Translation of "Despertar" in Turkish

0.041 sec.

Examples of using "Despertar" in a sentence and their turkish translations:

- No logré despertar a Tom.
- No pude despertar a Tom.

Tom'u uyandıramadım.

Me acabo de despertar.

Az önce uyandım.

- Ten cuidado no despertar a Tom.
- No vayas a despertar a Tom.
- Ten cuidado para no despertar a Tom.

Tom'u uyandırmamak için dikkatli ol.

Solo necesitaba despertar ese conocimiento

Tek ihtiyacı olan bu bilginin yeniden canlandırılmasıydı

Ella temía despertar al bebé.

Bebeği uyandırmaya korkuyordu.

Vete a despertar a Mary.

Git ve Mary'yi uyandır.

Tengo que despertar a Tom.

Tom'u uyandırmalıyım.

Vayamos a despertar a Tom.

Hadi, Tom'u uyandırmaya gidelim.

Vete a despertar a Tom.

Git ve Tom'u uyandır.

No quiero despertar a Tom.

Tom'u uyandırmak istemiyorum.

Ufuk no se quiere despertar.

Ufuk uyanmak istemiyor.

Despertar significa lo contrario de dormir.

Uyanmak uyumanın zıt anlamlısıdır.

Me tengo que despertar temprano mañana.

Yarın erken kalkmak zorundayım.

Pronto tendré que despertar a Tom.

Tom'u yakında uyandırmalıyım.

Tom está intentando despertar a Mary.

Tom, Mary'yi uyandırmaya çalışıyor.

- Caminé de puntillas para no despertar al bebé.
- Caminaba de puntillas para no despertar al bebé.

Bebek uyanmasın diye parmak ucumda yürüdüm.

Este es un momento de gran despertar.

Bu harika bir uyanış zamanı.

El ruido va a despertar al bebé.

Gürültü bebeği uyandıracak.

Me gustaría despertar a Tom yo mismo.

Tom'u kendim uyandırmak istiyorum.

¿Por qué te levantas antes de despertar?

Neden uyanmadan önce kalkıyorsun?

Voy a ir a despertar a Tom.

Tom'u uyandırmaya gideceğim.

- Creo que es hora de despertar a Robert.
- Creo que es el momento de despertar a Robert.

Sanırım Robert'ı uyandırmanın zamanı.

Entró silenciosamente para no despertar a la familia.

O, aileyi uyandırmamak için sessizce geldi.

¿Qué es lo primero que haces al despertar?

Uyandığında yaptığın ilk şey nedir?

Creo que es hora de despertar a Robert.

Sanırım Robert'ı uyandırmanın zamanı.

Ten cuidado, no vayas a despertar a Tom.

Tom'u uyandırmamak için dikkatli ol.

Despertar es el opuesto a ir a dormir.

Uyanmak yatmaya gitmenin tam tersidir.

No hay nada peor que despertar con resaca.

Akşamdan kalma baş ağrısıyla uyanmak kadar kötü bir şey yok.

Ten cuidado de no despertar a la bebé.

Uyuyan bebeği uyandırmamaya dikkat et.

Si metes ruido los niños van a despertar.

Gürültü yaparsan çocuklar uyanır.

¿Me podrías despertar mañana a la misma hora?

Yarın aynı zamanda beni uyandırabilir misin?

Si golpeas el ataúd vas a despertar al muerto.

Eğer tabuta vurursan ölü kişiyi uyandırırsın.

Estamos cerca del despertar cuando soñamos que estamos soñando.

Uykuda bir rüya gördüğümüz zaman uyanmaya yakınız demektir.

No es buena idea despertar a una serpiente dormida.

Uyuyan yılanı uyandırmak iyi değildir.

Ella se sentó quieta por temor a despertar al bebé.

Bebeği uyandırma korkusuyla oturmaya devam etti.

Luego está el tronco encefálico a cargo del dormir y despertar.

Bir de uykuyu düzenleyen beyin sapı var.

Es importante despertar temprano aquí para evitar la hora más calurosa.

Çölde güne erken başlamak önemlidir, böylece günün en sıcak saatlerinden kaçınabilirsiniz

Pero la verdad es que estoy tratando de despertar a este gigante,

Gerçek şu ki ben bu devi uyandırmaya çalışıyorum

- ¿A qué hora te tengo que despertar?
- ¿A qué hora debería despertarte?

Seni saat kaçta uyandırmam gerekiyor?

Andá a despertar a Tom y decile que el desayuno está listo.

Git Tom'u uyandır ve ona kahvaltının hazır olduğunu söyle.

Mira, lo que he estado haciendo es despertar muy temprano y salir

Yani, ben şunu yapıyorum, çok erken bir saatte uyanıp yürümeye,

Es mejor irse a la cama sin cenar que despertar con deudas.

Borçlarla uyanmaktansa akşam yemeği yemeden uyumak daha iyi.

Después de despertar, se dio cuenta de que estaba en una isla desierta.

O uyandıktan sonra ıssız bir adada olduğunu fark etti.

Jim entró a la habitación sin hacer ruido para no despertar al bebé.

Jim bebeği uyandırmamak için odaya sessizce girdi.

Él recordó a su mujer que le tenía que despertar a las siete de la mañana.

Eşine sabah yedide kendisini uyandırmasını hatırlattı.

«¿Cuál ha sido la primera cosa que has hecho al despertar esta mañana?» «Volverme a dormir.»

"Bu sabah kalktığında yaptığı ilk şey nedir?" "Tekrar yatmaya gittim."

- "Si estás cansado, ¿por qué no te vas a dormir?" "Porque si me voy a dormir ahora, me despertaré demasiado pronto."
- "Si estás cansado, ¿por qué no vas a dormir?" "Porque si voy a dormir ahora, me voy a despertar muy temprano."

- Eğer yorgunsan, niçin yatmaya gitmiyorsun? " Ben şimdi yatmaya gidersem çok erken kalkacağım.
- "Yorgunsan niye yatmıyorsun?" "Çünkü şimdi yatarsam çok erken kalkarım"