Translation of "Busqué" in Turkish

0.003 sec.

Examples of using "Busqué" in a sentence and their turkish translations:

La busqué.

Onu aradım.

Busqué mi cuarto.

Odamı aradım.

Nunca te busqué.

Ben asla seni aramadım.

Busqué un trabajo.

Bir iş aradım.

Lo busqué a él.

Ben onu aradım.

Busqué a tientas una linterna.

El fenerini el yordamıyla aradım.

Y después busqué la palabra "globalista"

Daha sonra "küreselci" kelimesini arattım

Busqué la palabra en el diccionario.

Kelimeye sözlükte baktım.

Busqué a Tom por todos lados.

Tom için her yerde araştırma yaptım.

Busqué la billetera en mis bolsillos.

Cüzdan için ceplerimi aradım.

Y busqué la escuela en Google Maps,

ve Google Haritalarda okulu aramaya başladım,

Busqué la carta por toda la casa.

Bu mektup için evin her yerini aradım.

Busqué por todos lados un departamento pequeño.

Küçük bir daire için her yeri araştırdım.

Yo busqué a alguien que la sustituyera.

Ben onun yerini alacak birini aradım.

Busqué en mi armario algo para ponerme.

Giyecek bir şey için dolabıma baktım.

Busqué su número telefónico en la guía telefónica.

Telefon rehberinde onun telefon numarasına baktım.

Busqué por todos lados mi encendedor, pero no pude encontrarlo.

Çakmağımı her yerde aradım ama bulamadım.

Busqué a Tom por todos lados, pero no lo encontré.

Tom'u her yerde aradım ama onu bulamadım.

No lo puedo encontrar a Tomás. Busqué por todas partes.

Tom'u bulamıyorum. Her yere baktım.

Busqué a Tom y a Mary por más de una hora.

Bir saatten daha fazla bir süredir Tom ve Mary'yi aradım.

Busqué mi linterna a tientas por los alrededores en la oscuridad.

El fenerim için karanlıkta etrafı yokladım.

- Busqué el libro por una hora.
- Estuve buscando el libro durante una hora.

Bir saat boyunca kitabı aradım.

- Busqué la llave bajo la alfombra de bienvenida y en la maceta de al lado.
- Busqué la llave bajo la alfombra de bienvenida y en la maceta junto a ella.

Anahtarı paspasın altında ve yakındaki saksının içinde aradım.

Busqué algo para ponerme en mi armario, pero no pude encontrar nada apropiado para la ocasión.

Giyecek bir şey için dolabıma baktım fakat ortam için uygun bir şey bulamadım.

- Sólo quería ayudar al equipo.
- Sólo deseaba echar una mano al equipo.
- Sólo busqué ayudar el equipo.

Sadece takıma yardım etmek istedim.