Examples of using "оставила" in a sentence and their turkish translations:
Bir mesaj bıraktı.
Annem bana bir mesaj bıraktı.
O bizi terk etti.
Bana bir not bıraktı.
O, biletini evde bıraktı.
Anahtarları bana bıraktı.
Anne bana bir mesaj bıraktı.
Mary çantasını evde bıraktı.
Mary köpeğini evde bıraktı.
- Kız arkadaşım bana tekmeyi bastı.
- Sevgilim beni terk etti.
O, pencereyi açık bıraktı.
Mary oğullarına servet bırakmadı.
O, şemsiyesini otobüste bıraktı.
Doktor olma umudundan vazgeçti.
Ön kapıyı kilitlemeden bırakmıştı.
Evlendiğimden beri çalışmıyorum.
O, duvara bir bildiri yapıştırdı.
O, son sayfayı boş tuttu.
Mary bana bir sürpriz yaptı.
Karım bana bir sürpriz yaptı.
Ona beni yalnız bırakmasını söyle.
Araba arkasında bir toz bulutu bıraktı.
Islak vazo masada bir iz bıraktı.
O, oğluna bir sürü hediye bıraktı.
Büyükannem bize büyük bir servet bıraktı.
Her şeyi hesaba katarsak, seyahat eğlenceliydi.
Oğlunu arabada yalnız bıraktı.
O, şemsiyesini trende bıraktı.
Akşam yemeğinizi fırında bıraktım.
O, anahtarlarını arabada bıraktı.
Bana başka seçenek bırakmadın.
Cüzdanı evde unuttuğum aklıma geldi.
O, eldivenlerini arabada bıraktı.
Tom Mary'nin onu yalnız bırakmasını istedi.
Onun için bir mesaj bıraktım.
Onlar için bir mesaj bıraktım.
Apollo 1'in trajedisi, NASA'nın kamuoyundaki imajını paramparça etti.
Kurnazlığıyla köpek balığını tamamıyla alt etmiş oldu.
Trajedi zihnimde bir yara izi bıraktı.
Ben bir mesaj bırakırdım.
Tom annesinin onu yalnız bırakmasını istedi.
Ben sadece onları bıraktım.
Tom Mary'nin onun için bıraktığı notu buldu.
Tom'a bir mesaj bıraktım.
Sana üç tane mesaj bıraktım.
Mary son sayfada yazdı: "Gözlüklerimi nerede bıraktım?"
Olga'nın bıraktığı notta yalnızca tek cümle vardı.
Tom Meryem'e kendisini yalnız bırakmasını söyledi.
Onun işi bırakma nedenini biliyorum.
Şansı onu terk etti.
Onun gitmesini ve kendisini huzur içinde bırakmasını istiyor.
Ona hiç şans vermedim.
Ona hiçbir şans vermedim.
Ona üç mesaj bıraktım.
Cüzdanımı evde bıraktım.
Onlara üç tane mesaj bıraktım.
Ona üç tane mesaj bıraktım.
Ona iki mesaj bıraktım.
Onlara hiçbir şans vermedim.
Ben kapının altına bir not bıraktım.
Şemsiyesini otobüste bıraktı.
Arabayı garajda bıraktım.
Kapıyı açık bıraktığı için onu azarladı.
Eğer gerçeği bilseydi, Tom'un eşi muhtemelen onu terk ederdi.
Cüzdanımı arabada unuttum.
Telefonumu arabada bıraktım.
Anahtarımı odamda bıraktım.
Artanını ona bıraktım ve dışarı çıktım.
Cevaplanmamış üç soru bıraktım.
Anahtarlarımı nereye bıraktığım hakkında bir fikrim yok.
Sanırım sınıfta bir şey bıraktım.
Tom'u asla yalnız bırakmadım.
Onun için bir mesaj bıraktım.
Tom Mary'nin işini bırakmasını söyledi.
Bana seçenek bırakmadın.
Şemsiyeni nerede bıraktın?
Şapkanını masaya bıraktınız.
Yolcu koltuğunda bıraktığım çanta kaybolmuş!
Sanırım anahtarlarımı mutfak masasında bıraktım.
Sen ütüyü açık bıraktın.
Tom Meryem'e beni yalnız bırakmasını söyledi.
Tom Mary'ye gitmemesi için yalvarmasına rağmen, o, çocuklarla birlikte ayrıldı ve annesiyle birlikte yaşamaya gitti.
Şemsiyeni otobüste bıraktım.
Onları yalnız bırakmanı istiyorum.
Ona beni yalnız bırakmasını söyledim.
Neredeyse şemsiyemi trende unutuyordum.
Şemsiyemi nereye bıraktığımı bilmek istiyorum.