Examples of using "местности" in a sentence and their turkish translations:
Amerika’nın en kırsal bölgelerinden birinde,
O kırsalda yaşıyor.
Tom yaşadığımız aynı alanda yaşıyor.
Kırsalda birçok ağaç vardır.
Kırsal bir alanda yaşıyorum.
Kasaba dağlık bir bölgededir.
Buralarda ayılar var mı?
Bilinmeyen bölgede araba sürdük.
- Bu alanda yaşıyorum.
- Bu bölgede yaşıyorum.
Tom'un kötü bir yön kestirme yeteneği var.
Hiç kırsal alanda yaşadın mı?
Evim kırsal alanda.
Çoğu kişi kentsel alanlarda yaşar.
Yangınlar bu alanda her zaman olur.
Tom kırsalda yaşamak istiyor.
Eskiden dağlık bir bölgede yaşıyordum.
Kunduzlar bu bölgeden neredeyse yok oldular.
Bu programla kırsal, ücra, ulaşılması zor dağlık yerleşimlerde yaşayan öğrencileri
taşrada yaşayan türklerin
Kırsal bölge şehirden daha sessizdir.
Çiftliğimiz kırsal Nebraska'da yer almaktadır.
Kırsal bölgelerde ise az önce de belirtmiştik birazcık farklılık var
O bölgede devriye gezmek için on polis ayrıldı.
Bu alan için ayrıntılı haritalar çizilmedi.
ve o zamana kadar bu acımasız ortama ve soğuğa dayanabilmek.
Gözlerindeki, ışığa duyarlı hücrelerden oluşan yatay hatla ufku tararlar.
Kırsal bir alanda yaşıyorum.
Amcam beni kırsalda gezmeye götürdü.
Bu bölgede kaç tane kunduz yaşadığından emim değilim. Fakat çok vardır.
Bu alanda nadiren kar yağar.
Yavruları üç kilometre uzakta. Büyük erkek de hâlâ bölgede.
Ben kırsal kesimde yaşamaktayım.
Tom kırsalda yaşıyor.
Buralarda hiç ayı var mıdır?
ve düşman, arazi, yollar ve operasyonları etkileyebilecek diğer her şey hakkında raporları harmanlamak.
Bugünlerde gittikçe daha fazla insan kır yaşantısını şehir yaşantısına tercih ediyorlar.
Tatilimizi kırsal Fransa'yı keşfederek geçirdik.
Tom kırsal alanda yaşamak istemiyor.