Examples of using "Coge" in a sentence and their turkish translations:
İşte, bunu al.
Al onu!
Lütfen birini alın.
- Telefona cevap ver.
- Telefonu cevapla.
Bir şemsiye al.
Benim atımı al.
- Anı yakala.
- Anı kaçırma.
Otobüse bin.
Başka bir sandalye al.
Eşyalarını al.
Bir kurabiye daha al.
Bir kitap al ve oku!
Hoşlandığın herhangi birini al.
Bir nefes alın ve onu tutun.
İhtiyacın olanı al.
Al bunu lütfen.
Altın yumurtayı yakala.
Bunlardan birini al.
Elmaların herhangi birini al.
Lütfen telefona cevap ver.
Ayrıca telefona da cevap vermez.
Bir kitap al ve oku!
El fenerini al. Buna ihtiyacımız var.
Bir kitap al ve oku!
Yağmur yağdığında, otobüse biner.
İstediğin çiçeği al.
Buzdolabından bir yumurta al.
Benimkini al.
Biraz al.
O sık sık bir metro kullanır.
Onun araba anahtarlarını al.
Arabamı al.
- İstediğin kadar çok şeftali al.
- İstediğin kadar şeftali al.
Bir süpürge al ve temizlememize yardım et.
Eğer bedavaysa, alabildiğiniz kadar alın.
Ne olur ne olmaz, yanına daha çok para al.
Lütfen ne istersen al.
Sadece bir numara al.
Tom'un sana verdiği fırsatı kaçırma.
Tom genellikle otobüsle işe gider.
Telefona cevap ver lütfen.
Telefonu al,çalıyor.
Buyurun.
Bir kitap al ve oku!
Bir sayfa kağıt alın ve yazın!
Yanına daha fazla para al, ne olacağı hiç belli olmaz.
- Sadece birini al.
- Sadece bir tane alın.
Buyur, kalemimi dene.
Raftan bir kitap alın.
İstediğin kadar şeftali al.
Eşyalarınızı alın.
Bakkala giderken biraz peynir al lütfen.
Buzdolabından bir yumurta al.
Okumak istediğiniz herhangi bir kitabı alın.
Aptallar düşünmeden hareket ederler.
Bir taksi tut. 5 dakika içinde gelecek.
- İhtiyaç olursa diye, biraz para al!
- Her ihtimale karşı biraz para al.
Benim elmalarımı al, çocuk, ve onları şehirde sat.
Yalancının mumu yatsıya kadar yanar.