Examples of using "없다는" in a sentence and their turkish translations:
anlamaya hazırlıklı değil.
tartışmanın vaktinize değmeyeceğini söylemektir.
Ama önemli olan, asla pes etmememiz.
ama bu şekilde olmak zorunda değil.
ve yeterince sağlam olup olmadığını bilmiyorum.
o zaman yanardağların kendisinden başka bir yere bakmamalısınız.
Özgürlüklerinin bedelini ödeyemiyorlar.
Sorun şu ki bu tarafta da su bulunduğunun garantisi yok.
Toplum üretimden ve tüketimden soyutlanamaz.
Diğerlerini değiştiremeyeceğimi biliyordum.
nasıl yaşayacağım hakkında hiçbir fikrim olmadığını fark ettim.
uyku yoksunluğu denen bu şeyle uğraşmak zorunda kalmadı.
Çabucak öğrendiğim ki pek fazla bir şey bilmiyoruz.
Müvekkilimin bu ortamda şansı olmayacağını biliyordum.
İkincisi, yıl boyunca çok fazla sinek yemesi gerekmiyor.
Sorun şu ki kadın cinselliği bir hapla düzeltilemez.
Aşağıda parlayan bir şey görüyorum. Sorun şu ki helikopter buraya inemez.