Examples of using "дала" in a sentence and their turkish translations:
O onu bana verdi.
O belirsiz bir cevap verdi.
O onu ona verdi.
Hemşire sana bir sakinleştirici verdi.
O, para verdi.
O bize belirsiz bir yanıt verdi.
Teşebbüsüm sonuç vermedi.
O, ona bir parça kağıt verdi.
O, parayı ona verdi.
O çeneme tokat attı.
O, bize yiyecek bir şey verdi.
O bana bir saat verdi.
O belirsiz bir cevap verdi.
Bize bir kitap verdi.
Ona bir saat verdi.
O babasına bir kravat verdi.
Tom'a bir elma verdi.
Hemşire, Tom'a sakinleştirici verdi.
Kediye biraz süt verdi.
Mary Tom'a kılıç verdi.
Anne, kıza bir yüzük verdi.
Onun yüzüne bir tokat attı.
Ona bir kitap verdi.
Bana kendi telefon numarasını verdi.
O, ona içecek bir şey verdi.
Cesareti ile zaman kazandı.
Halam bana bir albüm verdi.
- Mary bana Amerikalı bir bebek verdi.
- Mary bana bir Amerikan bebeği verdi.
O, ona iyi bir tekme attı.
O onlara birkaç elma verdi.
O bana güzel bir oyuncak bebek verdi.
Havva, Adem'e bilgi elmasını verdi.
O onu öpmesine izin verdi.
Seni öpmesine izin verdin mi?
Tom'un seni öpmesine izin verdin mi?
O bana birkaç kitap verdi.
O bana son bir şans verdi.
O bize yiyecek çok şey verdi.
Bana iyi bir nasihat verdi.
Teyzem bana çiçek verdi.
O, ona çok para verdi.
O bana moral destek verdi.
bana her şeyi veren kişi.
O, yolcuya yiyecek ve giyecek sağladı.
Çocukların her birine iki elma verdi.
Bana bu CD'yi verdi.
- O, bu eski paraları bana verdi.
- Bana bu eskimiş madeni paraları verdi.
Annem bana inci bir kolye verdi.
Annem bana bir dikiş makinesi verdi.
O, bana 10.000 yen verdi.
Burs bana, eğitimime devam etme şansı verdi.
Tom'a yiyecek bir şey verdin mi?
Bana henüz bir şey vermedin.
Burs çalışmalarıma devam etmek için bana bir fırsat verdi.
Büyükannem bana bu kolyeyi verdi.
bana açık somut ve anlamlı amaçlar verdi
Bana biraz pratik tavsiyeler verdi.
Bir diş ağrısı beni uykumdan mahrum etti.
O bana altın bir lüks saat verdi.
Ve sonra onu tokatladı.
Her şeyi onlara verdim.
O, bilginin yanı sıra bana tavsiye verdi.
Bana kayıtlarına giriş izni verdi.
Mary, Tom'u tokatladı.
- O, ona hem yiyecek hem de para verdi.
- O, ona yiyeceğin yanı sıra para da verdi.
Emily asla yüzüme tokat atmaz.
Tom'a istediği her şeyi verdim.
O, ona içecek soğuk bir şey verdi.
O, bana deriden yapılmış bir çanta verdi.
Mary Tom'un onu öpmesine izin vermedi.
Tom, Mary'nin ona verdiği elmayı yedi.
- Tom Mary'nin ona tokat attığını söyledi.
- Tom Mary'nin onu tokatladığını söyledi.
Ona biraz para verdim.
Onun yüzünü tokatladı.
O, bana bir oyuncak verdi.
Onun yüzüne tokat attım.
O bize bir hediye verdi.
Mary telefon numarasını Tom'a verdiğini itiraf etti.
Tom'a bir elma verdim.
Ona bir saat verdi.
Tom Mary'yi öptü ve o onu tokatladı.
Tom, Mary'nin ona verdiği kitabı sevdi.
Tom ona verdiğim elmayı hevesle yedi.
Hemşire ağrıyı hafifletmek için Tom'a bir şey verdi.
Birçok peynir verdim.
Onun hastalığı onun çalışmasına devam etmesini imkansız yaptı.
Ona bugünlük izin verdim.
Ona bir elma verdim.
Ona bir yatıştırıcı verdim.
Onlara bir şans verdim.
- Ona bir şans verdim.
- Ona şans verdim.
Ona bir şans verdim.
Ona bir battaniye verdim.
Ona bir battaniye verdim.
Bana bir gömlek verdi.