Translation of "Garota" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Garota" in a sentence and their turkish translations:

Depressa, garota!

Acele et kız!

- A garota é solitária.
- A garota está solitária.

Kız yalnız.

Odeio esta garota.

Bu kızdan nefret ediyorum.

- Mary é uma linda garota.
- Mary é uma garota bonita.
- Mary é uma bela garota.

Mary güzel bir kız.

A garota é enfermeira.

Kız bir hemşire.

Você gosta desta garota?

Bu kızı beğeniyor musunuz?

A garota parece rica.

Kız zengin gibi görünüyor.

Sou uma garota normal.

Ben normal bir kızım.

Onde está a garota?

Kız nerede?

Eu conheci uma garota.

Bir kızla tanıştım.

Eles procuraram a garota.

Onlar kızı bulmaya çalıştılar.

- Esta garota é gata mesmo.
- Esta garota é mesmo uma gata.

Bu kız gerçekten seksi.

- Eu conheço o pai dessa garota.
- Conheço o pai dessa garota.

- Bu kızın babasını tanıyorum.
- Bu kızın babasını biliyorum.

- Mary é uma garota muito linda.
- Mary é uma garota muito bonita.
- Mary é uma garota muito bela.

Mary çok güzel bir kız.

- Ela é uma garota muito amável.
- Ela é uma garota muito gentil.

- O çok nazik bir kız.
- O çok kibar bir kız.

- Você conhece essa garota?
- Vocês conhecem essa garota?
- Você conhece essa menina?

Bu kızı tanıyor musun?

Peter se apaixonou pela garota.

Peter kıza âşık oldu.

A garota quebrou a janela.

- Kız camı kırdı.
- Kız pencereyi kırdı.

Ela é uma garota gentil.

O nazikr bir kız.

Ela é uma garota bonita?

O güzel bir kız mı?

Ela é uma garota bonita.

O güzel bir kız.

Você bate como uma garota!

Bir kız gibi yumruk atıyorsun.

Mary é uma boa garota.

Mary iyi bir kızdır.

Esta garota é incrivelmente sensual.

Bu kız inanılmaz çekici.

Tom tentou impressionar uma garota.

Tom bir kızı etkilemeye çalıştı.

Eu conheci essa garota antes.

Daha önce bu kızla tanıştım.

Tom ri como uma garota.

Tom bir kız gibi gülüyor.

Esta garota é do Japão.

Bu kız Japonyalı.

Uma garota está tocando flauta.

Bir kız, flüt çalıyor.

Ambos gostam da mesma garota.

İkisi de aynı kızdan hoşlanıyor.

Conheci uma garota norte-americana.

- Amerikalı bir kızla tanıştım.
- Bir Amerikalı kızla tanıştım.
- Bir Amerikalı kızla karşılaştım.

Mary é uma garota linda.

Mary muhteşem bir kızdır.

A garota está soprando bolhas.

Kız kabarcıkları üflüyor.

Essa garota é muito bonita.

Şu kız çok güzel.

Você já beijou uma garota?

Hiç kız öptün mü?

Heather é uma garota legal.

Heather sevimli bir kız.

Essa garota mudou seu visual.

Bu kız görünüşünü değiştirdi.

Você está interessado nessa garota?

O kız ile ilgileniyor musunuz?

Você é uma garota teimosa.

Sen inatçı bir kızsın

- Você sabe onde a garota mora?
- As senhoras sabem onde a garota mora?

Kızın nerede yaşadığını biliyor musun?

Não vimos nenhuma garota no grupo.

Grupta hiç kız görmedik.

Descreveram a garota como sendo pequenina.

Kızı minyon tipli olarak tanımladılar.

Comprei um suéter para a garota.

Ben kıza bir kazak aldım.

A garota está lendo com felicidade.

Kız mutlu bir şekilde okuyor.

Quase nenhuma garota joga video game.

Neredeyse hiçbir kız video oyunları oynamaz.

Ela é mesmo uma garota miserável.

O gerçekten perişan bir kız.

Eu sou apenas uma garota normal.

Ben sadece sıradan bir kızım.

Eu o vi beijando outra garota.

Onu başka bir kızı öperken gördüm.

Quem é a garota de sorte?

Şanslı kız kim?

Você já beijou uma garota antes?

Hiç daha önce bir kız öptün mü?

