Examples of using "Ledwie" in a sentence and their turkish translations:
Biz en fazla silüet görürüz.
O sınavı zorla geçti.
Oraya az kalsın zamanında varamıyorduk.
Kıt kanaat geçinmeye çabalıyorum.
1.000 kilometrekarede belki sadece on tane vardır.
Britanya kıyısında, boyu sadece dört santim olan bir teke kapana kısılmış.
Tom'u gördüm ve onu güçlükle tanıyabildim.