Translation of "Buty" in Turkish

0.033 sec.

Examples of using "Buty" in a sentence and their turkish translations:

- Wyrzuciłem moje buty.
- Wyrzuciłam moje buty.

Ayakkabılarımı attım.

Będziecie mieć buty;

ayakkabılarınız var,

Proszę zdjąć buty.

Lütfen ayakkabılarınızı çıkarın.

Gdzie są buty?

Ayakkabılar nerede?

Wysusz te buty!

Şu ayakkabıları havalandır.

Możemy zrobić buty.

- Ayakkabı yapabiliriz.
- Pabuç yapabiliriz.

Muszę kupić buty.

Ayakkabı satın almak istiyorum.

Muszę założyć buty.

- Ayakkabılarımı giymeliyim.
- Ayakkabılarımı giymem lâzım.

Masz nowe buty?

Yeni ayakkabıların mı var?

Jakie buty zakładasz?

Hangi ayakkabıları giyiyorsun?

Ma brązowe buty.

Onun kahve renkli ayakkabıları var.

- Chcę kupić buty narciarskie.
- Chcę kupić sobie buty narciarskie.

- Bir çift kayak botu satın almak istiyorum.
- Bir çift kayak ayakkabısı satın almak istiyorum.

- Zatrzymał się, by włożyć buty.
- Zatrzymał się, żeby włożyć buty.

O, ayakkabılarını giymek için durdu.

Podobne buty: Jordania, USA.

aynı ayakkabılar, Jordan, ABD.

Przynieś mi moje buty!

Bana ayakkabılarımı getir.

Moje buty są brązowe.

Ayakkabılarım kahverengi.

Właśnie kupiłem te buty.

Sadece bu ayakkabıları aldım.

Tom zaczął zakładać buty.

Tom ayakkabılarını giymeye başladı.

Tom zdjął swoje buty.

Tom ayakkabılarını çıkardı.

Popatrz na Toma buty.

Tom'un ayakkabılarına bak.

Czyje to są buty?

Bunlar kimin ayakkabıları?

Piłkarz zawiązuje swoje buty.

Futbolcu ayakkabılarını bağlıyor.

Te buty nie pasują.

Bu ayakkabılar uymaz.

Pies zjadł mi buty.

Köpek ayakkabımı yedi.

Wydaje dużo pieniędzy na buty.

- O, ayakkabılara çok para harcar.
- Ayakkabıya çok para harcar.
- Ayakkabıya çok para harcıyor.

Próbował założyć swoje nowe buty.

Yeni ayakkabılarını giymeye çalıştı.

Te buty należą do Tom'a.

- Bu ayakkabılar Tom'a aittir.
- Bu ayakkabılar Tom'unki.

Chcę kupić jakieś buty narciarskie.

Ben bazı kayak botları almak istiyorum.

Te buty należą do niej.

Bu ayakkabılar onun.

Miała na sobie ciemnobrązowe buty.

O koyu kahverengi ayakkabılar giyiyordu.

Skóra to surowiec na buty.

Deri, ayakkabı imalatı için ham maddedir.

Tom pomógł Mary zawiązać buty.

Tom, Mary'nin ayakkabılarını bağlamasına yardımcı oldu.

- Te buty nie są odpowiednie do wspinaczki.
- Te buty nie są do wspinaczki.

Şu ayakkabılar tırmanma için işe yaramaz.

Moje dzieci szybko zdzierają swoje buty.

Benim çocuklarım ayakkabılarını çabucak eskitiyorlar.

Ktoś przez pomyłkę włożył moje buty.

- Birisi yanlışlıkla ayakkabımı aldı.
- Biri yanlışlıkla benim ayakkabılarımı aldı.

Te buty pasują do moich stóp.

Bu ayakkabılar ayaklarıma uyuyor.

Moje buty są większe niż Toma.

Ayakkabım Tom'unkinden daha büyük.

Twoje buty są w niewłaściwym rozmiarze.

Ayakkabıların uygun boyutta değil.

Te nowe buty już potrzebują naprawy.

Bu yeni ayakkabılar şimdiden onarım istiyor.

Twoje buty są tutaj. Gdzie są moje?

- Sizin ayakkabılarınız burada. Benimkiler nerede?
- Senin ayakkabıların burada. Benimkiler nerede?

Moje buty są za małe. Potrzebuję nowych.

- Benim ayakkabılarım çok küçük. Yenilerine ihtiyacım var.
- Ayakkabılarım çok küçük. Yenilerine ihtiyacım var.

Do jutra będę miał te buty naprawione.

Yarına kadar bu ayakkabıları tamir ettireceğim.

Twoje buty nie pasują do tego stroju.

Ayakkabıların bu kıyafet ile uymuyor.

Tomasz zdjął buty narciarskie i założył kapcie.

Tom kayak botlarını çıkardı ve terlik giydi.

Tom ma problem, żeby kupić pasujące buty.

Tom'un uyan ayakkabıları almada sorunu var.

Te buty idealnie pasują do tej białej spódnicy.

Şu ayakkabılar bu beyaz etekle mükemmel bir uyum sağlar.

Mam wrażenie, że widziałam już gdzieś te buty.

Bu ayakkabıları daha önce bir yerde gördüğümü hissediyorum.

Moja koszula jest czerwona, a moje buty są ciemnoniebieskie.

Gömleğim kırmızı ve ayakkabım koyu mavidir.

- Zwykle noszę czarne buty.
- Zwykle chodzę w czarnych butach.

Ben genellikle siyah ayakkabı giyerim.

Tom musi kupić nowe buty, bo stare są już znoszone.

Tom ayakkabı almalı. Onun eski ayakkabıları tamamen yıpranmış.