Translation of "Países" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Países" in a sentence and their turkish translations:

- Quais países você visitou?
- Quais países vocês visitaram?

Hangi ülkeleri ziyaret ettiniz?

E os países europeus...

Avrupa ülkeleri...

- Muitos países possuem problemas com pobreza.
- Muitos países têm problemas com pobreza.

Birçok ülke yoksullukla ilgili sorunlar yaşıyor.

- Ele visitou muitos países da Ásia.
- Ele visitou muitos países na Ásia.

O, Asya'da birçok ülkeyi ziyaret etti.

Alguns países, muito menos prejudicar

bazı ülkeler ise bırakın zarar vermeyi

Quantos países há no mundo?

Dünyada kaç tane ülke var.

Quantos países há na Ásia?

Asya'da kaç ülke vardır?

Quantos países há na África?

Afrika'da kaç ülke vardır?

Quantos países existem na Europa?

Avrupa'da kaç ülke vardır?

Eles vêm de vários países.‎

Onlar çeşitli ülkelerden geliyorlar.

Quantos países há na Europa?

Avrupa'da kaç ülke vardır?

- O inglês é falado em muitos países.
- Fala-se inglês em muitos países.

İngilizce birçok ülkede konuşulur.

Nos países mais pobres, as pessoas têm mais filhos que nos países mais ricos.

Yoksul ülkelerdeki insanların zengin ülkelerdeki insanlardan daha fazla çocukları var.

O arroz cresce em países quentes.

Pirinç ılıman ülkelerde yetişir.

Cerca de trinta países estavam representados.

Yaklaşık otuz ülke temsil edildi.

Fala-se inglês em muitos países.

İngilizce birçok ülkede konuşulur.

- O espanhol é falado em um monte de países.
- O espanhol é falado em muitos países.

Birçok ülkede İspanyolca konuşulur.

A minorias são desprezadas em muitos países.

Azınlıklar birçok ülkede hor görülüyor.

O inglês é falado em muitos países.

İngilizce birçok ülkede konuşulur.

Os dois países não mantêm relações diplomáticas.

İki ülkenin diplomatik ilişkileri bulunmuyor.

Muitos países aboliram a pena de morte.

Birçok ülke ölüm cezasını kaldırdı.

Há diferenças significativas entre esses dois países.

Bu iki ülke arasında önemli farklılıklar var.

A Argélia faz fronteira com sete países.

Cezayir'in yedi tane ülkeyle sınırları vardır.

Os dois países têm fortes relações comerciais.

İki ulusun güçlü ticaret bağlantısı var.

Quantos países começam com a letra y?

"Y" harfiyle başlayan kaç tane ülke var?

O espanhol é falado em vinte países.

- Yirmi ülkede İspanyolca konuşulur.
- İspanyolca yirmi ülkede konuşulur.

O espanhol é falado em muitos países.

İspanyolca birçok ülkede konuşulur.

Cada um acessando 159 países sem visto.

güç sıralamasında dördüncü sırada yer alıyor.

Os trabalhadores dos países do Norte pagaram um alto preço pelo deslocamento da produção nos países do Sul.

Kuzey ülkelerinin işçilerine güney bölgelerindeki üretimi değiştirmesi için yüksek bir bedel ödedik.

Alguns países quando os morcegos são danificados naturalmente

bazı ülkeler yarasaların doğal ortamlarına zarar verildiğinde

Os dois países diferem em religião e cultura.

İki ülke dinde ve kültürde farklıdır.

Todos os países civilizados estão contra a guerra.

Bütün uygar ülkeler savaşa karşıdır.

É necessário um acordo entre os países europeus.

Avrupa ülkeleri arasında bir anlaşma gerekli.

Muitos países têm fortes leis contra as drogas.

Çoğu ülkede uyuşturucu konusunda sert yasalar vardır.

Primeiro, ela geralmente preserva o formato dos países

İlk olarak, genellikle ülkelerin şeklini korur.

O Brasil é um dos países do BRIC.

Brezilya BRIC ülkelerinden biridir.

O inglês é ensinado na maioria dos países.

İngilizce birçok ülkede öğretilir.

Nos países do oriente, o nepotismo é generalizado.

Akraba kayırma doğu ülkelerinde yaygındır.

Proporciona acesso sem visto para 162 países cada.

şu anda güç sıralamasında ilk sırada yer alıyor.

Na maioria dos países, com exceção dos países árabes e Israel, os sábados e domingos constituem os fins de semana.

Cumartesi ve pazar günleri, Arap ülkeleri ve İsrail hariç birçok ülkede hafta sonu olarak belirlenmiştir.

Muitos países do mundo estão usando esse sistema agora

dünyada da bir çok ülke şu anda bu sistemi kullanıyor

Fazer amizade com gente de outros países é interessante.

Diğer ülkelerden insanlarla arkadaşlık yapmak ilginçtir.

