Examples of using "Ostrzeżenie" in a sentence and their turkish translations:
Erken uyarı borusu ötüyor.
Bu muhtemelen bir uyarı.
Bir uyarı. Civarda tehlike var.
Bu senin son uyarın.
Tom, Mary'nin uyarısına aldırmadı.
Bunun bir uyarı olduğunu düşünüyorum.
Kuma vurarak oluşturduğu titreşimlerle rakibini uyarıyor.
Tom uyarıya dikkat etmedi.
Bunun uyarısı da sırtlarındaki canlı renk.
Herhangi bir hareket ya da su sıçraması onları ürkütür.