Examples of using "достал" in a sentence and their turkish translations:
Tom bir not defteri çıkardı.
Senden usandım.
Ben dibe dokundum.
İstediğin şeyi aldım.
O, bir yumurta çıkardı.
O, bir parça kağıt çıkardı.
Tom, iPhone'unu çıkardı.
Ne zaman bir motosiklet aldın?
Bıçağımı çıkardım.
Tom'dan bıktım.
Tom buzdolabını açtı ve dondurmayı çıkardı.
O bize güzel koltuklar aldı.
O, mendilini çıkardı.
John cebinden bir anahtar aldı.
Tom tereyağını buzdolabından çıkardı.
Tom anahtarı cebinden çıkardı.
Numaramı nasıl aldın?
O anahtarları nereden aldın?
O kadar çok parayı nereden aldın?
Tom çekmeceden bir kutu açacağı çıkardı.
Parayı nasıl kazandın?
Tom cüzdanını cebinden çıkardı.
Tom birçok soru ile beni rahatsız etti.
Tom bagajı açtı ve yedek lastiği çıkardı.
Tom kamerasını çıkardı.
Cebinden bir şey çıkardı.
Polis tabancayı çekti.
Tom buzdolabını açtı ve süt çıkardı.
Tom dolaptan bir şişe bira çıkardı.
Tom cebinden küçük bir el feneri çıkardı.
Tom mendilini çıkardı ve burnunu sümkürdü.
Tom çekmeceden bir makas çıkardı.
İstediğin her şeye sahibim.
Ben saat 06.00'daki gösteri için biletler aldım.
Tom portakal suyunu buzdolabından çıkardı.
Tom gömlek cebinden bir dolmakalem çıkardı.
Tom buzdolabından bir kutu bira çıkardı.
Sonunda istediğim kitabı ele geçirdim.
O, bir yumurta çıkardı.
Tom kasayı açtı ve pasaportunu çıkardı.
Tom dolaptan bir şişe su aldı.
O, bir kitap çıkardı ve onu okumaya başladı.
Tom bir kalem çıkardı ve yazmaya başladı.
Ben zarfı açtım ve bir mektup çıkardım.
Tom kalemini çıkardı.
- Tom lehim aletini açtı ve reçineyi aldı.
- Tom havyayı çalıştırdı ve lehim pastasını aldı.
Çekini imzalamak için bir kalem çıkardı.
Bıçağımı çıkardım ve elmayı soydum.
Tom faturayı ödemek için cüzdanını çıkardı.
Bu daktiloyu ucuza kapattım.
Bu gece konser için biletler aldım.
Tom ehliyetini çıkardı ve polis memuruna uzattı.
Tom anahtarını çıkarıp kapıyı açtı.
Tom ceketinin cebinden bir el feneri çıkardı.
Tom bir silah çıkardı ve Mary'yi vurdu.
Pasaportunu çıkardı.
Tom silahını çekti ve Mary'ye ateş etti.
Onları nasıl aldın?
Çocuk soruları ile onu sinirlendirmişti.
Tom cebine uzandı ve bir avuç dolusu bozuk para çıkardı.
Tom cebinden bir anahtar çıkardı ve kapıyı açtı.
O, kalemini çıkardı.
Tom şişeden bir hap aldı ve onu içti.
Tom bir özçekim çekebilmek için cep telefonunu çıkardı.
Tom kilitli dolabını açtı ve kitaplarını çıkardı.
Tom cebinden bir şey aldı ve onu Mary'ye verdi.
Bunu hemen sokağın aşağısındaki hırdavat mağazasından aldım.
Tom gömlek cebinden bir parça katlanmış kağıt çıkardı.
John cebinden bir anahtar çıkardı.
Cüzdandan bir dolar çıkardı.
Şimdi vardım. Valizimi bile henüz boşaltmadım.
O pantolonu nereden aldın?
Tom cüzdanından 300 dolar aldı ve onu Mary'ye verdi.
Tom buzdolabından bir bira aldı ve onu Mary'ye uzattı.
Tom gömleklerinden birini dolaptan çıkardı ve onu giydi.
Tom pastayı fırından aldı.
Tom evrak çantasından bir zarf çıkardı ve onu Mary'ye uzattı.
Öğretmen kutuyu açtı ve bir top çıkardı.
Tom gömleğinin cebinden küçük bir zarf aldı ve onu Mary'ye verdi.
Tom içini çekti ve onun cüzdanını çıkardı.
Tom kamerasını çıkardı ve fotoğraf çekmeye başladı.
Tom çekmeceden bir şey çıkardı.
Ondan bıktım.
Tom çekmeceden tirbuşonu çıkardı ve Mary'nin getirdiği şarap şişesini açtı.
Tom evrak çantasından bir dergi çıkardı ve onu okumaya başladı.
Tom çantasından bazı kolyeler çıkardı ve Mary'ye beğendiği birini seçmesini söyledi.
Tom bir tabanca çıkardı ve Mary'yi vurdu.
O, cebinden bir madeni para çıkardı.
Senden bıktım.
Onu nasıl aldın?
Tom sırt çantasından bir kitap çıkardı ve okumaya başladı.
Tom cebinden biraz bozuk para çıkardı.
Bütün o anahtarları nereden buldun?
Çamaşırları çamaşır makinesinden çıkardın mı?
Onu nasıl aldın?
İlk buluşmamızda cep telefonunu çıkardı ve birine mesaj yazmaya başladı. Ben buna inanamadım.
- O, bir parça tebeşir aldı.
- Bir parça tebeşir aldı.
Bu parayla nasıl geldin?
Parayı nereden aldın?
Yiyecek bir şey getirdin mi?