Translation of "Sokáig" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "Sokáig" in a sentence and their turkish translations:

- Sokáig próbáltam.
- Sokáig azon voltam.

Uzun zamandır deniyorum.

- Sokáig hallgatott.
- Sokáig csöndben volt.

O, uzun bir süre sessizdi.

Sokáig várakoztattam?

Sizi çok beklettim mi?

Sokáig várattak.

Beni uzun süre beklettiler.

Sokáig hallgatott.

Uzun bir süre sessiz kaldı.

Sokáig várakoztattalak?

Seni uzun süre beklettim mi?

Sokáig vártam.

Uzun bir süredir bekliyordum.

Sokáig beszélgettünk.

Uzun süre konuştuk.

Sokáig vártál?

Uzun süre bekliyor musun?

- Éljen sokáig a király!
- Sokáig éljen a király!

- Kralımız çok yaşa!
- Kralım çok yaşa!

- Már régóta várlak.
- Sokáig vártam rád.
- Sokáig vártalak.

Uzun zamandır seni bekliyordum.

- Ne maradj el sokáig!
- Ne légy el sokáig!

Çok uzun kalma.

Ezután sokáig mosolyogtam.

Bunun üstüne, uzun bir süre gülümsedim.

Nem tartott sokáig.

O uzun sürmedi.

Túl sokáig tart.

Çok uzun zaman alıyor.

Sokáig maradt fenn.

Geç saatlere kadar yatmadı.

Túl sokáig tartott.

Fazla uzun sürdü.

Elég sokáig elviseltük.

Biz yeterince uzun katlandık.

Nem maradhatok sokáig.

Uzun süre kalamam.

Nem maradtam sokáig.

Çok kalmadım.

- Igen sokáig el fog tartani.
- Jó sokáig eltart majd.

Bu çok uzun sürecek.

- Tom nem volt sokáig házas.
- Nem sokáig volt Tom nős.

Tom uzun süredir evlenmedi.

Remélem, sokáig élek majd.

Umarım çok uzun yaşarım.

Tegnap sokáig volt fent.

O, dün gece geç saatlere kadar uyumadı.

Milyen sokáig tart ez?

Bu ne kadar zaman alır?

Mi tartott ilyen sokáig?

Niçin bu kadar uzun sürdü?

Mi tart ilyen sokáig?

Neden bu kadar uzun sürüyor?

Nem maradhatunk itt sokáig.

Burada uzun süre kalamam.

Ne várakozzunk túl sokáig.

Çok uzun süre beklemeyelim.

Tamás általában sokáig dolgozik.

Tom genellikle geç saatlere kadar çalışır.

Sokáig tartott, mire elaludtam.

Uykuya dalmak uzun zamanımı aldı.

Túl sokáig tart elmagyarázni.

Açıklamak çok uzun sürecek.

Mi tartott olyan sokáig?

- Neden bu kadar uzun sürdü?
- Ne çok uzun sürdü?
- Niye bu kadar uzadı?

Tamás nem maradt sokáig.

Tom uzun süre kalmadı.

Nem lesznek itt sokáig.

Onlar uzun süre burada olmayacaklar.

Sokáig tartana mindent megmagyarázni.

Her şeyi açıklamak sonsuza kadar sürer.

Általában nem maradtak sokáig.

Onlar genellikle uzun kalmadı.

Nagyon sokáig vártam rá.

Gerçekten uzun bir süre onu bekledim.

Nem kell sokáig várnunk.

- Biz uzun süre beklemek zorunda kalmayacağız.
- Çok beklememiz gerekmeyecek.

Éljen sokáig a király!

Kralım çok yaşa.

Ritkán maradok ki sokáig.

Nadiren dışarıda geç saate kadar kalırım.

Soha nem maradsz sokáig.

Asla uzun süre kalmıyorsun.

Tomi sokáig randizott Marival.

Tom uzun zaman Mary'yle çıkmıştı.

Nem maradok ott sokáig.

- Orada çok uzun kalmayacağım.
- Orada fazla durmayacağım.

- Sajnálom, hogy ilyen sokáig várattalak.
- Sajnálom, hogy olyan sokáig várattam önt.

Sizi uzun süre beklettiğim için üzgünüm.

Sokáig megfeledkeztem erről az emlékről.

Bunu uzun bir süre unutmuştum.

Az újhold nem tart sokáig.

Yeni Ay uzun sürmez.

Maradékokkal nem laknak jól sokáig.

Artıklar açlıklarını uzun süre bastırmayacaktır.

Sokáig tartott feldolgozni, mit látok.

Bunu düşünüp anlamam çok uzun sürdü.

Nem tartott sokáig, hogy ideérj.

Buraya gelmen uzun sürmedi.

A kincs sokáig rejtve maradt.

Hazine uzun zamandır gizli kalmış.

Sokáig kellett a buszra várnunk.

Uzun süre otobüs bekledik.

Az unokaöcsém sokáig szokott fennmaradni.

Yeğenim geç saatlere kadar yatmamaya alışkındı.

Sajnálom, hogy ilyen sokáig várattalak.

- Ben, sizi bu kadar uzun beklettiğim için üzgünüm.
- Sizi çok uzun beklettiğim için üzgünüm.
- Sizi uzun süre beklettiğim için üzgünüm.

