Translation of "Manter" in Turkish

0.012 sec.

Examples of using "Manter" in a sentence and their turkish translations:

- Vou te manter aquecido.
- Vou te manter aquecida.

Seni sıcak tutacağım.

Vamos manter contato.

Teması sürdürelim.

- Precisamos manter a calma.
- Nós precisamos manter a calma.

Sakin kalmak zorundayız.

- Obrigado por manter-nos inteirados.
- Obrigada por manter-nos inteirados.

Bizi güncellenmiş tuttuğun için teşekkürler.

Deveríamos nos manter limpos.

Kendimizi temiz tutmalıyız.

Precisamos manter a calma.

Biz sakin olmalıyız.

Procure manter a calma.

Sadece sakin kalmaya çalış.

Precisamos manter o foco.

Bizim odakları korumamız gerekiyor.

Tentei manter a calma.

- Sakin kalmaya çalıştım.
- Sakin kalmayı denedim.

Deve manter silêncio aqui.

Burada gerçekten sessiz olmalısın.

- Nós temos que manter isso em segredo.
- Temos que manter isso em segredo.
- Nós temos de manter isso em segredo.
- Temos de manter isso em segredo.

Bunu gizli tutmak zorundayız.

- Não consigo manter meus olhos abertos.
- Não consigo manter os olhos abertos.

Gözlerimi açık tutamıyorum.

Ela conseguiu manter as aparências.

O, dışarıya belli etmedi.

Tom tentou manter Maria aquecida.

Tom Mary'yi sıcak tutmaya çalıştı.

O primeiro é manter distância.

İlki mesafe.

Você deve manter a promessa.

Sözünü tutmalısın.

Eu tento me manter informado.

Haberdar olmaya çalışıyorum.

Eu gosto de manter simples.

Bunu basit tutmak istiyorum.

Vamos manter isso em segredo.

Bunu bir sır olarak saklayalım.

Estou tentando manter-me calmo.

Sakin kalmayı denedim.

- Devemos nos manter longe das plantas venenosas.
- Devemos manter distância das plantas venenosas.

Zehirli bitkilerden uzak durmalıyız.

- Você vai manter sua palavra, não vai?
- Você vai manter sua palavra, não é?

Sözünü tutacaksın, değil mi?

- Espero que eu possa manter contato com você.
- Espero poder manter contato com você.

Sana ayak uydurabileceğimi umuyorum.

Ele está tentando manter dois empregos.

İki işi sürdürmeye çalışıyor.

Você pode manter o barulho baixo?

Sesi kısar mısın?

O chão deve-se manter limpo.

Zemin temiz tutulmalıdır.

Você pode manter o Tom aí?

Tom'a orada bakabilir misin?

Você não pode nos manter aqui.

Bizi burada tutamazsın.

Não consigo manter meus olhos abertos.

Sadece gözlerimi açık tutamıyorum.

Não é fácil se manter atualizado.

Zamana ayak uydurmak kolay değil.

Tente manter os seus olhos abertos.

Gözlerini açık tutmaya çalış.

O Tom sabe manter um segredo.

Tom sır tutabilir.

Nós temos que manter este segredo.

Biz bu sırrı saklamak zorundayız.

Ele não consegue manter uma conversa.

O konuşmayı sürdüremez.

- Eu espero que a gente consiga manter contato.
- Eu espero que nós consigamos manter contato.

- Umarım irtibatlaşabiliriz.
- Görüşebileceğimizi umuyorum.

- Esta fruta o ajudará a manter-se hidratado.
- Esta fruta a ajudará a manter-se hidratada.

Bu meyve sulu kalmana yardım edecek.

O que interessa é manter o equilíbrio.

Bu tamamen... ...dengenizi korumakla ilgili.

Isto vai refletir e manter-me quente.

buradan olduğu gibi yansıyacak ve bu da beni sıcak tutacak.

Bob queria manter a raposa em casa.

Bob Tilkiye evde bakmak istedi.

Eu só quero te manter em segurança.

Sadece seni güvende tutmak istiyorum.

Quase não conseguia me manter de pé.

Ayaklarımın üzerinde güçlükle durabiliyordum.

Tom está tentando manter seu peso baixo.

Tom kilosunu düşük tutmaya çalışıyor.

Nós devemos sempre manter nossos dentes limpos.

Dişlerimizi her zaman temiz tutmalıyız.

Manter um diário é um bom hábito.

Bir günlük tutmak iyi bir alışkanlıktır.

Nós precisamos manter os gastos sob controle.

Harcamayı kontrol altında tutmamız gerekir.

Ele frequentemente esquece de manter suas promessas.

O sık sık sözlerini tutmayı unutur.

Você tem que manter a sua promessa.

Sözünü tutmak zorundasın.

Tom sempre tenta manter a mente aberta.

Tom, her zaman açık fikirli olmaya çalışıyor.

- Beber bastante água o ajudará a manter-se hidratado.
- Beber bastante água a ajudará a manter-se hidratada.

Çok su içmek sizin sulu kalmanıza yardımcı olacaktır.

Agora resta tentarmos manter-nos quentes e esperar.

Yapabileceğimiz tek şey kendimizi sıcak tutup beklemek.

Você tem de manter o seu quarto limpo.

Odanı temiz tutmalısın.

Estamos tentando manter o lobo longe da porta.

- Kıt kanaat geçiniyoruz.
- Zar zor geçiniyoruz.

Você deve se manter longe de má companhia.

Kötü şirketten uzak durmalısın.

Ele trabalha duro para manter sua grande família.

