Examples of using "редкость" in a sentence and their turkish translations:
Gerçekten nadir.
Çok nadir.
Burada yağmur sık yağar.
Bunun çok nadir olduğunu düşünüyorum.
- Bu tarz hatalara az rastlanmıyor.
- Böyle hatalar az olmuyor.
Milton gibi şairler enderdir.
Picasso gibi ressamlar nadirdir.
Böyle bir konu bugünlerde yaygın değil.
Picasso gibi ressamların nadirdir.
Bu hiç nadir değil.
...gecenin karanlığıyla sessizliğine erişmek daha da zorlaşıyor.
Toson ve Hakushu gibi şairler nadirdir.
ve etobur, bu da gayet enderdir.
Tom'un geç kalması anormal değil.
İki dolarlık banknotlar Amerika'da nadirdir.
Milton gibi şairler nadirdir.
- Tom son derece eli açık.
- Tom son derece cömert.
Son derece beyaz bir cildim var ve asla bronz değil.