Examples of using "문제는" in a sentence and their turkish translations:
Buna bir son verelim.
Ama yanılmış olursunuz.
Bu tamam.
Sorun, gideceğimiz yönü belirlemek.
Çalışanlara imkân verilmemesi sorunuydu.
bir problem ve biz bunu düzeltmeliyiz,
Sorun şu ki ne kadar zamandır burada olduğunu
Ve bu insanı çok hızlı yoruyor.
Problem şu ki, bu filtreler oldukça pahalı.
Sadece bunun ne kadar zamandır burada olduğunu bilmiyorum.
Sorun, şu çıkıntıların... ...çok keskin olması.
Tabii ki asıl soru, neden böyle olduğu.
Sorun şu ki daha az oksijen almaya başladığıızda, zihniniz sizinle oyunlar oynamaya başlar.
Şöyle ki bu ufaklıklar istediklerinde çok hızlı olabiliyorlar.
Bu problemin şairlere özgü olmadığını biliyorum.
ama hava kalitesi üzerindeki etkileri ortada.
Zaten esas mesele de bu değil mi?
Sorun şu ki bu tarafta da su bulunduğunun garantisi yok.
Sorun şu ki, bunun olası olmadığını bulmuştuk.
Tek sorun şuydu ki nezaket hakkındaki bu kitabı yazmıştım
Zor olan kısmı, çok fazla çıkıntı olması. Kayaların da ne kadar sağlam olduğunu bilmiyorum.
Bazen çözmemiz gereken sorunlar basitçe çok, çok zordur.
Sorun şu ki sonunu göremiyorum ve bu her zaman tehlikelidir.
Şöyle ki bunlardan çok enerji alabilmem için avuç avuç toplamam gerekiyor.
Sorun şu ki sadece 15 metre ipim var ve gelip buraya bir bakın.
Ama bu denli yüksek bir ağaca tırmanmayı denemek çok tehlikeli olabilir.
Sorun şu ki kadın cinselliği bir hapla düzeltilemez.
Ama sorun şu ki geri dönmesi gerekiyor. Diğer tarafta, köpek balığı kokusunu tekrar aldı.
Sorun şu ki buradan indikten sonra devam etmek zorunda kalacağım. Yukarı çıkış yok.
Aşağıda parlayan bir şey görüyorum. Sorun şu ki helikopter buraya inemez.
Halatla inmek iyi olur, hemen oraya ineriz. Kötü yanı, halatı bağlayacak pek bir şeyin olmaması.