Preconceito racial ainda é um problema em alguns países.

Irkçı önyargı bazı ülkelerde hala bir sorundur.

A manga é a fruta nacional de vários países.

Mango farklı ülkelerin ulusal meyvesidir.

A liberdade de expressão é restrita em alguns países.

Konuşma özgürlüğü bazı ülkelerde kısıtlıdır.

Muitas partes da África foram colonizadas por países europeus.

Afrika'nın birçok kısmı Avrupa ülkeleri tarafından sömürgeleştirildi.

Um número de países que aspiram participar da EU

AB'ye katılmak isteyen bazı ülkeler de

Países que permaneceram sem matéria-prima depois de um tempo

Bir süre sonra hammaddesiz kalan ülkeler

À idade de 25 anos, ela vivera em muitos países.

- 25 yaşına gelinceye kadar beş farklı ülkede yaşadı.
- 25'ine geldiğinde beş farklı ülkede yaşamıştı.

O Cazaquistão é um dos países desenvolvidos na Ásia Central.

Kazakistan, Orta Asya'daki gelişmiş ülkelerden biridir.

Há muitos países na Europa que eu gostaria de visitar.

Avrupa'da, ziyaret etmek istediğim birçok ülke var.

Aos 25 anos, ela tinha morado em cinco países diferentes.

O, 25 yaşına kadar beş farklı ülkede yaşadı.

Este país rompeu as relações diplomáticas com os países vizinhos.

O ülke, komşu ülkelerle olan diplomatik ilişkileri kesti.

Na maioria dos países, os professores não recebem altos salários.

Birçok ülkelerde öğretmenler yüksek ücretler almaz.

Entre as suas famílias e os países em que tinham nascido.

ezilen genç insanlar buldum.

O inglês é falado em muitos países ao redor do mundo.

İngilizce dünya genelinde birçok ülkede konuşulur.

Fala-se espanhol na maioria dos países da América do Sul.

İspanyolca, Güney Amerika'daki birçok ülkede konuşulur.

O Brasil está cercado por dez países e pelo Oceano Atlântico.

Brezilya on tane ülke ve Atlantik Okyanusu ile çevrilidir.

O Mali é um dos países mais pobres da África Subsaariana.

Mali, Sahraaltı Afrika'daki en fakir ülkelerden biridir.

Em muitos países, é permitido aos cidadãos o porte de armas.

Birçok ülkede vatandaşların silah taşıması yasaldır.

O Brazil faz fronteira com dez países além do Oceano Atlântico.

Brezilya Atlantik Okyanusu'nun yanı sıra on ülkeye sınır komşusudur.

Quais países formavam as Potências do Eixo na Segunda Guerra Mundial?

2. Dünya Savaşı'nda hangi ülkeler Mihver Güçlerini kurdular?

- Um dos países que tenho mais vontade de visitar é a Grécia.
- Um dos países que eu tenho mais vontade de visitar é a Grécia.

Yunanistan en çok ziyaret etmek istediğim ülkelerden biri.

O Inglês se tornou a língua comum de vários países do mundo.

İngilizce artık dünyadaki çeşitli ulusların ortak dili haline gelmiştir.

As mulheres vivem mais do que os homens na maioria dos países.

Çoğu ülkede kadınlar erkeklerden daha uzun yaşarlar.

Na minha opinião a Austrália é um dos melhores países do mundo.

Bence, Avustralya dünyadaki en iyi ülkelerden biridir.

Em minha opinião, a Austrália é um dos melhores países do mundo.

- Bana göre, Avustralya, dünyanın en iyi ülkelerden biridir.
- Benim bakış açıma göre, Avustralya dünyadaki en iyi ülkelerden biridir.

Eu gostaria de viajar para países estrangeiros enquanto o iene estiver forte.

Yen yüksekken yabancı ülkelerde seyahat etmek istiyorum.

Mudou para vermelho borgonha em linha com outros países da União Europeia.

diğer AB ülkeleriyle uyumlu olarak bordo kırmızıya geçti.

Em países como a Noruega e a Finlândia, há muita neve no inverno.

Norveç ve Finlandiya gibi ülkelerde kışın çok kar olur.

Enquanto isso, a Suíça é um dos cinco países mais ricos do mundo.

İsviçre dünyanın en zengin 5 ülkesinden biri ve bu zenginlik

Em países como a Noruega ou a Finlândia, há muita neve no inverno.

Norveç veya Finlandiya gibi ülkelerde kışın çok kar vardır.

Em países como a Noruega e a Finlândia, têm muita neve no inverno.

Norveç ve Finlandiya gibi ülkelerde kışın çok kar olur.

