Translation of "¿ken" in Turkish

0.046 sec.

Examples of using "¿ken" in a sentence and their turkish translations:

- Confío en Ken.
- Creo en Ken.

- Ben Ken'e güveniyorum.
- Ken'e güveniyorum.

Vamos, Ken.

Gidelim, Ken.

- ¿Qué está haciendo Ken?
- ¿Qué hace Ken?

Ken ne yapıyor?

Confío en Ken.

- Ken'e güveniyorum.
- Ken' e güveniyorum.

Ken es feliz.

Ken mutlu.

Ken parece feliz.

Ken mutlu görünüyor.

Creo en Ken.

Ben Ken'e inanıyorum.

Ken estudió anoche.

Ken dün gece İngilizce çalıştı.

- Es un placer conocerlo, Ken.
- Encantado de conocerlo, Ken.

- Sizinle tanışmak hoştu, Ken.
- Tanıştığımıza memnun oldum, Ken.

- Ken debe correr rápido.
- Ken tiene que correr rápido.

Ken hızlı koşmalıdır.

- Ken me batió al ajedrez.
- Ken me ganó al ajedrez.
- Ken me venció en ajedrez.

- Ken beni satrançta yendi.
- Ken satrançta beni yendi.

Ken tiene una guitarra.

Ken'in bir gitarı var.

"¿Ken está ocupado?" "Sí."

"Ken megul mü?" "Evet,meşgul."

Ken sabe nadar, ¿no?

Ken yüzebilir, değil mi?

Ken debe correr rápido.

Ken hızlı koşmak zorunda.

Ken encendió las velas.

Ken mumları yaktı.

Yo voté por Ken.

Ken için oy kullandım.

¿Qué está haciendo Ken?

Ken ne yapıyor?

Ken tiene dos gatos.

Ken'in iki kedisi var.

Ken es un futbolista.

Ken futbolcudur.

Ken te estaba buscando.

Ken seni arıyordu.

Ken desprecia a Tom.

Ken, Tom'u küçümsüyor.

Ken no estaba corriendo.

Ken koşmuyodu.

Ken quiere una bicicleta.

Ken, bir bisiklet istiyor.

Ken colecciona monedas antiguas.

Ken eski paralar toplar.

¿Qué está comiendo Ken?

Ken ne yiyor?

¿Ken juega al tenis?

- Ken tenis oynuyor mu?
- Ken tenis oynar mı?

Ken te confundió conmigo.

Ken seni ben zannetti.

Kim vive con Ken.

Kim, Ken ile yaşıyor.

Ken lavó tu coche.

Araban Ken tarafından yıkandı.

- Ken se sentó a mi lado.
- Ken se sentó junto a mí.

Ken yanıma oturdu.

Mike y Ken son amigos.

- Mike ve Ken arkadaştırlar.
- Mike ve Ken arkadaşlar.

¿Cuándo lavó Ken el auto?

Araba Ken tarafından ne zaman yıkandı?

El perro se llama Ken.

Köpeğin adı Ken.

Ken tiene que correr rápido.

Ken hızlı koşmak zorundadır.

Ken decidió ir al extranjero.

- Ken yurtdışına gitmeye karar verdi.
- Ken yurt dışına gitmeye karar verdi.

Ken es un buen nadador.

- Ken iyi yüzebilir.
- Ken iyi bir yüzücüdür.

Se llaman Tom y Ken.

Onların isimleri Tom ve Ken'dir.

Ken parece una persona amistosa.

Ken cana yakın bir kişi gibi görünüyor.

Ayer me encontré con Ken.

- Dün Ken'le karşılaştım.
- Dün Ken ile buluştum.

Ken ha llegado a Kioto.

Ken Kyoto'ya vardı.

Ken es mayor que Seiko.

Ken Seiko'dan daha yaşlı.

Ken tiene un perro blanco.

Ken'in beyaz bir köpeği var.

Ken ya fue a Inglaterra.

Ken zaten İngiltere'ye gitti.

Eso lo ha hecho Ken.

Onu Ken yaptı.

Ken parece una persona simpática.

Ken dost canlısı bir kişi olarak görünüyor.

Ken está ocupado ahora, ¿cierto?

Ken'in şimdi meşgul olduğundan emin misin?

Hola, me llamo Ken Saitou.

Merhaba, benim adım Ken Saitou.

¿Qué está haciendo Ken ahora?

- Ken şu anda ne yapıyor?
- Ken şimdi ne yapıyor?

Ken está ocupado ahora, ¿no?

Ken şu anda meşgul, değil mi?

Ken se puso su ropa.

Ken elbiselerini giydi.

Ken preguntó por su padre.

Ken, babası hakkında soruşturma yaptı.

Ken es un estudiante diligente.

Ken hevesli bir öğrenci.

Ken pintó blanca su bicicleta.

Ken bisikletini beyaza boyadı.

¿Ken estaba en casa ayer?

Ken dün evde miydi?

Ken siguió cantando esa canción.

Ken o şarkıyı söylemeye devam etti.

Ken está ocupado esta tarde.

Ken bu öğleden sonra meşgul.

A Ken le gusta acampar.

Ken kamp yapmayı sever.

Ken descubrió una buena idea.

Ken iyi bir fikir buldu.

¿Tuviste una pelea con Ken?

Ken ile kavga ettin mi?

Ken se bajó del árbol.

Ken ağaçtan indi.

- Ken juega al fútbol todos los días.
- Ken juega fútbol todos los días.

Ken her gün futbol oynar.

- Ken aún no ha lavado el auto.
- Ken todavía no ha lavado el coche.

Ken hâlâ arabayı yıkamadı.

Meg a veces fastidia a Ken.

- Meg bazen Ken'i sıkıyor.
- Meg bazen Ken'in canını sıkar.

Meg es tan alta como Ken.

Meg Ken kadar uzun boylu.

Ken es tan alto como Bill.

Ken Bill kadar uzun boylu.

Ken es alto, pero yo no.

Ken uzun boylu, ama ben değilim.

Este es el perro de Ken.

Bu Ken'in köpeğidir.

¿Debería llamar de vuelta a Ken?

Ken'i tekrar aramalı mıyım?

Ken no podía recordar su nombre.

- Ken onun ismini hatırlayamadı.
- Ken adını hatırlayamadı.

Ken está demasiado ocupado para venir.

Ken, gelemeyecek kadar meşgul.

Solía ir al colegio con Ken.

Okula Ken'le birlikte giderdim.

Él es mucho mayor que Ken.

O, Ken'den çok daha yaşlı.

Ken habló ayer con sus amigos.

Ken dün arkadaşları ile konuştu.

Ken va al colegio en autobús.

Ken otobüsle okula gidiyor.

Meg aceptó el plan de Ken.

Meg Ken'in planını kabul etti.

Ken me llama todos los días.

Ken her gün beni arar.

El perro de Ken es blanco.

Ken'in köpeği beyazdır.

Ken es amable con las chicas.

Ken kızlara karşı naziktir.

Jill vio la película con Ken.

Jill filmi Ken ile izledi.

Ken tiene más libros que tú.

Ken'in senden daha fazla kitabı vardır.