Translation of "¡gran" in Turkish

0.022 sec.

Examples of using "¡gran" in a sentence and their turkish translations:

Gran idea.

Muhteşem fikir.

Un gran poder conlleva una gran responsabilidad

Büyük güç, büyük sorumluluk getirir.

Un gran grupo:

büyük destekçiler.

Una gran ventaja.

Büyük bir avantaj.

Una gran oportunidad.

Çok büyük bir fırsat.

Un gran dolor

Öyle büyük bir acı

Un gran evento

yahu muazzam bir olay

¡Qué gran idea!

Ne harika bir fikir.

- ¡Eres una gran amiga!
- ¡Tú eres una gran amiga!

Sen büyük bir arkadaşsın.

La Gran Depresión disparó un gran oleada de crímenes.

Büyük Buhran, suçta büyük bir artışa neden oldu.

- Había una gran multitud ahí.
- Ahí había una gran multitud.

Orada büyük bir kalabalık vardı.

- Será construida una gran casa.
- Se construirá una gran casa.

Büyük bir ev inşa edilecek.

- Eso fue mi gran error.
- Ese fue mi gran error.

O büyük hatamdı.

- Eso fue un gran error.
- Ese fue un gran error.

O büyük bir hataydı.

- Te debo una gran disculpa.
- Le debo una gran disculpa.

Sana büyük bir özür borçluyum.

- Se acerca una gran tormenta.
- Una gran tormenta se aproxima.

Gelen büyük bir fırtına var.

Hay una gran escasez.

Çok büyük bir eksiklik var.

El gran Muhammad Ali,

mükemmel Muhammed Ali'yi.

Marcaría una gran diferencia.

çok büyük bir değişime yol açmıştı.

Hay un gran precipicio.

Burada büyük bir uçurum var.

Vaya, ¡una gran cascada!

Vay canına, devasa bir şelale var!

Fue una gran elección.

Bu harika bir seçimdi.

Significa un gran progreso.

Bu büyük bir ilerleme.

Y un gran parque.

ve büyük bir park.

Gran maestro de yahu

yahu koskoca öğretmen

Habrá una gran distancia

büyük bir mesafe olacaktır

Eres un gran periódico

ula o kadar büyük gazetesiniz siz yahu

Estalló un gran incendio

büyük bir yangının çıktığı

Gran enemigo de Galileo

Galileo düşmanı yobaz

Examina con gran horror

büyük bir dehşet içerisinde inceliyor

Gran atención al detalle.

Ayrıntıya büyük miktarda dikkat edilmiş

"la gran ciudad", Constantinopla.

'büyük şehir' Konstantinopolis'e saldırmaya cesaret ettiler .

No ocurre gran cosa.

Çok bir şey olmuyor.

Es de gran valor.

O, çok değerlidir.

Fue una gran fiesta.

O harika bir partiydi.

Ten una gran velada.

İyi geceler.

Hacemos un gran equipo.

Biz büyük bir takımız.

Mira aquel gran edificio.

Oradaki büyük binaya bak.

Hizo un gran trabajo.

O muhteşem bir iş yaptı.

Cometiste un gran error.

Büyük bir hata yaptın.

¡Eres un gran amigo!

Sen harika bir arkadaşsın.

Tiene una gran familia.

Onun ailesi büyüktür.

Soy un gran cantante.

Ben büyük bir şarkıcıyım.

Es una gran idea.

Harika bir fikir.

Observe este gran edificio.

Şu yüksek binaya bakın.

Fue una gran sorpresa.

O büyük bir sürprizdi.

Es un gran paso.

Bu büyük bir adım.

Fue un gran error.

Bu büyük bir hataydı.

Es una gran ciudad.

Bu büyük bir şehir.

Es un gran poema.

O harika bir şiir.

Cometí un gran error.

Büyük bir hata yaptım.

Necesito un gran favor.

Büyük bir iyiliğe ihtiyacım var.

Fue a Gran Bretaña.

O Britanya'ya gitti.

Tenés un gran problema.

Senin büyük bir sorunun var.

Eres de gran ayuda.

Sen büyük bir yardımcısın.

Eres un gran fraude.

Sen büyük bir düzenbazsın.

Eres un gran oponente.

- Saygın bir rakipsin.
- Sen değerli bir rakipsin.

Causa pequeña, gran efecto.

Küçük neden büyük etki.

Recibimos un gran paquete.

Biz büyük bir paket aldık.

Tengo una gran idea.

Harika bir fikrim var.

Hace una gran diferencia.

Bu büyük bir fark yaratıyor.

Es una gran verdad.

Büyük bir gerçektir.

Tenemos un gran problema.

Büyük bir sorunumuz var.

Fue una gran carrera.

O büyük bir yarıştı.

Hacéis un gran trabajo.

Harika bir iş yapıyorsunuz.

Hay un gran problema.

Büyük bir sorun var.

¿Es un gran problema?

Bu büyük bir sorun mu?

Es un gran problema.

Bu büyük bir sorun.

Mirá ese gran martillo.

Şu büyük çekice bak.

Es un gran científico.

O büyük bir bilimcidir.

- La noticia tiene gran importancia.
- La noticia es de gran trascendencia.

Haber büyük önemdedir.

- Ya que él era un gran músico.
- Porque era gran músico.

Çünkü o büyük bir müzisyendi.

- Su clase tuvo una gran audiencia.
- Su conferencia tuvo una gran audiencia.
- Su discurso tuvo una gran audiencia.

Konferansının büyük bir izleyicisi vardı.

El Gran Danés es una raza canina conocida por su gran tamaño.

Büyük Dane, dev boyutuyla bilinen evcil köpek cinsidir.

- Soy un gran aficionado del golf.
- Soy un gran fan del golf.

Ben golfün büyük bir hayranıyım.

- Fue un gran shock para mí.
- Fue una gran conmoción para mí.

O benim için büyük bir şoktu.

Y sentí una gran frustración.

ve hüsrana uğramıştım.

Es una gran serpiente, miren.

Büyük bir yılan, baksanıza.

Vaya, es una gran caída.

Vay canına, devasa bir uçurum.

Vaya, es una gran cascada.

Vay canına, devasa bir şelale var!

Este es un gran hallazgo.

Bu harika bir buluş.

Mañana será un gran día.

Yarın büyük bir gün olacak.

"Superar la gran división intergeneracional".

Veya "Büyük nesiller arasındaki bölünmeyi aşmak."

Terminamos con una gran Luna

Büyük bir uydumuz oldu

Pero tiene un gran problema.

Ama büyük bir sorunu var.

Esto es un gran precipicio.

Burası dik bir uçurum.

Naturalmente tiene un gran presupuesto

e tabi haliyle büyük bütçeli oluyor

Pero estalló un gran incendio

fakat öylesine büyük bir yangın çıkmıştı ki

Entonces tenía un gran rival

Yani devasa bir rakibi vardı zaten

Le consideramos un gran hombre.

Biz onu büyük bir adam olarak görüyor.

Beethoven fue un gran músico.

Beethoven, büyük bir müzisyendi.

Tokio es una gran ciudad.

Tokyo büyük bir şehir.

Has sido una gran ayuda.

Muhteşem bir yardımcısın.