Examples of using "Sokáig" in a sentence and their turkish translations:
Uzun zamandır deniyorum.
O, uzun bir süre sessizdi.
Sizi çok beklettim mi?
Beni uzun süre beklettiler.
Uzun bir süre sessiz kaldı.
Seni uzun süre beklettim mi?
Uzun bir süredir bekliyordum.
Uzun süre konuştuk.
Uzun süre bekliyor musun?
- Kralımız çok yaşa!
- Kralım çok yaşa!
Uzun zamandır seni bekliyordum.
Çok uzun kalma.
Bunun üstüne, uzun bir süre gülümsedim.
O uzun sürmedi.
Çok uzun zaman alıyor.
Geç saatlere kadar yatmadı.
Fazla uzun sürdü.
Biz yeterince uzun katlandık.
Uzun süre kalamam.
Çok kalmadım.
Bu çok uzun sürecek.
Tom uzun süredir evlenmedi.
Umarım çok uzun yaşarım.
O, dün gece geç saatlere kadar uyumadı.
Bu ne kadar zaman alır?
Niçin bu kadar uzun sürdü?
Neden bu kadar uzun sürüyor?
Burada uzun süre kalamam.
Çok uzun süre beklemeyelim.
Tom genellikle geç saatlere kadar çalışır.
Uykuya dalmak uzun zamanımı aldı.
Açıklamak çok uzun sürecek.
- Neden bu kadar uzun sürdü?
- Ne çok uzun sürdü?
- Niye bu kadar uzadı?
Tom uzun süre kalmadı.
Onlar uzun süre burada olmayacaklar.
Her şeyi açıklamak sonsuza kadar sürer.
Onlar genellikle uzun kalmadı.
Gerçekten uzun bir süre onu bekledim.
- Biz uzun süre beklemek zorunda kalmayacağız.
- Çok beklememiz gerekmeyecek.
Kralım çok yaşa.
Nadiren dışarıda geç saate kadar kalırım.
Asla uzun süre kalmıyorsun.
Tom uzun zaman Mary'yle çıkmıştı.
- Orada çok uzun kalmayacağım.
- Orada fazla durmayacağım.
Sizi uzun süre beklettiğim için üzgünüm.
Bunu uzun bir süre unutmuştum.
Yeni Ay uzun sürmez.
Artıklar açlıklarını uzun süre bastırmayacaktır.
Bunu düşünüp anlamam çok uzun sürdü.
Buraya gelmen uzun sürmedi.
Hazine uzun zamandır gizli kalmış.
Uzun süre otobüs bekledik.
Yeğenim geç saatlere kadar yatmamaya alışkındı.
- Ben, sizi bu kadar uzun beklettiğim için üzgünüm.
- Sizi çok uzun beklettiğim için üzgünüm.
- Sizi uzun süre beklettiğim için üzgünüm.
Bundan fazlasını götüremem.
Uzun, uzun bir zaman aldı.
- Bu bir sürü zaman aldı.
- Bu çok zaman aldı.
Tom geç saatlere kadar çalışıyor olabilir.
Dün gece geç saatlere kadar uyumadım.
Üzgünüm ama ben uzun süre kalamam.
O kadar uzun sürmez.
Ortaklığımız fazla uzun sürmedi.
Tom uzun süredir yenilmez bir savaşçı olarak düşünüldü.
Çok uzun süre kalmayı planlamıyorum.
Tom daha fazla beklemeyecektir.
Uzun süre burada olmayacağım.
Irkçılık benim için bir bilmece olarak kaldı uzun bir zaman.
Ama çok uzun sürdüremiyor.
Arkadaşlığımız devam etmedi.
Ben gece geç saatlere kadar kalmaya alışkınım.
Gürültüye alışmam uzun zaman aldı.
Fırtına birkaç saattir yavaşlamadı.
Uzun süre Tom'u bekledim.
Çok geç saatlere kadar kalmasan iyi olur.
Onları çok uzun bekletmemelisin.
O, her gelişinde uzun süre kalır.
- Sınav uzun sürmeyecek.
- Muayene uzun sürmeyecek.
Umarım çok uzun süre beklemek zorunda değiliz.
Dağın tepeleri bu saatten sonra pek güvenli olmayacak.
- İstediğin sürece burada kalabilirsin.
- Burada istediğin kadar kalabilirsin.
Geç saatlere kadar uyanık kalmasan iyi olur.
Tom'un cevabı için uzun süre beklemek zorunda kaldım fakat o buna değdi.
Bu bizim uzun zamanımızı aldı fakat sonunda onu bulabildik.
Yıllardır yazmadığım için üzgünüm.
Tom çok daha sonrasına kadar onun hakkında bir şey yapamadı.
Neden bu kadar uzun sürüyor?
MW: Yatakta çok uzun süre uyanık kalıyorsanız
Uzun yaşamak istiyorsan sigarayı bırak.
Onun ölümü yakındır.
Ben karımdan bu kadar uzun süre uzakta kalamam.
Bunun çok uzun sürmeyeceğini sana söyledim.
Tom'un geç saatlere kadar çalışmak zorunda olduğundan eminim.
Çok uzun sürmemeli.
Tom gece geç saatlere kadar ayakta kalma alışkanlığında.
Uzun süre beklemek zorunda olmamalısın.