur.
Futbol heyecan verici bir spordur.
biraz matematiksel olarak seksi bir şey yapıyordum.
Biraz daha heyecan verici sesler çıkarmalı.
Final maçı çok heyecan verici değildi.
Burada olduğum için çok heyecanlıyım. Biraz eğleneceğiz.
Bir yılan kuyusuna inmek her zaman heyecan vericidir.
Bir yılan kuyusuna inmek her zaman heyecan vericidir.
Çok heyecan verici! Tekrar gitmek istiyorum.
Oyun gittikçe daha heyecan verici oldu.
- Buz hokeyi heyecan verici bir spordur.
- Buz hokeyi heyecanlandırıcı bir spordur.
Avrupa'ya gitmek çok heyecan verici ama aynı zamanda korkutucu.
Burada inecek yer bulmaya çalışmak heyecan verici olacak.
Bu okuduğum en heyecan verici kitaptı.
Ayrıca kişisel olarak, kapalı alan yapay çiftliklerinin
Sistematik iz sürmeyi mi denemek istiyorsunuz? Bu heyecan verici, çünkü bu bilimsel bir şey.
Tom deneyimi neşelendirici buldu.
Sirki ziyaret çocuklar için büyük bir heyecandı.
Bu duyduğum en heyecan verici hikayeydi.
Biz, onların konuşmalarının, aranızda heyecan verici sohbetleri ateşlemesini ümit ediyoruz.
Atlayış tulumu ve serbest atlama, inanılmaz heyecan verici şeyler
Ve işte hazırız. Bir yılan kuyusuna inmek her zaman heyecan vericidir.
En heyecan verici kısmıysa daha uzun yaşamalarına yardım ediyoruz.
RH: Evet o zaman oldukça heyecan vericiydi 2007 falandı.
İspanya'yı ilk ziyaretimde her şey beni heyecanlandırıyordu.
Bir çocuk olarak devasa Atlantik Okyanusu'nun gücüyle yaşamak inanılmaz heyecanlıydı.
Ben dün izlediğim gibi öylesine heyecan verici bir ragbi maçı görmemiştim.