Translation of "Attesa" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "Attesa" in a sentence and their turkish translations:

- Resta in attesa.
- Restate in attesa.
- Resti in attesa.
- Rimani in attesa.
- Rimanga in attesa.
- Rimanete in attesa.

Yanında ol.

- Ti piace rimanere in attesa?
- Vi piace rimanere in attesa?
- Le piace rimanere in attesa?
- A te piace rimanere in attesa?
- A voi piace rimanere in attesa?
- A lei piace rimanere in attesa?

Bekletilmek hoşuna mı gidiyor?

Perchè "Attesa + azione

Çünkü: "Beklenti + eylem

Sarà una lunga attesa.

Uzun bir bekleyiş olacak.

E i rapaci in attesa.

Bekleyen yırtıcı kuşlara da.

- Tom ora è in attesa del processo.
- Tom adesso è in attesa del processo.

Tom şimdi duruşmayı bekliyor.

- Ehi, hai sentito? Susan è in dolce attesa.
- Ehi, ha sentito? Susan è in dolce attesa.
- Ehi, avete sentito? Susan è in dolce attesa.

Hey, duydun mu? Susan'ın fırında bir kurabiyesi var.

Resto in attesa di vederti subito.

- Kısa sürede seni görmeye can atıyorum.
- Yakında seni görmeyi iple çekiyorum.

Tutti in attesa della copertura della notte.

Hepsi gece karanlığını bekliyor.

C'è una lunga attesa tra i treni.

Trenler arasında uzun bir bekleme var.

Mi ha tenuto in attesa per mezz'ora.

O beni yarım saat bekletti.

Tom è nella hall in attesa di Mary.

Tom lobide Mary'yi bekliyor.

Tom è in prigione, in attesa del processo.

Tom duruşmayı beklerken hapistedir.

- C'è una lista di attesa.
- C'è una lista d'attesa.

Bir bekleme listesi var.

- Tom aveva un'aria d'attesa.
- Tom aveva un'aria di attesa.

Tom ümitle bekledi.

Lei mi ha tenuto in attesa per trenta minuti.

O, beni 30 dakika bekletti.

C'era una folla di studenti in attesa davanti alla biblioteca.

Kütüphanenin önünde bekleyen bir sürü öğrenci vardı.

In sala di attesa ci sono molti passeggeri. Qui è molto angusto e si soffoca.

Bekleme salonunda bir sürü yolcu var. Burası oldukça havasız ve dar.