O, büyük ailesini geçindirmek için sıkı çalışıyor.

Ele nos disse que devemos manter o segredo.

O, sırrı saklamamız gerektiğini söyledi.

Você deveria manter esta máquina limpa e lubrificada.

Bu makineyi temiz ve yağlı tutmalısınız.

Mesmo se estiver ocupado, deveria manter sua promessa.

Meşgul olsan bile, verdiğin sözleri tutmalısın.

Os homens devem se manter longe da cozinha.

Erkeklerin mutfak dışında tutulmaları gerekir.

Esse cobertor ajudará a manter o Tom aquecido.

Bu battaniye Tom'u sıcak tutmaya yardım edecek.

Você deve manter esta máquina livre do pó.

Bu makineyi tozdan uzak tutmalısınız.

Eles queriam manter os Estados do sul fracos.

Güney eyaletlerini zayıf tutmak istediler.

Ele tem renda suficiente para manter sua família.

O, ailesini desteklemek için yeterli gelire sahip.

Era aprender a fazer e manter uma boa amiga.

derste Antik Roma ile uğraşmak zorunda kalırdık.

Se quiser se manter saudável, deve fazer mais exercícios.

- Sağlıklı kalmak istiyorsan, daha fazla egzersiz yapman gerekir.
- Sağlıklı kalmak istiyorsan, daha çok egzersiz yapmalısın.

Tom às vezes tem problemas em manter seu equilíbrio.

Tom'un bazen kendine hakim olma sorunu var.

- Tom nos manterá informados.
- Tom vai nos manter informados.

Tom bizi bilgilendirmeye devam edecek.

- É difícil manter a calma.
- É difícil ficar calmo.

Sakin kalmak zor.

Eu achei difícil manter um diário todos os dias.

Ben her gün günlük tutmayı zor buldum.

- Tente ficar seco.
- Tente manter seco.
- Experimente ficar seco.

- Üstünü ıslatmamaya çalış.
- Islanmamaya çalışın.

"Já não conseguimos proteger-te, nem manter-te em segurança,

" Bak, artık seni koruyamayız artık seni güvende tutamayız,

Também vou manter a fogueira acesa ao longo da noite,

Ayrıca bu ateşin gece boyunca yandığından emin olmalıyım.

Mas, se fizermos uma fogueira, ele manter-se-á afastado.

Ama büyük bir ateş yakarsak bunu caydırıcı olarak kullanabiliriz.

Para não poder sair daqui. Isso manter-me-á seguro.

böylece bir yere gidemez. Bu beni güvende tutar.

Yahu, como povo, vamos nos manter em cima de algo.

yahu halk olarak biz de bir şeylerin ucundan tutalım yahu.

Você pode acreditar que ele irá manter a sua palavra.

Sözünü tutması konusunda ona güvenebilirsin.

Meu pai não conseguia manter um carro quando era jovem.

Babam gençken bir araba alamadı.

Eles decidiram manter o plano original no fim das contas.

Onlar sonuçta orijinal plana sadık kalmaya karar verdiler.

Você deveria manter-se em contato com o Sr. Smith.

Bay Smith ile teması sürdürmelisin.

Onde outras medidas de distanciamento social são difíceis de manter."

...kamusal alanlarında bez yüz maskelerini kullanmanızı öneriyor."

É preciso usar meias grossas para manter os pés aquecidos.

Ayaklarını sıcak tutmak için kalın çoraplar giymelisin.

- Isto vai te manter aquecido.
- Isto vai mantê-la aquecida.

Bu seni sıcak tutacak.

Ela tem de manter os poderes dela escondidos da família.

O, güçlerini ailesinden gizli tutmak zorunda.

- Você poderia contatá-lo?
- Você poderia manter contato com ele?

Onunla temasa geçer misiniz?

Tom decidiu deixar de tentar manter o contato com Mary.

Tom Mary'ye ayak uydurmaya çabalamaktan vazgeçmeye karar verdi.

Ele levar-nos-á a pessoas. Vamos manter-nos perto dele.

Önünde sonunda sizi insanlara götürür. Pekâlâ, şimdi buna yakın duralım.

Está no chão, vamos manter a posição. Está a soltá-la.

Tamam, indirdik. Pozisyonu koruyun. Onu çözüyor.

Quer que tente atravessar a ravina para me manter mais elevado?

Demek buradan karşıya geçmemi ve yüksekte kalmamı istiyorsunuz?

Eles usavam quartzo em pramita para manter os cadáveres mais fortes

cesetlerin daha sağlam kalabilmesi için pramitte kuartz kullanmışlar

Seria melhor para você manter distância de um homem como esse.

O tür bir adamdan uzak durman daha iyi olur.

Para ser reeleito, ele precisava manter felizes milhões de venezuelanos pobres.

Yeniden seçilebilmek için milyonlarca yoksul Venezüellalının memnun kalmasını sağlamalıydı

Não me vai manter fresco para sempre, mas vai ajudar um pouco.

Bu çok uzun süre işe yaramayacaktır ama biraz olsun yardımcı olacaktır.

Ela simplesmente não consegue manter a boca fechada, nem por um segundo.

Ağzını kesinlikle kapalı tutamaz, bir saniye bile.

Tive que me manter ocupado, assim não pensaria no que tinha acontecido.

Meşgul etmek zorunda kaldım, bu yüzden ne olduğu hakkında düşünmedim.

A coisa mais importante que devemos fazer agora é manter a calma.

Şimdi yapacak en önemli şey sakin kalmamızdır.