Examples of using "새끼" in a sentence and their turkish translations:
Tüm bebek kurbağalar çıtırdıyor.
Son çıkanlardan biri olmak...
Tercih ettiği av, domuz yavrusu.
O hayat, kürklü fok yavrusu için hiç kolay değil.
Ufak bir yavru ideal bir kurbandır.
Yavrulardan biri ayrı düşmüş.
Ay'ın evreleriyle dalgalanan o ritimle.
Deneyimsiz fok yavruları kolay hedef.
Yavrunun gözleri en iyi su altında görür.
Geceleyin karada... ...görüşü bizden kötüdür.
...ve yavrular diken üstündeyken... ...fark edilmeden aralarına sızmak zordur.
Olasılıklar her bir ufak yavrunun aleyhine.
Karayip flamingo yavruları çok hızlı büyür.
Üçte biri, bir ayını doldurmadan ölecek.
Düşük ışıkta çekim yapabilen bir kamera bir anne kutup ayısı ile iki yavrusunu tespit ediyor.
Bu kadar küçük puma yavruları nadiren görülür.
Bu durumda tüm yavrular tehlikeye açık.
Yarım milyon kadar yavru yapıyorlar. Çok azı hayatta kalıyor.
çok net hatırlıyorum.
Normalde, anneleri doğum yapınca su samuru yavruları aileden ayrılır.
Anne puma ile dört küçük yavrusu gece gelmeden sıcağın tadını çıkarıyor.
Altı yeni doğmuş yavru. Birkaç saatlikler.
izleyiciyseniz ne düşündüğünüzü biliyorum '' Ah, bu da sadece serbest piyasa kapitalizminin,
Gece görüşü domuzunkinden yedi kat daha iyi. Yaklaşmakta olan tehlikeden bihaberler.