Examples of using "Оружия" in a sentence and their turkish translations:
Geri tepme, silahın hassasiyetini azaltır.
Zeus'un bizzat fırlattığı silahtan mesela?
Silah taşımak yasak.
Silah taşımak hukuka aykırıdır.
- Silahların ihracatı yasaklandı.
- Silah ihracatı yasaklanmıştı.
Ben silah taşımıyorum.
Hiç silahım yok.
Hiçbir silah keşfedilmedi.
Hiçbir silah bulunamadı.
Tom'un bir silahı yok.
Onların hiç silahı yok.
Silah ihracatı yasaklandı.
Tom'un bir silahı yoktu.
Hiç kimsenin silahı yok.
Neden bir silah taşımıyorsun?
İran'ın nükleer silahları yoktur.
Benim bir silahım yoktu.
Karate silahsız bir savunma sanatıdır.
Polisin silahı niçin bulamadığını merak ediyorum.
Antlaşma, kimyasal silah kullanımını yasaklar.
Hükümet, ruhsatsız silah taşımaktan bizi men ediyor.
Bush, yeni silahlar test etmek istemiyor.
Tom terörist bir gruba silahlar satmakla suçlandı.
Bazı insanlar nükleer silahlara karşı gösteri yapıyorlar.
Tom şemsiyesini silah gibi kullandı.
- O, şemsiyesini bir silah olarak kullandı.
- Şemsiyesini silah olarak kullandı.
Biz silah taşıma hakkına sahibiz.
Silah ihracatı yasaklandı.
Hepimiz nükleer silahlardan kurtulmak istiyoruz.
"Günümüzde kendini kitle imha silahlarına karşı korumak mümkün değildir."
Ne Tom'un ne de Mary'nin bir silahı var.
Tom, Mary ve John'un belki de silah kaçakçısı olduklarını düşünüyordu.
- Silahsız olarak buraya gelecek kadar aptal olacağımı düşünüyor musun?
- Silahsız buraya gelecek kadar aptal olacağımı düşünüyor musun?
ve Norveçlilerin bildiği ilk şey yaklaşan silahların parıltısını görmekti.