Nossa fonte de vergonha é que aprendemos nossa história com fontes de outros países

bir utanç kaynağımızda bizim kendi tarihimizi başka ülkelerin kaynaklarından öğrenmemiz

Para o seu sucesso. De facto, ela devia ser um modelo para outros países.

nedeni aslen bu. Aslında bu diğer ülkeler için model olmalı. (hakkaten ya)

Se olharmos em como outros países pagaram os benefícios, alguns deles, como a Itália

Diğer ülkelerin hastalık iznini nasıl çözdüğüne bakarsanız, İtalya ve Japonya gibi bazıları,

Islândia, Áustria, Dinamarca, Nova Zelândia, Finlândia são considerados os países mais pacíficos do mundo.

İzlanda, Avusturya, Danimarka, Yeni Zelanda, Finlandiya; dünyanın en huzurlu ülkeleri olarak kabul edilirler.

Os primeiros imigrantes na história da América vieram da Inglaterra e dos Países Baixos.

Amerikan tarihindeki ilk göçmenler İngiltere ve Hollanda'dan geldiler.

Dia do Trabalho, Dia do Trabalho ou Festival do Dia de Maio em muitos países

bir çok ülkede işçi bayramı, emekçi bayramı veya 1 Mayıs bayramı olarak

Não existe uma situação muito interessante? Acordo de neutralidade assinado com assinaturas de 53 países

çok ilginç bir durum yok mu? 53 ülkenin imzası ile tarafsızlık anlaşması yapılıyor

As pessoas de outros países muitas vezes dizem que os japoneses não são bastante religiosos.

Başka ülkelerden insanlar sık sık Japonların yeterince dindar olmadığını söyler.

Muitos países fazem preparativos no sentido de melhor se defenderem do antraz ou da varíola.

Birçok ülke kendilerini şarbon ve çiçeğe karşı daha iyi korumak için önlemler alıyor.

Alguns japoneses têm enfrentado discriminação na China como resultado de problemas diplomáticos entre os dois países.

Bazı Japon vatandaşları, Çin'de iki ülke arasındaki diplomatik anlaşmazlıklardan dolayı ayrımcılığa maruz kalıyorlar.

Eu tive que cortar em lugares. Eu tive que esticar para que os países parecessem irregulares

bunu yerde kesmek zorunda kaldım ve ülkelerin kötü görünmemesi için büyük bir çaba harcadım.

A Suíça é um dos poucos países neutros no mundo. Isso significa que eles ficam de foram

İsviçre dünya üstünde birkaç nötr ülkeden biri. Bunun anlamı herhangi bir askeri çatışmaya girmiyorlar.

Uma das razões é a diferença entre o Japão e outros países em suas atitudes em relação à educação.

japonya ve diğer ülkeler arasındaki farklılığın nedenlerinden biri eğitime bakışlarıdır.

À medida que o intercâmbio cultural continuou entre os dois países, seu entendimento mútuo se tornou ainda mais profundo.

İki ülke arasında kültürel değişim devam ederken, onların karşılıklı anlayışı daha da derinleşti.

Como a opacidade que as empresas internacionais tanto valorizam. Mas apesar disso, todos eles mantêm-se como países de baixos rendimentos ...

uluslararası şirketler için gizlilik de sağlıyorlar. Lakin hala hepsi fakir ülkeler.

Isso significa que esses caras fizeram algo errado. Vamos dar uma olhada nos países que fazem certo. Para a China, para a Coréia do Sul ...

Ya demek ki bu adamlar bir şeyi yanlış yapmış. Doğru yapan ülkelere bir bakalım. Çin'e Güney Kore'ye...

Segundo um levantamento feito pelas Nações Unidas em 2015, a Rússia é um dos poucos países que possui um grande número de imigrantes e de emigrantes.

BM'nin 2015 yılında yaptığı bir ankete göre Rusya, çok sayıda göçmen ve göç veren az sayıda ülkelerden biridir.

Terminados os sete anos de fartura que houve no Egito, começaram os sete anos de fome, conforme José havia prognosticado. Houve fome em todos os países, mas no Egito inteiro havia alimento.

Mısır'da yedi yıllık bolluğun ardından, Yusuf'un öngördüğü yedi yıllık kıtlık cereyan etti: Bütün dünyada kıtlık hüküm sürüyordu, lakin tüm Mısır topraklarında bereket vardı.

O idioma russo é um idioma eslavo falado como idioma materno na Rússia, Bielorrússia, Ucrânia, Cazaquistão e Quirguistão, e é usado amplamente, embora sem caráter oficial, na Letônia, Estônia e nos diversos outros países que formavam as repúblicas constituintes da extinta União Soviética.

Rus dili anadil olarak eski Sovyetler Birliği'nin kurucu cumhuriyetlerini oluşturan Rusya, Beyaz Rusya, Ukrayna, Kazakistan ve Kırgızistan'da konuşulan ve Letonya, Estonya ve başka birçok ülkede resmi olmamasına karşın yaygın olarak kullanılan bir Slav dilidir.