Examples of using "твоём" in a sentence and their turkish translations:
Başarınızdan eminim.
Sağlığınla ilgili kaygılandım.
Sınıfında kaç kişi var?
Sağlığınız hakkında soruyordu.
Sağlığın için endişeliyim.
Senin başaracağından eminim.
Sizin evin bir bodrumu var mı?
Denemende hiç hata yok.
Senin bilgisayarının ne kadar belleği var?
Senin yaşındayken yemek lazım.
Listende birinci sırada kim var?
Bu, senin çay fincanın değil.
Bilgisayarının parolası nedir?
Bahçende ateşböcekleri var mı?
Cevabınız mantıksız.
Üniversitenizde kaç tane öğrenci var?
Senin çiziminde hatalar var.
Senin geleceğin hakkında ciddi bir konuşma yapalım.
Kompozisyonunun birkaç hatası var.
Bazen zekandan şüphe ediyorum.
Sen karar veriyorsun! Senin geleceğin!
- Bodrumunuzda saklanabilir miyiz?
- Sizin bodrumda gizlenebilir miyiz?
Ben senin sesindeki hüznü duyabiliyorum.
Tom masana bir zarf bıraktı.
Planın hakkındaki her şeyi biliyorum.
Senin yerinde olsam, farklı hareket ederim.
Yerinde olsam ona yardım ederim.
Yerinde olsam derhal eve giderim.
Senin yerinde olmak istemezdim.
Sana sözünü hatırlatmam gerekiyor.
Başarını duyduğuma memnun oldum.
- Ben yaklaşık senin yaşında olduğum zamanı hatırlıyorum.
- Hemen hemen senin yaşında olduğum zamanı hatırlıyorum.
- Yerinde olsam ona sorarım.
- Senin yerinde olsaydım, ona sorardım.
Ne demek istiyorsun? Senin tipin değil miyim?
Şu anda banka hesabınızda ne kadar para var?
Ben senin yerinde olsaydım, doktoru arardım.
Yerinde olsam ona güvenirim.
Sizin dilinizi konuşmak istemiyorum.
Ben senin yerinde olsam, ona yardım ederim.
Yerinde olsam dikkatli olurdum.
Senin yerinde olsam evet derdim.
Senin yerinde olsam hayır derdim.
- Yerinde olsam onu yapmam.
- Yerinde olsam, onu yapmam.
Ben senin yaşındayken Plüton bir gezegendi.
Boston'a geldiğimde senin yaşındaydım.
Aklındaki sesi duyabiliyorum.
Yerinde olsam, onun teklifini kabul ederim.
Para emrinizde.
Senin yerinde olsam oraya gitmem.
Yerinde olsaydım aynı şeyi yapacaktım.
Senin yerinde olsam, bunu yapmam.
Ben olsaydım, ona sorardım.
Neden ofisinde konuşmuyoruz?
Sorunuz mantıksız.
Ben listendeki en son kişiyim, değil mi?
Masanızda sizin için bir şey var.
Biliyorsun, hiç evine gitmedim.
Tom adlı kaç tane çocuk, sizin sınıfınızdadır?
Senin yaşında olmak istiyorum.
Senin yerinde olsam bu kadar iyimser olmam.
Sizin dilinizde "kalp" "ağrı" ile kafiyeli mi?
Senin yaşındayken ayakkabılarımı nasıl bağlayacağımı biliyordum.
Tom sizin sınıfta mı?
Sizin durumunuzda olsam, aynı şeyi yaparım.
Senin yaşındayken Boston'da yaşadım.
Ben olsam o konuda bahse girmezdim.
Yerinde olsam, o tür bir şey yapmam.
Senin yaşındayken ben de aynı sorunu yaşadım.
Yerinde olsam, çok emin olmam.
Yerinde olsam ona dokunmam.
Yerinde olsam onu yemem.
Ebeveynlerim senin yaşındayken onu yapmama izin vermezdi.
Yerinde olsam hemen başlarım.
CA: Reed, bir başka tutkundan bahsetmek istiyorum.
Evinizde kaç oda var?
Biz geleceğin hakkında endişe duyuyoruz.
Evinizde bir asansörünüz var mı?
Yerinde olsam, Tom'un önerdiği şeyi yaparım.
Başarını duyduğuma memnun oldum.
- Vücudunuzda birçok kemik bulunur.
- Vücudunda birçok kemik bulunur.
Yerinde olsam, iki kez düşünmem - ama üç kez düşünürüm.
Senin yanında olsaydım o konuyu ona sormazdım.
Sağlığınızdan endişe ediyor.
- Yerinde olsam onu yapmam.
- Yerinde olsam, yapmam.
- Yerinde olsam, öyle yapmam.
- Senin yerinde olsam, onu yapmazdım.
Senin çocukluğun hakkında konuşalım.
Senin yerinde olsaydım giderdim.
Yerinde olsam beklerim.
Yerinde olsam giderim.
Senin yaşındaki hâlime çok benziyorsun.
Yerinde olsam, onu derhal yaparım.
Yerinde olsam Tom'a o kadar yakın oturmazdım.