Ezt már nem sokáig bírom.

Bundan fazlasını götüremem.

Ez nagyon nagyon sokáig tartott.

Uzun, uzun bir zaman aldı.

- Sokáig tartott.
- Sok időbe telt.

- Bu bir sürü zaman aldı.
- Bu çok zaman aldı.

Lehet, hogy Tamás sokáig dolgozik.

Tom geç saatlere kadar çalışıyor olabilir.

Múlt éjjel sokáig fent voltam.

Dün gece geç saatlere kadar uyumadım.

Sajnálom, nem tudok sokáig maradni.

Üzgünüm ama ben uzun süre kalamam.

Nem fog olyan sokáig tartani.

O kadar uzun sürmez.

A szövetségünk nem tartott sokáig.

Ortaklığımız fazla uzun sürmedi.

Tomot sokáig legyőzhetetlen harcosnak tartották.

Tom uzun süredir yenilmez bir savaşçı olarak düşünüldü.

Nem tervezek nagyon sokáig maradni.

Çok uzun süre kalmayı planlamıyorum.

Tom nem fog sokáig várni.

Tom daha fazla beklemeyecektir.

- Nem leszek itt sokat.
- Nem leszek itt sokáig.
- Nem maradok sokáig.
- Nem maradok soká.

Uzun süre burada olmayacağım.

A rasszizmus számomra sokáig talány volt.

Irkçılık benim için bir bilmece olarak kaldı uzun bir zaman.

De a garnéla nem bírja sokáig.

Ama çok uzun sürdüremiyor.

Nem fog sokáig tartani a barátságunk.

Arkadaşlığımız devam etmedi.

Szokásom, hogy este sokáig fönn maradok.

Ben gece geç saatlere kadar kalmaya alışkınım.

Sokáig tartott, mire hozzászoktam a zajhoz.

Gürültüye alışmam uzun zaman aldı.

A vihar sokáig nem látszott elülni.

Fırtına birkaç saattir yavaşlamadı.

- Régóta vártam Tomra.
- Sokáig vártam Tomot.

Uzun süre Tom'u bekledim.

Lehetőleg ne maradj fenn túl sokáig.

Çok geç saatlere kadar kalmasan iyi olur.

Nem kellene ilyen sokáig várakoztatnod őket.

Onları çok uzun bekletmemelisin.

Sokáig marad mindig, amikor csak jön.

O, her gelişinde uzun süre kalır.

A vizsgálat nem fog sokáig tartani.

- Sınav uzun sürmeyecek.
- Muayene uzun sürmeyecek.

Remélem, hogy nem kell sokáig várnunk.

Umarım çok uzun süre beklemek zorunda değiliz.

A hegyek már nem sokáig jelentenek biztonságot.

Dağın tepeleri bu saatten sonra pek güvenli olmayacak.

Olyan sokáig maradhatsz itt, ameddig csak akarsz.

- İstediğin sürece burada kalabilirsin.
- Burada istediğin kadar kalabilirsin.

Jobb lesz, ha nem maradsz fenn sokáig.

Geç saatlere kadar uyanık kalmasan iyi olur.

Sokáig kellett várnom Tom válaszára, de megérte.

Tom'un cevabı için uzun süre beklemek zorunda kaldım fakat o buna değdi.

Sokáig tartott, de végül mégis sikerült megtalálni.

Bu bizim uzun zamanımızı aldı fakat sonunda onu bulabildik.

Ne haragudj, hogy ilyen sokáig nem írtam.

Yıllardır yazmadığım için üzgünüm.

Jó sokáig semmit sem tudott csinálni Tomi.

Tom çok daha sonrasına kadar onun hakkında bir şey yapamadı.

- Mi tart neked ezen olyan sokáig?
- Miért tart neked ez olyan sokáig?
- Miért kell neked ehhez ennyi idő?

Neden bu kadar uzun sürüyor?

MW: Ha túl sokáig vagyunk ébren az ágyban,

MW: Yatakta çok uzun süre uyanık kalıyorsanız

Mondjon le a dohányzásról, ha sokáig akar élni.

Uzun yaşamak istiyorsan sigarayı bırak.

- Az utolsókat rúgja.
- Nem húzza sokáig.
- Nagyon odavan.

Onun ölümü yakındır.

Nem bírom ki olyan sokáig távol a feleségemtől.

Ben karımdan bu kadar uzun süre uzakta kalamam.

Mondtam neked, hogy ez nem tart olyan sokáig.

Bunun çok uzun sürmeyeceğini sana söyledim.

Biztos vagyok abban, hogy Tominak sokáig kellett dolgoznia.

Tom'un geç saatlere kadar çalışmak zorunda olduğundan eminim.

- Nem tarthat sokkal tovább.
- Már nem tarthat sokáig.

Çok uzun sürmemeli.

Tominak szokásává vált, hogy éjszaka sokáig fent marad.

Tom gece geç saatlere kadar ayakta kalma alışkanlığında.

- Szerintem ne várakozz sokat.
- Nem kellene sokáig várakoznod.

Uzun süre beklemek zorunda olmamalısın.