Examples of using "Problémát" in a sentence and their turkish translations:
Onlar bela anlamına geliyorlar.
Onlar sorunu tartışıyorlar.
Sorunun ne olduğunu anlıyorum.
Sorunu çözdük mü?
Sorunu çözdün mü?
O bütün problemleri çözdü.
- Sorunu çözdüm.
- Ben sorunu çözdüm.
O bir sorun olacaktı.
Her iki sorunu da çözdük.
Soruna farklı bir bakış açısından bakalım.
O, meseleyi bana açıkladı.
Sorunu nasıl çözeceksin?
Onlar sorunu çözümsüz bıraktılar.
O, zor problemi çözdü.
Sorunu çözme girişiminde bulundum.
Ona bir sürü sorun yarattım.
Ne soruna neden oldu?
Ben problemi çözmeyi kolay buldum.
Tom bir sürü sorunlara neden oluyor.
Herhangi bir sorun görmüyorum.
O bir sorun olabilir.
Tom sorunu çözdü.
Bu sorunu sonra konuşacağız.
Tom her sorunu çözdü.
- Bu sorunu çözebilir misin?
- Bu problemi çözebilir misin?
Sorun şu anda tartışılıyor.
Problemi tekrar düşün.
kendimizin sebep olduğumuzu bilmeliyiz.
Sorunu çözmek kolay değildir.
Tom, Mary'yle sorun hakkında konuştu.
Problemi kendisi çözdü.
Bu sorunu çözmeye çalışıyorum.
Ölüm bütün problemleri çözer
Tom sorunu ayrıntılarıyla tarif etti.
Tüm sorunlara neden olan kişi benim.
Sorunu çözen sendin.
- Problemi arkadaşlarımla tartıştım.
- Sorunu arkadaşlarımla tartıştım.
Size herhangi bir soruna neden olmak istemiyorum.
Tom o sorunu çözdü.
O bana birçok soruna neden oluyor.
Sanırım sorunu çözdüm.
Sorunu çözmek zorundayız.
Bu sorun, düşünülmeyi hak ediyor.
Sorunu bu şekilde hallettim.
Sorunun üstesinden gelmemi ister misin?
Bu sorunu çözmeye çalışıyorum.
- Bu bir sorun mu?
- O bir sorun mu?
Bu problemi çözemiyorum.
Soruna neyin neden olduğunu çözemiyorum.
Bu yüzden sorunu daha doğru bir şekilde yeniden çerçevelendirirken
ve bu küçük bir soruna yol açıyor.
Bu fiyatlar meselenin gerçekten de özünde.
milyarlarca kilo ağırlığındaki tek kullanımlık plastik ambalajları
Bu sorunu çözmek senin için kolaydır.
Onlarla sorunu tartışacağız.
Bu sorunu nasıl çözdün?
Problemi çözemediniz, değil mi?
Sorunu kendiniz çözebilir misiniz?
Bu sorunu halledebilir misin?
Bu sorunu halledebilirim.
Hiç kimse bu sorunu çözemedi.
Birkaç gün önce problemi çözdüm.
Problemi kendi başıma çözeceğim.
- Problemi çöz!
- Problemi çözün.
O, sorunu çözmez.
Zor sorunu kim çözdü?
Bunu yaparken hiç sorun yaşamıyorum.
Sorunu nasıl halledeceğimi bana söyle.
Bu yüzden probleme farklı bir açıdan yaklaşmaya karar verdim.
piyasalar, kaçınılmaz olarak çözdüğünden fazla sorun yaratıyor.
Birisi o problemi çözebilir.
- Alkol hiçbir sorunu çözmez.
- Alkol hiçbir sorunu halletmez.
- Bu problemin çözümü çok basit.
- Bu sorunu çözmek basit.
Artık bu durumu göz ardı edemiyorum.
Kimse bu problemi çözemez.
Tom muhtemelen bu sorunu çözmeye yardımcı olabilir.
- Sizin gibi insanlar sorundurlar.
- Sizin gibi insanlar problemdirler.
Bu problem para ile çözülemez.
Sana bu problemi çözmen için beş dakika veriyorum.
Bu sorunla başa çıkmak için derhal bir şey yapılmalı.
bu problemi imkansızdan çözülebilir bir şeye dönüştürürüz.
Herhangi bir öğrenci bu problemi çözebilir.
- Problemi çözmek on dakikasını aldı.
- Problemi çözmesi on dakika sürdü.
Tom'un bazen kendine hakim olma sorunu var.
Kimseyi daha fazla sıkıntıya sokmak istemiyorum.
Belki Tom bu sorunu çözebilir.
ve problem çözdükçe daha refah oluruz.
sorun insanlar, çözüm ise teknoloji.
- Bir sorunu çözmek için en iyi yol bazen en basittir.
- Bir şeyi halletmek için en iyi metot bazen en basitidir.
- Bu sorun, çeşitli şekillerde çözülebilir.
- Bu problem, çeşitli şekillerde çözülebilir.
Sanırım zaman sorunu çözecek.
Tom o sorunu çözemez gibi görünüyor.
Yapmak istediğim son şey sana bir probleme neden olmak.
Bu sorunu nasıl çözebileceğimize dair hiç fikrin var mı?
Tom sorunu nasıl çözeceğini bilmediğini söyledi.
Bu sorunu görüşecek durumda değilim.
Sanırım problemi onunla tartışmamın zamanıdır.
Panik yapmayın. Tom'un bu problemin üstesinden nasıl gelineceğini bildiğine eminim.