Examples of using "Inteira" in a sentence and their turkish translations:
Onlar bütün gece konuştu.
Tom bütün gece çalıştı.
Onlar bütün gece uyumadılar.
Onun bütün ailesi öyledir.
O, elmanın hepsini yedi.
O, bütün hikayeyi uydurdu.
Bütün gece kar yağıyordu.
Onlar bütün türleri sildi.
Tom bütün gece öksürdü.
Biz bütün gece orada kaldık.
Bütün öğleden sonra burada olacağım.
Bütün sabah ağladım.
Tom şiirin tamamını ezberledi.
Tüm gece onun hakkında konuştuk.
Bütün kasaba çok temizdi.
Bütün sabah mektupları yazıyordum.
Bütün öğleden sonra neredeydin?
- Maçta bütün aile kaşlarını çattı.
- Ailenin tamamı evliliğe karşıydı.
- Bu ilişkiye tüm aile soğuk bakıyordu.
Tom bütün pizayı tek başına yedi.
- Bugün bütün sınıf burada.
- Bugün sınıftaki herkes burada.
Umarım bütün gece kar yağar.
Bunu hayatım boyunca yapıyorum.
Tom bütün hayatı boyunca bekardı.
Onlar bütün gece boyunca odada benimle kaldılar.
Bütün hayatınızı karanlıkta geçirseniz
Yağmur bütün gece durmadı.
Bütün haftayı Boston'da harcadım.
Bütün hafta burada kalmak istiyor musun?
Mary'ye tüm hikayeyi anlattım.
Tom bütün sabah bu odadaydı.
Bütün hayatı boyunca bekar kaldı.
Bu formları doldurarak bütün sabahı harcadım.
Tom tüm hafta sonu evde kaldı.
Tüm kasaba kablolu TV'ye sahip.
Tom bütün sabah aptalca sorular soruyor.
Her cumartesi bütün evi temizleriz.
O, bir şişe sütü tamamen içti.
Tom bütün gece Mary ile konuştu.
Tom, bütün öğleden sonrayı tenis oynayarak geçirdi.
Tom bütün odayı kendine ayırdı.
Neredeydin? Bütün gece bekliyorum.
Gürültü bütün gece beni uyutmadı.
Tüm öğleden sonrayı müzik dinleyerek geçireceğim.
Hayatı boyunca fakir insanlara yardım etti.
Bütün sabah ofisimde olacağım.
Bu rapor üzerinde çalışarak bütün geceyi geçirdim.
Bütün hayatımı burada geçirmek istemiyorum.
Tom tek başına şişedeki tüm sütü içti.
- Kotlar çok zor kuruyor.
- Kot pantolonların kuruması çok uzun sürüyor.
Tom bütün yemeği Mary ile konuşarak geçirdi.
- Bütün gece uyanık durma.
- Bütün gece uyanık durmayın.
Tüm insanlığın faydasına olacak binlerce şey var.
Ben bir roman okuyarak bütün gece oturdum.
Kar bir gecede tüm şehri kapladı.
Tom tüm Kutsal Kitabı başından sonuna kadar okudu.
Tom bütün hafta evde kalmak zorunda kaldı.
Gece geç saatlere kadar uyanık kalmamalıydım.
Tom bütün hayatı boyunca Boston'da yaşadı.
Tom bütün gece Mary'yi araba sürmesi için ikna etmeye çalıştı.
- Tom ders çalışarak bütün gece yatmadığını söylüyor.
- Tom bütün gece çalışarak yatmadığını söylüyor.
27 Şubatta bütün öğleden sonra boşum.
Notlar alma yerine bütün dersi orayı burayı karalayarak geçirdim.
Bu gece boyunca yağmur bekleniyor.
Bütün hayatım boyunca ne yapıyorum?
Bütün gece ayaktaydım.
Bütün öğleden sonrayı hikaye kitaplarını İspanyolcaya çevirmekle geçirdim.
Tom bütün gece arkadaşları ile siyaset tartıştı.
O, bütün gece yatmadı.
Tom bütün sabah benimle birlikteydi.
Bütün gece burada olacağım.
Bebek tüm gece ağladı.
Tom sarhoş olmadan bütün bir şişe viskiyi içebileceğini söylüyor.
Tom tüm öğleden sonrayı havaalanında inip kalkan uçakları izleyerek geçirdi.
Bütün hayatım boyunca seni arıyordum ama sen olduğunu bilmiyordum.
O, bütün gece ağlamaya devam etti.
Bütün gece ayakta olmak istemiyorum.
Bebek bütün gece sessizdi.
Onlar bizi bütün gece çalıştırdılar.
Dedikoduyu tüm kasabaya yaydı.
Yeni Zelanda'nın tüm nüfusu 3.410.000 olup, bunun yedide biri Maori halkıdır.
Bir erkeğe öğretirsen bir kişiyi eğitirsin. Bir kadına öğretirsen bütün köyü eğitirsin.
- Horlaman beni bütün gece uyutmadı.
- Horlamandan gece boyunca uyuyamadım.
Bütün gece evdeydim.
Elmaslar sonsuzdur.
Bahar temizliğini tamamlamak senin bütün baharını ve yazın bir kısmını alıyorsa, yılın geri kalanında yanlış bir şey yaptın.
Tenis tarihinde taraflardan birinin diğerine en ezici üstünlük kurduğu Grand Slam finali, Batı Almanyalı Steffi Graf'ın Sovyet Nataşa Zvereva'yı iki seti de 6-0 kazanarak çok rahat yendiği 1988 Fransa Açık Finali'ydi. Maçın tamamı yalnızca 34 dakika sürmüştü.