Translation of "문제는" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "문제는" in a sentence and their turkish translations:

이 문제는 차치하고,

Buna bir son verelim.

문제는 틀렸다는 겁니다

Ama yanılmış olursunuz.

첫 번째 문제는 해결됐죠.

Bu tamam.

문제는 우리가 가는 방향입니다

Sorun, gideceğimiz yönü belirlemek.

문제는 임파워먼트(자율권)였습니다.

Çalışanlara imkân verilmemesi sorunuydu.

"그래. 오늘날에도 성별 문제는 있어.

bir problem ve biz bunu düzeltmeliyiz,

문제는 이 줄이 얼마나 오래됐는지

Sorun şu ki ne kadar zamandır burada olduğunu

문제는 정말 빨리 지친단 거죠

Ve bu insanı çok hızlı yoruyor.

문제는 필터가 꽤 비싸다는 것입니다

Problem şu ki, bu filtreler oldukça pahalı.

문제는 이게 얼마나 오래됐는지 모른다는 거죠

Sadece bunun ne kadar zamandır burada olduğunu bilmiyorum.

문제는 이 바위 모서리가... 날카롭다는 겁니다

Sorun, şu çıkıntıların... ...çok keskin olması.

문제는 왜 이런 일이 일어나는 걸까요?

Tabii ki asıl soru, neden böyle olduğu.

문제는 산소가 모자라기 시작하면 정신이 이상해진다는 겁니다

Sorun şu ki daha az oksijen almaya başladığıızda, zihniniz sizinle oyunlar oynamaya başlar.

문제는, 이 녀석들은 유사시에 엄청 빠르단 거예요

Şöyle ki bu ufaklıklar istediklerinde çok hızlı olabiliyorlar.

이게 시에만 관련된 문제는 아니란 걸 알지만

Bu problemin şairlere özgü olmadığını biliyorum.

대기질 문제는 그 나라들이 당면한 큰 과제에요.

ama hava kalitesi üzerindeki etkileri ortada.

가장 심각한 문제는 바로 그거예요. 그렇지 않나요?

Zaten esas mesele de bu değil mi?

문제는, 저쪽에 물이 있다는 보장이 없다는 겁니다

Sorun şu ki bu tarafta da su bulunduğunun garantisi yok.

문제는 이런 결과가 나올 가능성이 너무나 희박하다는 것이었습니다.

Sorun şu ki, bunun olası olmadığını bulmuştuk.

문제는 제가 예의 바름에 대한 책을 저술한 이유였는데요.

Tek sorun şuydu ki nezaket hakkındaki bu kitabı yazmıştım

문제는 돌출부가 많다는 겁니다 그리고 암벽의 상태도 확실하지 않고요

Zor olan kısmı, çok fazla çıkıntı olması. Kayaların da ne kadar sağlam olduğunu bilmiyorum.

때때로 우리가 풀어야 할 문제는 그저 매우 매우 어렵습니다.

Bazen çözmemiz gereken sorunlar basitçe çok, çok zordur.

문제는 저 끝이 안 보인단 건데 그건 언제나 위험한 일이죠

Sorun şu ki sonunu göremiyorum ve bu her zaman tehlikelidir.

뭐, 문제는 에너지를 많이 얻으려면 몇 줌이나 모아야 한다는 거죠

Şöyle ki bunlardan çok enerji alabilmem için avuç avuç toplamam gerekiyor.

문제는 제 로프 길이가 15m라는 거죠 와서 여길 좀 보세요

Sorun şu ki sadece 15 metre ipim var ve gelip buraya bir bakın.

문제는 이 정도로 높은 나무에 오르는 건 위험할 수 있단 겁니다

Ama bu denli yüksek bir ağaca tırmanmayı denemek çok tehlikeli olabilir.

문제는, 약 한 알로 여성의 성생활을 어떻게 할 수 없다는 겁니다.

Sorun şu ki kadın cinselliği bir hapla düzeltilemez.

‎문제는 물속으로 ‎돌아가야 한다는 거였죠 ‎상어는 문어 냄새를 ‎다시 쫓고 있었어요

Ama sorun şu ki geri dönmesi gerekiyor. Diğer tarafta, köpek balığı kokusunu tekrar aldı.

문제는 여길 한 번 내려가면 돌이킬 수 없단 겁니다 다시 올라올 방법이 없어요

Sorun şu ki buradan indikten sonra devam etmek zorunda kalacağım. Yukarı çıkış yok.

저 아래 뭔가 있는 게 확실해요 반짝이는 게 보여요 문제는 헬기가 착륙할 수 없다는 겁니다

Aşağıda parlayan bir şey görüyorum. Sorun şu ki helikopter buraya inemez.

로프를 타고 내려가면 저기로 곧장 내려갈 수 있어요 문제는 로프를 묶을 만한 곳이 마땅치 않다는 거예요

Halatla inmek iyi olur, hemen oraya ineriz. Kötü yanı, halatı bağlayacak pek bir şeyin olmaması.