Examples of using "единого" in a sentence and their turkish translations:
Güzellik için tek bir ölçüt yoktur.
- Şansın yok.
- Şansınız yok.
Ortak bir kanı yok.
O tek bir kelime söylemedi.
Tek bir kurtulan yoktu.
Senin şansın yok.
- Bir laf söylemeyeceğiz.
- Tek kelime etmeyeceğiz.
Tek bir şansın bile yok!
Ondan bir mektup bile almadım.
Ona karşı bir şansın yok.
Elimize bir fırsat geçmedi.
Ondan bir mektup bile almadım.
Parkta tek bir kişi görmedim.
- Beni yenmek için tek bir şansın bile yok!
- Beni yenmek için hiç şansın yok.
Biz orada beş mil boyunca tek bir ev görmedik.
Sen asla bana bir şans vermedin.
Gördüğümüz üzere Orta Çağ kaleleri için belli bir tasarım yoktur.
Bir tek kelime kaçırmamak için dikkatle dinledi.
Bir şey yemek için bir fırsatım bile olmadı.
Polis her yere baktı ve Tom'la ilgili herhangi bir iz bulamadı.
Hiç soru sorulmadı.
Tek bir kelime yazamadım.
Onun söylediği ile ilgili bir tek kelime anlayamadım.
Tek bir kelime bile etmeden ayrıldı.
Tek bir kelimeyi bile anlayamıyorum.
Onların konuşması Fransızca olduğu için bir kelime anlamadım.
Tek bir kelime bile anlamadım.
Ondan bir mektup bile almadım.