Examples of using "Wcale" in a sentence and their turkish translations:
Ben hiç yorgun değilim.
Sen hiç yardımcı olmuyorsun.
O, tamamen tatmin olmamıştı.
Ben hiçbir şey yapmadım.
Ben hiç yorgun değilim.
Hiç meşgul değilim.
Hiç korkmadım.
- Hiç param yok.
- Kesinlikle hiç param yok.
- Geç olması hiç olmamasından daha iyidir.
- Geç olsun da güç olmasın.
Hiç paran yok mu?
Ben o kadar çalışmam.
...yaşaması kolay bir yer değildir.
Hayatımın bu noktasında paraya ihtiyacım yok. Hem de hiç.
ki bunlar hiç de sivil değil,
Bu hiç de mantıklı değil.
Hiç komik değildi.
Tom hiç mutlu değildi.
Tom hiç şaşırmadı.
Tom hiç utangaç değil.
Tom hiç emin değil.
Onun hakkında düşünmüyorum.
Ben azıcık şaşırmadım.
Onun hiç çocuğu yok.
Ben tam tersini savunuyorum.
Bugün birbirleriyle savaş hâlinde değiller.
Tom seni gerçekten çok sevmiyor.
O çok kötü değildi.
Neredeyse hiç kiliseye gitmem.
Tom o kadar çok dürüst değil.
O hiç saçma değil.
Tom'un bize hiç yardım etmeyeceğini farz etmelisin.
Aslında bunu istemiyorum bile,
Bunun hakkında hiç memnun değilim.
Artık neredeyse hiç Fransızca konuşmuyorum.
Bir prens olmak o kadar kolay değil.
Yöneten benim, karım değil. Sen öyle san canım.
Tom Mary'yi seviyordu, ki o onu hiç sevmiyordu.
Hiç param yok.
Aslında İngilizcem çok iyi değil.
Tom Mary'nin şakasının komik olduğunu hiç düşünmüyordu.
Tom gerçekten bunu yapmak istemiyor gibi görünüyor.
Bu yararlı bir kitap, dahası pahalı da değil.
Böyle düşünüyorsan beni hiç tanımıyorsun demektir.
İletişim kurmak için yerli bir konuşmacı gibi konuşmanız gerekmez.
Tom hiçbir şey söylemedi.
Aklında yemekten fazlası var. Eh, ısrarcılıktan tam puan aldı.
O hiç gözükmedi, bu onu huzursuz etti.
Elektronik sigaradan çıkan duman miktarı hiç fena değil.
Tom gerçekten burada olmak istemiyor gibi görünüyor.
Dün tanıştığım yaşlı adama göre hamamböcekleri yenilebilir ve o kadar kötü tad vermez.