Ela é só uma garota comum.

O sadece sıradan bir kız.

Ambos estão apaixonados pela mesma garota.

Onların ikisi de aynı kıza aşıklar.

Ela é uma garota muito tímida.

Çok utangaç bir kız.

Tom e Maria adotaram uma garota.

- Tom ve Mary bir kızı evlat edindi.
- Tom ve Mary bir kız evlat edindi.

Aquela garota bonita é minha irmã.

O güzel kız benim kız kardeşim.

Foi Tom que salvou a garota.

Kızı kurtaran Tom'du.

- Mary é uma garota agrádavel de se falar.
- Mary é uma garota agradável de conversar.

Mary konuşması hoş olan bir kızdır.

- O que você pretende fazer com aquela garota?
- O que vocês pretendem fazer com aquela garota?

O kızla ne yapmayı amaçlıyorsun?

Mary é uma garota cheia de sentimentos.

Mary duygu yüklü bir kız.

A garota se sentou ao meu lado.

Kız yanıma oturdu.

Todos os colegas da garota riram dela.

Kız tüm sınıf arkadaşları tarafından alay edildi.

Aquela garota é parecida com a mãe.

Şu kız annesine benziyor.

Qual garota é a que te interessa?

En fazla ilgilendiğin kız kim?

Você é a garota dos meus sonhos.

Sen rüyalarımın kızısın.

Esta é a garota que veio ontem.

İşte dün gelen kız.

Quem é a garota cantando no palco?

Sahnede şarkı söyleyen kız kim?

Uma garota se afogou no lago ontem.

Dün gölette bir kız boğuldu.

Ela é a garota perfeita para você.

O sizin için mükemmel bir kız.

Aquela garota sorriu e acenou para mim.

O kız bana gülümsedi ve el salladı.

A garota cantando ali é minha irmã.

Orada şarkı söyleyen kız benim kız kardeşim.

Eu nunca me apaixonei por nenhuma garota.

Ben hiçbir kıza âşık olmadım.

Ela não agiu como uma garota normal.

Normal bir kız gibi davranmıyordu.

Ele se apaixonou por uma garota encantadora.

O güzel bir kıza aşık oldu.

Certa manhã ele viu uma linda garota.

O bir sabah güzel bir kız gördü.

Ela é a garota dos meus sonhos.

O benim idealimdeki kız.

Ele se casou com uma garota canadense.

O, Kanadalı bir kızla evlendi.

A garota me cumprimentou com um sorriso.

Kız beni tebessümle selamladı.

Quem é a garota que está ali?

Orada duran kız kimdir?

Ele e a garota apertaram as mãos.

O kızla tokalaştı.

Fiquei apaixonado por uma garota de Viena.

Viyana'lı bir kıza aşık oldum.

Este cão salvou a vida da garota.

Bu köpek kızın hayatını kurtardı.

- A garota foi dormir.
- A menina foi dormir.

Kız uyumaya gitti.

A garota era chamada Elizabeth, como sua avó.

Kıza büyükannesinin anısına Elizabeth adı verildi.

Você deveria ter se apresentado para a garota.

Bu kıza kendini tanıtmalıydın.

A garota remando um barco é minha prima.

Botta kürek çeken kız kuzenimdir.

A garota é muito parecida com a mãe.

Kız annesine çok benziyor.

Uma garota linda como você certamente será notada.

Senin gibi güzel bir kız kesinlikle fark edilir.

Você é a garota mais bonita do mundo.

Sen dünyadaki en güzel kızsın.

Tom conheceu uma garota da mesma idade dele.

Tom yaklaşık kendi yaşında bir kızla tanıştı.

Você não é uma garota da cidade, é?

Sen bir şehir kızı değilsin, değil mi?

A garota que trabalha na padaria é bonitinha.

Fırında çalışan kız sevimlidir.

- Uma menina me ligou.
- Uma garota me ligou.

Bir kız beni aradı.

Uma garota de cabelos loiros veio vê-lo.

- Sarı saçlı bir kız seni görmeye geldi.
- Sarı saçlı bir kız sizi görmeye geldi.

- A menina é bonita.
- A garota é bonita.

Kız güzel.

A garota de quem estávamos falando mora aqui.

Hakkında konuştuğumuz kız, burada yaşıyor.

- Onde está a garota?
- Onde está a menina?

Kız nerede?