Examples of using "Hosszan" in a sentence and their turkish translations:
Bizim uzun bir yürüyüşümüz var.
Onunla uzun bir sohbet ettim.
O, uzun bir süre bana baktı.
Beni az ama uzun süre sev.
Önemsiz bir problem, uzun tefekküre ihtiyaç duymaz.
Eti uzun süre muhafaza etmek isterseniz, dondurun.
Başkan Jefferson uzun sürecek ticaret yasağı istemiyordu.
Uzun ve düzgün yaşa.