Examples of using "Lusso" in a sentence and their turkish translations:
O lüks içinde yaşıyor.
O oldukça lüks.
Bu lüks bir gezi.
Yükseköğretim lüks değildir.
Karşılayamayacağımız bir lüks.
ve lüks bir AVM'nin hemen yanında.
Sanat bir lüks değil fakat bir gerekliliktir.
O, Merkez Parka yakın lüks bir dairede yaşıyor.
Seyahat kendime izin veremediğim bir lüks.
Sanatı lüks mü yoksa ihtiyaç olarak mı görüyoruz?
Onların az geliri birçok lükse izin vermiyor.
Amerika Birleşik Devletleri'nde otomobil bir lüks değil, bir gerekliliktir.
O zamanlar beyaz ekmek ve et, lüks olarak kabul edilirdi.
Hummer limuzinleri göze çarpan tüketimin nihai sembolüdür.